Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '12

 
Kategori
Anılar
 

Ankara Ankara güzel Ankara

Çalıkuşu romanında Feride nin amcasının konağına benzeyen koca konak ağaçlarla kaplı bahçesinden dolayı sokaktan bakılınca görünmüyordu. İki katlıydı. Her katında 3 oda bulunuyordu. Odalarda banyo vardı. Alt katın bir kısmında kiler vardı. Yıllık erzaklar burada saklanırdı. Pirinçler tarhanalar mercimek üzümden yapılan pekmezler patatesler , soğanlarve bunun gibileri…İkinci katın altı kiremit olan bir bölümünde domatesler üvezler salkım üzümler, lahanalar, elmalar, ünlü Ankara armutları, yani yaş sebze ve meyvalar bulunurdu. Konuştuğumuz bir masal değil gerçek burası Ankara da Cihan palasın olduğu yerin tam karşısı.

Ankara da Mayıs ayının tam baharı yansıtan bir günüydü .Ağaçlar çiçek açmış. Kimisi meyvaya dönüşmüştü . Arasıra yağan yağmur renkleri daha da canlı kılıyordu.İşte böyle bir günde konakda yeni bir bebek dünyaya geldi. Adını Mürüvvet koydular. Dünya güzeli bir bebekti. Çünkü o bebek benim annemdi. Anneannem annemi 45 yaşında doğurmuştu. Artık doğurma zamanım geçti derken bir takım kadın hastalıkları ile boğuşurken sürpriz gibi dünyaya gelmiş anneciğini dertlerinden kurtarmıştı. Annesinin babasının ve abisinin göz bebeğiydi. Ablası ondan 7 yaş büyüktü . Daha büyük 2 ablası daha vardı. Abisi bu iki abladan sonra gelmişti dünyaya. Çok büyük çok mutlu bir aileydiler. Anneannem Azize Ankara nın önde gelenlerinden Tabak Hacı İbrahim Ağa nın kızıydı. Deri ticareti yaparlardı.Ankara nın önde gelen 10 ailesinden biriydiler. Çavuşoğulları ile komşuydular.Çok zengin bir aileydiler. O zamanlar Kavaklıdere Çankaya falan hiç beğenilmeyen yerler olduğu için Etlik tarafından Ulus ve Hacıbayram tarafından topraklar edinmişlerdi.

Büyük dedemin iki kızı vardı. Biri Azize yani anneannem diğeri Rüveyde. Erkek çocuğu olmadığından kızlarını erkek gibi yetiştirmişti.Ata binmeyi herkesten iyi bilirlerdi. Babalarının ölümüyle Cumhuriyet öncesi dönemimin miras kalma şekli kız çocuklara 1/2 olduğundan malın kalanı diğer erkek akrabalara geçmişti.

Dedem Tabakçızadelerin yanında çalışırken büyük dede onu çok sevdiği için kızı Azize ile evlenmesini istemişti. Dedemin yaşlılığını hayal meyal hatırlar gibiyim. Belki de anlatılanlardan hatırladığımı sanıyorum. Çok muhterem bir insandı. Beyaz sakalları onu daha da bir nurlu yapıyordu. Azize ufak tefek olmasına karşın çok akıllı oluşu onu hiç de ufak değilmiş gibi gösteriyordu . Tombalacıkdı. Güzel sayılmazdı ancak dünya tatlısıydı. Boncuk boncuk gözleri iri sayılabilecek burnu vardı ama bu unsurlar bir insana ancak bu kadar yakışabilirdi. Bu çok muhteşem çift birbirlerini çok seviyorlardı. Evleri huzur doluydu. Çok kibar hatırşinas insanlardı. Annem çok mutlu bir çocukluk geçirmişti. Yalnız çocukluğundan hatırladığı çok kötü bir olay var. Büyük teyzem Zekiye nin rahmetli oluşu. Hala bile o olayı konuşmak istemez.

Ulus da yaşarken yaz aylarında Ayvalı daki bağlarına göçerlerdi. Ben de 12 yaşıma kadar bağa gittim. Badem ağaçları biraz kalmıştı.ben bile o bademlerden yedim.Ama annemin anlattığına göre bağı bağ yapan üzümlermiş. Üvez armut elma ağaçları da çokmuş eskiden.Şimdi hepsi yalan oldu 1970 li yıllarda yok pahasına parsellenip üstüne gecekondu yapılan topraklarımız birbir elden gitmiş.Şimdi kala kala annemin Etlik de 2 dairesi kaldı. Oralara gidince üzüntü burukluk kızgınlık gibi karmakarışık duygular kaplıyor benliğimi.

Neyse ben baba ve anne tarafından Ankara lı yani safkan Angara lı bir insan olarak Ankara nın bugün aldığı şekli hiç beğenmiyor, Ankara ya gelip yaşayıp ekmeğini yiyip sonra da Ankara hakkında atıp tutan insanları da esefle kınıyorum. Saygılarımla…


 

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..