Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '07

 
Kategori
Müzik
 

Ankara'da Çingeneler Zamanı

Ankara'da Çingeneler Zamanı
 

Aylardır beklediğimiz gün geldi. İstanbul ve Bursa konserlerinden sonra, Goran Bregoviç Cumartesi günü (29.09.2007) ilk defa Ankara'ya geldi. Sanırım Goran Bregoviç'i seven tüm dinleyicileri de oradaydı.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin 2007-2008 eğitim yılı açılışı için verilen konserde ODTÜ Stadyumu'nda muhteşem bir kalabalık vardı. Konser saat dokuzdaydı. Sekiz civarı "Weddings and Funerals"ın elemanları -Goran Bregoviç dışında- yavaş yavaş yerlerini almaya başladı. Pekçok konserde en az yarım saatlik bekleme payına alışmışken, konserin tam saatinde başlayacak olması sevindirdi.

Stadyumun ışıkları söndü ve üç kişinin ateş toplarıyla yaptığı gösteriyi izledik. Ateşle yapılan dansın sonunda, stadyumun sol tarafına ve sağ tarafına doğru iki orkestra yürümeye başladı ve karşılıklı çalmaya başladılar. 5+1 ses sistemi gibiydi. Biri sahnede, biri sağ taraf, biri sol tarafta olmak üzere orkestra üçe ayrılmıştı. Dönüp arka tarafa baktım, orada da beşe tamamlayan orkestra elemanları var mı diye. Orkestra yoktu ama kalabalık gerçekten inanılmazdı, arkamı dönüp de stadyuma baktığımda bir kez daha gördüm. Bir sol taraftaki orkestra çalıyordu (o sırada sol tarafın izleyicileri tempo tutuyor), arkasından sol taraf susuyor sağ taraf başlıyordu. Karşılıklı atışıyorlardı. Seyirciye ilk gaz verilmiş oldu böylece. Sahnede yerel kıyafetlerini giyinmiş iki kadın vokal vardı. Üçe bölünmüş orkestra, karşılıklı aşık atmalarından sonra sahneye doğru yürüyerek tek kuvvet oldu.

Konser başladı ve her zamanki gibi beyazlar içinde Goran Bregoviç çıktı, alkışlar çoğaldı. Düğün ve Cenaze'nin düğün kısmını oluşturuyordu Goran Bregoviç ve konserlerde hep beyaz giyiniyordu, orkestra da siyahı alıyordu üzerine. Tempolu bir şekilde çalmaya başladılar ve biz de ayıp olmasın diye yavaş yavaş oynamaya… Ankara'nın karasal soğuğuna da iyi gelmişti oynamak. Bir parça, iki parça derken Maki Maki ile tempo arttı.

Stadyum ile sahne arasında tel örgüler vardı. Ve sahnenin önünde beyaz plastik sandelyelerde protokol oturuyordu. Ama cidden oturuyorlardı. Klasik müzik gösterisini dinler gibi küçük küçük ve kibar alkışları ile izliyorlardı. Ki o sıralar stadyum cidden çingelerin ateşi ile yanıyordu. Ve olan oldu, soldan ve sağdan olmak üzere teller açıldı. Sahneye hücum başladı. Akın akın sahneye koşuyordu kalabalık. Goran Bregoviç “Sakin olun, panik yapmayın sakin olun” telkinleri vermeye başladı. Yavaştan kendisi de panik olmaya başladı galiba. Organizasyon şirketi böyle bir şeye hazırlıklı değildi sanırım çünkü güvenlik yoktu ve kimse de engel olmadı.

Böylece sahnenin bulunduğu platform bir ada gibi kaldı. Dört tarafı insanlarla sarıldı. O sırada kalabalığın içinden bir grup “Müşteri değil öğrenciyiz” yazılı bir pankart açtı. Konser ODTÜ'nün açılış konseriydi ve ODTÜ öğrencisi olarak, kendi açılışlarına düzenlenen konserin biletli olmasını protesto ettiler. Gerçi biletler ucuzdu ve eminim, oradaki herkes aynı konser şu an tekrar olsa verdiği paranın birkaç katını verip tekrar gitmek ister. Ayrıca konserin geliri ODTÜ Burs Fonu’na aktarılacakmış ama yine de hala ODTÜ ruhunu yaşatan bir kesimin olması hoşuma gitmedi desem yalan olur. Pankart açma işi olay haline gelmeden pankartı kapattılar.

“In The Death Car” çalmaya başladı ve artık herkes kendinden geçmiş bir durumdaydı. Ayrıca ilginçtir, çaldıkları parçaların %70i Türkçe'ye çevrilmiş diyemeyeceğim ama Türkçe olarak alakasız bir şekilde söylenmiştir. Ve çoğu kişi de parçaların Türkçe versiyonlarını söyleyerek eşlik ediyordu. Hatta bir ara “Gökyüzünde Yalnız Gezen Yıldızlar”ı bile çaldılar. Bunu bilmiyordum, biz mi onlar mı çalmış anlayamadım.

