Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '10

 
Kategori
Yurtiçi Tatil
 

Ankara'dan Manzaralar

Ankara'dan Manzaralar
 

Geçen hafta, hafta sonu tatilini fırsat bilerek uzun süredir yapmak istediğim, başkentimiz olan ve ülkemizin nabzının attığı Ankara'yı görmek, tanımak ve orada nefes alıp, oraları yaşamaya gittim. Ankara'yı hep farklı yaşamak istedim herhangi bir tur ile koştur koştur olmadan. İstediğim gibi, oranın ruhunu içime çekerek yaşamak hayalimdi, öyle de oldu. Bugüne kadar gitmememin nedenlerinden biri de budur. Farklı yaşamak istememden kaynaklıydı.

Üç gün boyunca orayı seven, bilen ve bana orada eşlik edecek arkadaşımla buluşarak bu tadı birlikte yaşadık. Uçak ile gitmeyi tercih ettim çünkü çok vaktim yoktu ve kendime zaman kalmasını istedim. İlk kez Esenboğa havalimanını kullandım. Şehrin dışında, epeyi uzak. Ancak araç ya da Havaş'ın servisleri ile şehre ulaşmak mümkün, 30-45 dakika gibi bir zaman alıyor. Evet başkente yaraşır bir havalimanı olmuş. Temiz ve ferahtı.Trafik mi inanın İstanbul'u aratmayacak kadar kötü.
Taksi ile gideceğimiz yerleri dolaşırken daha net anladım, Melih Gökçek'in düzenlediği yeni şehir yolları hakkında epeyi ahlar aldığını duydum. Sürekli dönüp dolaşılıyor aynı mekanlar içinde. Çok anlamsız bir trafik akışı var.

Ankara’ya vardığımda beni bir yağmur karşıladık ki :) şaşırdım kaldım. Sanki bir sene boyunca yağmamış, benim gelişimi bekler gibi yağdı da yağdı. Sanki gök delinmiş gibiydi. İki gün boyunca aralıksız ben ve yağmur Ankara sokaklarındaydık. Şikayetcçi miydim... Hayır... Sadece daha rahat ve ıslandım ıslanmadım gibi düşüncelerden uzak olmayı isterdim.

Sabah beni Seda karşıladı :) güzel bir kahvaltı faslı yaptık. Seda, Hacettepe Üniversitesi’nde okuyor. Gençliğinin verdiği enerji ile sürekli :) konuştu durdu, sevgilisini anlattı :) finalleri varmış onlardan bahsetmeyi ancak ben sorarsam derslerle ilgili cevapları alabildim :) kıskandım mı ne :))... Songül Abla seni gençliğin takıldığı mekanlara götürecem dedi durdu :) bilmez ki ben onlardan daha gencim de bana gençliğin takıldığı mekanlardan bahsediyor. Neresiymiş öğrendim Ankara gençliği, Bahçelievler’de 7.Cadde denilen bir caddedeki cafe ve barlar varmış akşamları okuldan sonra bir kaç saatlerini buralarda geçirirlermiş :)) hüsran mı eeh biraz ...Çünkü 7.Cadde dedikleri yer benim İstanbul'daki mahallemde daha küçük ve renksizdi, ama ben gündüz takıldım (gençlerin deyimi bu) belkide o yüzden birşey anlamadım açıkcası.

İlk gün Atakule'ye gittim :) merak ettiğim mekanlardan biriydi. Güzel miydi... Evet... Restoranda yemeğimizi yerken Ankara'yı gündüz gözüyle 360 derece dönerek seyretme imkanı veriyor. Orada epeyi oturdum çünkü arkadaşımla uzun süredir görüşmediğimizden anlatacak konuşacak o kadar çok şey vardı ki :) zaman nasıl akıp o kadar kaldık inanın hatırlamıyorum bile. Günü bitirirken vedalaşarak otelime döndüm.

