Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '09

 
Kategori
Ankara
 

Ankara'da bütün yollar Ulus'a çıkar

Ankara'da bütün yollar Ulus'a çıkar
 

Birinci Meclis binasında Reis Odası'nın önünde


İzlenimler Gizemli Bir Söyleşi, Nabide Kılınç

Ankara tarihine tanıklık eden, sessiz, içten içe gidişi izleyen bir gizemli kent. Öyle gürültülü ve sıkışık olduğuna bakmayın, o kent tarihinin dönüm sayfalarında gezinmektedir.

Bu kent Büyük Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğu, Meclisi açtığı, Türk milleti için devrimlerini gerçekleştirdiği büyük eserlerin ve bir milletin direnişini var ettiği bir başkent. Anadolu’nun ortasındaki kent Ankara.

Ankara’ya giderim ya... Her Ankara’ya gidişimde Ulus’taki Büyük Atatürk’ün o eşsiz yer, tavandan sarkan gaz lambalarıyla, salonunda okul sıralarının bulunduğu, iki teneke soba ile ısıltılmış, karşıda Atatürk’ün ve milletvekillerinin çıktığı kürsü o yerde, birinci mecliste gezinir ve o döneme duygu ve düşüncelerimle yolculuk ederim. Başta Mustafa Kemal Paşa’nın reis odası bulunmakta. Çalışma odası... Ne duygulanırım, ne heyecanlanırım bir bilseniz. Duygularımı ve düşüncelerimi saklayamam, girişte başlar dalga dalga.

Bu kez gidişimde bu heyecanıma bir başka oda daha eklenir. Lozan Antlaşmasının yapıldığı masa getirilmiş Ulus’taki birinci meclis binasına şu an ki, müzeye konmuştur. Bu yerlerin heyecanını yaşamak için bu defa iki kez giderim, Ulus’a ve meclis binasına... Lozan’da Türkiye’nin tarihi sürecindeki geleceğini bağlayacak tüm önemli kararların alındığı ve İsviçre’nin Lozan kentinde ilk oturumda gerekli anlaşma sağlanamayıp ikinci toplantıda gerekli olan tüm kararları imza altına alan İsmet İnönü’yü de hatırlatmaktadır bu masa. Lozan Antlaşmasının yapıldığı masanın kenarları ahşap krem rengi çerçeve ve yüzeyi bordo kumaşla kaplı bir tarihe tanıklık eden ve gezenleri o günlere götüren bir masa bulunduğu odada tarihin derinliklerine işaret etmektedir.

İkinci meclis daha ihtişamlı dinleyici locaları işlemeli... İkinci meclisin girişi beni çok etkilemiştir. Bir de dinleyici locaları ve kürsü Büyük Atatürk’ün nutkunu okuduğu yer. Genişçe bir salon...

Yerkesik’te işi nedeniyle bulunan emekli bir askeri subayın bana söylediği “Ankara’da bütün yollar Ulus’a çıkar” sözü kulağımda hep çınlar.

Ulus; ismi kadar özel bir yer Ankara’da. Birinci ve ikinci Meclis orada. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Hukuk Müşavirliği eski Sayıştay binasında. Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğü hemen birinci meclisin ardında yer alıyor.

DÖSİMM’de Türkiye’deki tüm vilayetlerin işlerini yapan çalışkan ve dinamik elemanlarının yanında soluklanır, suyumu içerim.

Ulus’tan Keçiören’e dönerim. Keçiören bana bir başka olayı, tarihi yaşatır. Keçiören’de akrabalarım Fevzi Kılınç ağabeyim yaşamaktadır.

Senatoryum caddesi arkasına denk gelir. Caddede yeşil boyalı bir hayli yüksek bir binaya doğru giderken, binanın bahçesine girdiğimde bahçesi çam ağaçlarıyla kaplı, yüksekliği bir hayli var. Bahçeye bakarken ben Köy Enstitülü yılları anımsarım. Yanımda yeğenim, biricik oğlumuz Gülhane Askeri Tıp Akademisi öğrencisi Melih Kılınç bulunmakta.

Merdivenlerden çıkarken kalbim çok heyecanlanmakta. Merdivenler dar ve dik kurulmuş. Ama benim heyecanım, biraz sonra göreceğim insanlar için.

Bu insanlar mı Köy Enstitülerinin ilk dehalarından dünya literatürüne geçmiş yazarı Mahmut Makal’dır. Ve eşi Naciye Makal. Naciye Makal Aksu Köy Enstitülü’dür.

Bizi kapıda Mahmut Makal karşılar. Bu ziyaretimi bir-kaç ay öncesinden bildirmiştim. Naciye Makal çarşıya çıkmış. Evde yoktu. Gelmek üzeredir dedi, Mahmut ağabey.

Odası’nda tüm kitaplar, biraz rahatsızlanmış tedavi alıyor. Yeğenim şöyle demişti çıkınca, “oturduğu yerden 360 derece döndüğünde kitaplar ve dergilerin içinde Mahmut Makal.

Sohbet ettik, önce sağlığı ile ilgili konularda. Naciye hanım geldiğinde salonda bulunan masanın etrafında çay içerken sohbetimiz Naciye Makal’la gerçekleşti.

Şöyle diyordu Naciye hanım; Yerkesik doğumlu olması nedeniyle oralardan Yerkesik’e özlemini ve duygularını dile getirir. “Yerkesik’te evvelce şehit düşen dedelerimiz ve atalarımız araştırılarak bir şehitler anıtı yapılmalı, tarihimize sahip çıkılmalı.” Bu konu bir an öce geciktirmeden gerçekleştirilmeli. Gelecek kuşaklara tarihimizi aktarmalıyız. Naciye Makal’ın da vardır yakını. Esir düştüğünde gözleri İngilizler tarafından kör edilmiş. Etkilenirim onu dinlerken, büyük acıların yaşandığı dönemlerden sonra çıkagelmiş Mustafa Kemal Atatürk Türk milletine onurunu ve özgürlüğünü armağan etmiş.

Dinlerken saat bir hayli ilerler. Resimler çekerim, anı defterime geçirmek için. Ve Mahmut Makal anlatmaya başladığında saatin bir hayli geciktiğini fark ederek, yeğenim Melih Kılınç’ın GATA’ya dönmesi nedeniyle izin isteyerek gönlümüz elvermese de ayrılık anı gelir. Kalp yine heyecanla bu ayrılık anına tanıklık edecek ve çarpacaktır.

Ankara benim “kalbimin ve ruhumun” şehri. “Kalbim ve gönlüm” Ankara’da Ulus’ta atmaktadır. Bir gizemli - sessiz tarihine tanıklık eden bir kenttir orası.... GATA’nın tüm çevresinden Anıtkabir’in görkemli duruşunu seyrettiğim eşsiz kent Ankara...

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..