Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '10

 
Kategori
Siyaset
 

Ankara’da neler oluyor?...

Ankara’da neler oluyor?...
 

Malum, hava kış. Ankara’da kış biraz daha sert geçer. Aylardır Ankara’da hava kapalı. Gökyüzünü yoğun bulutlar sarmış. Önceleri normal sayılan Ankara’nın havasındandır denen durum giderek insanları daha çok endişelendiriyor. O yoğun bulutların arkasında sanki bir şeyler oluyor. Gazetemizin bu günkü internet sayısında Ankara’da neler olduğu konusunda görüşlere ve kronolojik olaylara yer verilmiş. Ancak bakılan pencere aynı olunca görülen şeylerde pek farklı olmuyor. Biz başka bir pencereden bakalım.

Dönemin flaş cümlesi “İktidar ordu ile kavga ediyor” Konu bu kadar basit mi acaba? Ordu kavga eder mi? Ordu iktidarla mücadele eder mi? Bu sorulara ordu ve iktidar yönünden cevap verelim. Önce ordu.

Ordu, ne iktidarla, ne muhalefetle kavga etmez. Anayasamızın kendisine verdiği emirleri yerine getirir. Savaşacağı güçler, ya dış saldırı kuvvetleridir, ya da içeride ülkenin varlığını yok etmeye çalışan güçlerdir. Eğer içerideki düşmanı siyasiler oluşturmuş ise onları kulaklarından tutup dokunulmazlık zırhı ile kaçtıkları adaletin önüne çıkarır. Yaptığı bu iş doğru veya yanlıştır, kimileri uygun görür, kimileri görmez. (Bende görmeyenlerdenim) Ama yaptığı sonuçta budur. Siyasilerin, kişisel veya kurumsal ihtirasları adına ülkeyi yok etmelerine, satmalarına, rejimi değiştirmelerine izin vermez. Bu işi yapmak istediğinde hiçbir siyasi iradenin önünde durması mümkün değildir. Ordunun silah gücü dışındaki en büyük kuvveti bazılarının görmemek için gözlerini kapadığı gerçek şudur. Ordu millettir.

Türkiye Cumhuriyeti ordusu herkesin oluşturduğu bir ordudur. Başka bazı ülkelerdeki gibi, Paralı askerlerden oluşmuş, askerliği bir iş olarak gören ordu değildir. Bir siyasi parti, ancak milletin bir bölümünün isteği ile var olur. Ordu ise (özellikle bizim ülkemizde) tüm ulusun birleşmesi ile oluşur. Düşününüz, ordu çağırdığında, kendini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayan, kaç kişi severek orduya katılmaz? Bunu bildikleri için, işbirlikçileri, vatan hainleri, gizli veya açık ordu düşmanıdır.

Tabii dir ki bu kadar büyük bir kurumun içinde yanlış yapanlarda olacaktır. Bunlar ayıklanır. Ancak bir veya birkaç kişinin yaptığı yanlıştan dolayı tüm orduyu karalamak, işbirlikçi ve vatan haini olmanın özelliklerindendir. Hiç kimse endişelenmesin. Ordumuz, (1980 darbesi kaza idi) giderek evrensel demokrasiye daha fazla uyuyor. 1980 darbesinden ders aldığı belli. Ancak şunu da herkes bilmelidir ki, Türk ordusu başka ülkelerin ordusuna benzemez. Ordu/ halk ilişkisini siyasiler göz ardı etmemelidir.

İktidar, asla ordu ile kavga edemeyeceğini bilir. Her ne kadar son derece kuvvetli bir polis gücüne sahipse de, çok iyi bilir ki, o polislerde birer Türk vatandaşıdır, ordu mensubudur. Gerğinde hepsi seve seve ordu saflarına koşar. AKP, bütün bunların bilincinde olarak iktidar olmak için aldığı dış desteklerin yanına Türk halkının madurdan yana duruşunu iyi kullanmıştır. Yapılan bir çok anket (iktidar yanlıları dahil) satır araları incelendiğinde, bunca olumsuz duruma rağmen hala %30 larda olan desteğin, kişisel çıkarcılar, işbirlikçiler ve maduriyete inananlardan geldiği görülmektedir. Bu yüzdendir ki, iktidar mensupları her mikrofon gördüklerinde şikayete, ağlaşmaya başlıyorlar. Hem de sekiz yıllık iktidar olmalarına rağmen.

Halk, giderek iktidarın işinin yakınmak, şikayet değil, icraat olduğunu anlamaktadır. İşte bu yüzdendir ki, iktidar mensupları ordu ile sürekli kavgayı sıcak tutmaya, eskiden olduğu gibi ordunun muhtura vermesini sağlamaya çalışmaktalar. Kimbilir, bu sayede madur edebiyatı biraz daha işe yarar ve bir dönem daha iktidarda kalırlar.

Hatırlanacaktır, önce sürekli yargıdan yakınırlardı. Çıkardıkları yasalarla yargıyı karıştırmayı başardılar, sıra orduda diye düşünüyorlar. Ordu halk olduğu sürece başarmaları imkansız.

Tabii bir de iktidarın ABD ve AB nin isteklerini yerine getirme işi var. O da onları epey zorluyor, ama o konu başka bir yazıya kalsın.

Ankara’da hava bulutlu, karanlık. Bilinmelidir ki, gecenin en karanlık olduğu an sabaha en yakın andır.

2009/4 Ocak

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..