Ankara’daki acımasız ağaç kıyımı

ANKARA yıllardan beri 'çarpık kentleşme yolunda' hızla ilerliyor.

Kırk iki yıllık bir Ankaralı olarak dün olduğu gibi bugün de dertliyim.

On gün önce dolaştığım Keçiören çevresinde o çarpıklıklar içinde nice güzellikler de gördüm.

Küçük de olsa bir kaç güzel park ile çok geniş eyerleri kaplayan eskiden kalma (!) bir kaç ağaçlıklı kurum ve yer yer bakımlı yollar da vardı.

Ancak gecekondu kültürünün o bildik 'döne döne yokuş çıkma' çözümü bu çağda bile çoğu belediye gibi Ankara Büyükşehir Belediyesine de bulaşmış eski bir hastalık!

Bu bağlamda bir de bakıyorsunuz genişçe bir yol bire daralıyor, genişliyor.

Alışveriş alanlarının kondurulduğu o çarpıklık, sözüm ona oracıkta düzenlenmiş küçücük meydancıklar ile taçlandırılmış.

Yasak savmak için olsa gerek o iğreti meydancıkların yakınlarındaki trafik ışıkları o kadar iğrenç geldi ki bana anlatacak söz bulamıyorum.

Bütün bunlardan dolayı, 'gel de çık işin içinden' dememek çok zor!

Kalabalık yollara taşıyor.

Görüntü kirliliği almış başını gidiyor.

Kaldırımlar işgal altında.

Ulus ile Kızılay’dan sonra Keçiören’e bağlı yollarda da durum bu.

Her yerde birkaç araba yan yana kaldırıma oturmuş.

Araçlar birbirine çarptı çarpacak.

Yayalar canlarını zor kurtarıyor en küçük bir tıkanıklıkta.

Özellikle o dolmuşlar ile sarı taksilerin saltanatına diyecek yok!

Bakınız o karman çorman kentleşme süreci içerisinde dün gece neler olmuş.

Az önce okuduğuma göre:

'ANKARA Büyükşehir Belediyesi, Şentepe’ye yapılacak teleferik hattı üzerinde bulunan 40 yıllık ağaçları vatandaşın tepki göstermesi üzerine sahur operasyonuyla' (ilgili haberden alıntıdır) söküvermiş!

Anlaşılan AK Partinin (2000) kadar yeni HES Projesi ihalesi kapsamında Erzurum'dan Manavgat'a kadar yer yer olduğu gibi iki ay kadar önce Gezi Parkı'ndaki 'gece yarısı ağaç sökme' teşebbüsü dün neredeyse baştan sona 'beton yığını' görünümündeki Şentepe'ye de uğramış!

Bilindiği gibi ilgili yasalar gereğince kent içi yolların ve meydanların düzenlenmesi işi Büyükşehir Belediyelerinin görevi.

Çevreyi korumak, çevre bilincini geliştirmek, en uygun imar planlarını uygulatmak ve en sağlıklı trafik akışını sağlamak da belediyelerin görevi.

Ah bir de o görevi hiç bir art niyet, rantiyecilik, adam kayırma ve çevreyi harap etmek biçiminde kullanmasalar, diyorum bir genelleme yaparak.

İşin içinde aklımızın ermediği nice çıkarcılık oyunları ile olması gereken nice şeffaflık olmadığından bize de doğru cevabını hiç bir zaman alamayacağımız bazı soruları sormak kalıyor.

Böylece belki de iyi niyetle gerçekleştirilmeye çalışılan nice işler üzerinden nice kişileri töhmet altında bırakıyoruz, istemeden de olsa.

Bu yüzden bir yerlerde tasarlanarak uygulanmaya konulmak istenen bir şeyler karşımıza çıktığında da 'tepki göstermek' gibi o insani karşı koyuşa sarılıyoruz büyük bir şaşkınlık içinde.

İşte bugün sabaha karşı da olsa çevredeki bilinçli yurttaşlarımızın Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerine tepki göstermesi üzerine söz konusu yere ivedilikle, belki de islim üstünde bekletilen o meşhur 'Çevik Kuvvet ekipleri ve TOMA’lar' gönderilmiş apar topar. Her iş için olduğu gibi bu işin için de en uygun kılıflar ile bazı başvuruların var olduğunu düşünüyorum.

Bu konudaki Günün Tepkisi şu bence:

Teknik Takip ile Cadı Avı'ndan korkan çoğu sanal yorumcular gibi kendisini Kul Derviş olarak adlandıran okuyucu diyor ki:

Nedir bu AKP'nin doğa ve ağaç düşmanlığının nedeni? Güçlerinin yettiği savunmasız canlıları yok etmekten keyif mi alıyorlar? (22/07/2013 - 10:21)

Çocukluğumda ve gençliğimde o tapınılası Toros Dağlarının yamaçlarında gece gündüz dolaşmış ve nice ağaç yetiştirmiş bir Düziçili ve Kahramanmaraşlı olarak ellerimi gök yüzüne açıyorum.

Ağzıma doluşan sözlerin bini bir para.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek bakalım bu konuda ne diyecek, ne yazacak.