Bu gezinin en büyük sürprizi Ahmet bey ve de Pirmete ile tanışmam oldu. Ahmet bey geleceğimden haberdardı aradı :) geldiğimi söyledim ve akşam için yemekte buluştuk. Ben de Pirmete'nin Ankara'da olduğundan haberdardım, ben de onu aradım; benim ısrar ve inatımla :) çünkü orda olmasını gerektiren işlerinin yoğunluğu ve de programını aksatmaması adına akşam yemekte buluşmaya ancak ikna edebildim. Ben, Pirmete ve Ahmet Bey birlikte güzel yemek eşliğinde hoş bir sohbete başladık, inanılmaz eğlendim :) Mekanı Ahmet bey önerdi: Sakarya’da Kumsal Restaurant. Bende öneririm. Mutlak gidilecek yerlerden biri. Hem hizmet kaliteli hem de yemekleri lezzetli :)... Akşamın en güzel notu ise :) benden olacaktı, ama Ahmet bey izin vermedi kahveler içildi klasik Songül fal bakacak :) Ama öyle bir şamata gırgır oldu ki ne bende konsantrasyon kaldı ne de :) benle birlikte gelen cinlerim :)) başka zamanlara deyip :) gecenin karanlığında arkadaşlardan ayrıldım.

İkinci günü Anıtkabir için ayırmıştım. Tüm öğleden sonrası için orayı düşünmüştüm, öyle de oldu... İnanılmaz güzel ve etkileyiciydi. Benim düşlediğim şekilde geçti. Çok büyük bir müze yapılmış ve burda geçmişte bu ülkenin özgürlüğü için verilmiş tüm savaşların canlandırma maketleri ve de bu savaşlarda başarıları sağlayan komutanların resim ve bilgilerini gördüm, seyrettim ve etkilenmemek imkansız. Bu kadar büyük bir özveri ve mücadeleye karşılık bizler nerdeyse elimizdeki tüm o güzellikler gitti gidecek duruma geldik. Çok üzüldüm, çok duygulandım ve bu geziyi bu kadar geciktirdiğime üzüldüm. İkinci gün benim için o yağmur altında ıslanmanın verdiği tüm sıkıntıya rağmen inanılmaz güzeldi.

İlk TBMM’ni müze yapmışlar, orayı ziyaret ettik. Kısa bir video gösterisi yayındaydı. Oturduk ve zaman ayırarak seyrettik. Hepsi öyle bir bütünlük içindeydi ki etkilenmemek olası değildi. Günün en son ziyaret yeri Etnografya Müzesi ile Resim Heykel Müzesi oldu. Süperdi her şey. Akşam içinde Ankara'yı tepeden, yani kaleden seyretmeye gittik :) Akşam yemeğini orada yedik. Kalenin içindeki ev ve dükkanları epeyi restore etmişler. Eskiyi bilen arkadaşın verdiği bilgiye göre epeyi değişmiş. Düzenlemelerin hala devam etmesi ve güzelleştirilmesi gerektiğini gördük. Eksiklik epeyi var, umarım ihmal edilmez. Akşam Ankara karanlığa teslim olup da ışıklar yanmaya başladığında güzel bir manzara hakim oldu. Işıl ışıl oldu ve tepeden Ankara'ya bakarken orada olmanın doğru bir karar olduğunu tekrar anladım.

Artık üçüncü ve son gündü VEDA zamanı gelmişti.

Son gün sabahı biraz Kızılay’da aylaklık eder gibi dolaştım. Sonra Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde geçirdik zamanımızı :) geçmişe yolculuk gibi mümkün olduğunca tüm yazılan notları okumak epeyi zamanımızı aldı ama değdi. Çok güzeldi. Ve Ankara'nın en meşhur KUĞULU Parkı’na gittik. Açıkcası burayı MB yazarlarımızdan Ersin Kaboğlu Bey’in yazısından dolayı merak ediyordum. Gittim gördüm hani belki Ankaralılar için gerçekten güzel yeşillikli bir mekan ama inanın hüsrandı benim için. Biraz zaman orda durduktan sonra Ankara'nın nezih denilen Tunalı Hilmi Caddesi’ne gittik. Hımm dedim, işte fark. Tıpkı Bağdat Caddesi'ni andıran bir mekan farklılılığı var ve Ankara gezimi burada güzel bir cafede :) bir şeyler içerek bitirmek inanılmaz keyif verdi.

Ankara'dan ayrılma zamanı gelmişti.

Esenboğa havalimanında günün kızıllığa teslimini seyrederken :) güzel düşüncelere daldım..

Ankara güzeldi, ama en güzeli tekrar İstanbul'a dönüyor olma fikirydi :)

Sevgilerimle,

Gelincik.

 
Toplam blog
: 110
: 2117
Kayıt tarihi
: 18.10.08
 
 

Kendimle ilgili ne yazabilirim diye düşündüm uzunca... Aslen Malatyalıyım.. İstanbulda yaşıyorum ..