Oya Bora - Sevmek Zamanı (Kustino Oro), Candan Erçetin- Sevdim Sevilmedim (Cajesukarije Cocek) hatta ve hatta Ham Çökelek gibi pek çok şarkı Goran Bregoviç’ e aittir. Sezen Aksu’nun Düğün ve Cenaze albümünü saymıyorum bile. Zira bu albüm Goran Bregoviç’ le beraber yapılmış bir albümdür ve daha da ilgi çekici olan bununla ilgili bir ropörtajda Goran Bregoviç Sezen Aksu için “Onunla sadece albüm değil çocuk bile yaparım" diye söylemiştir. Diyecek söz kalmamıştır bizim cephemizde!

Konsere tekrar dönecek olursak, bu coşkulu seyirci karşısında Goran Bregoviç’in tedirginliği devam ediyordu. Sık sık oturalım arkadaşlar, sakin olalım, panik yapmayın sakin olalım lütfen diyordu. Gerçekten de etraf çingeneler zamanına dönmüştü. Hatta ateş yakıp etrafında dans bile ettiler.

Stadyumdan izlemesi de çok zevkliydi, onların coşkusu bize de bulaşmıştı. Oynamayan kimse kalmadı. Dinlemeye gelmemişti kimse, herkes hem eşlik ederek söylüyor hem de oynuyordu. Tam bir şenlik havası vardı. Bence Goran Bregoviç müziğinin ruhunu yansıtıyordu. Azalmayan ve giderek artan coşkunun ardından Goran Bregoviç, ne yapmam gerektiğini bilemiyorum, şimdi slow parçaları nasıl çalacağımı bilemiyorum diyerekten insanın içini acıtan parçalarını çalmak için izin istedi ve sayısız kez tekrar ettiği cümleyi kurdu, oturalım lütfen! Yerel kıyafetli iki bayan vokal başladı söylemeye; Ederlezi, ederlezi...

Bazı parçalar filmlerle o kadar örtüşmüştü ki, onlar çalarken benim gözümün önünden uçan balıklar geçiyordu (Fish doesn't think, because fish knows everything). Çingeneler Zamanı, Arizona Dream, Underground soundtracklerinden muhteşem parçaları çaldılar. Goran Bregoviç de rahatlamaya başladı. Sahnenin etrafını kuşatanların tehlikeli değil samimi olduklarını anlayıp rahatladıktan sonra konuşmaya başladı. Düğün ve Cenaze Orkestrasını tanıttı. O sırada eyvah, bitiyor mu yoksa diye korktuk ama korktuğumuz olmadı. “Sakın ölmeyin, cenazelere çok pahalıya gidiyoruz” gibi bir şey söyledi. Bu durumda düğünlere daha ucuza mı geliyorlar çıkarımını yapabilir miyiz acaba? Yapsak da bir şey değişir mi acaba? Karşı konulamaz sesli düşünmeler işte bunlar da...

Sona gelinmişti. Kalşnikof’u çalmadan da konser bitmezdi. Kendi ülkesindeki savaştan bahsetti, sonra Türk ordusundan... Türk ordusunun marşı 1, 2, 3, 4 “İleri” dir değil mi dedi değişik aksanlı bir Türkçe’yle? Orkestra marş çaldı, Goran Bregoviç 1, 2, 3, 4 dediği an bütün stadyum “İleri” diye bağırdı. Bunu birkaç kez tekrarlattı. Sonra bum bum bum bum kalaşnikof başladı. Çılgınlar gibi dans ediyordu ODTÜ Stadyumu. Parça bittiğinde çoşku o kadar büyüktü ki, Goran Bregoviç de, bir anda gidemedi, yine 1, 2, 3, 4 İleri diye bağırttırdı bizi. Size de ilginç gelmedi mi? Bence bize bir mesaj vermeye çalışıyordu. İleri arkadaşlar ileri...

Her ne kadar Beşiktaş o akşam yenilmiş olsa da, Goran Bregovic ve Düğün & Cenaze Orkestrasının yaşattığı muhteşem gece hiç bir zaman unutulmayacak eminim. Bence Goran Bregoviç de unutmayacak. İlk defa geldiği Ankara’ ya bir daha ve daha sık geleceği kesinleşmiş oldu böylece. Konser gerçekten çok güzeldi. Kalabalık olacağını tahmin ediyordum ama bu kadar coşkulu(!) olacağını beklemiyordum. Çalanların eline, söyleyenlerin diline, oynayanların ayağına, Goran Bregoviç'in ağzına sağlık. İyi ki geldin Ankara' ya. Gene bekleriz...

Unutmayalım; Goran Bregoviç'in tavsiyesi; İleri...

 
Toplam blog
: 73
: 5913
Kayıt tarihi
: 06.09.06
 
 

Yılın en uzun gecesinde doğmuşum. Bu yüzden midir bilinmez ruhlarımızın özgür kaldığı geceleri se..