Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '12

 
Kategori
Güncel
 

Ankara’nın başı artık Erbil ile hiç de iyi olmayabilir

Ankara’nın başı artık Erbil ile hiç de iyi olmayabilir
 

Başbakan R. T. Erdoğan ile K. Irak Böl. Kürt Yön. Başkanı M. Barzani


Başbakan Erdoğan Kuzey Suriye’deki son gelişmeler karşısında oldukça kaygılı. Gelişmelere göre Arap Baharı sürecinde öncelikle Suriye’de Kürt Baharı da başlamış bulunuyor. Kuzey Irak’tan Kuzey Suriye’ye doğru akın akın on binlerce kişinin yollara dökülmesi gerçekten hiç de hayra alamet olmasa gerek. Bu eylemin içerisinde kimi Peşmerge güçleri yanında PKK ile PKK çizgisindeki Demokratik Birlik Partisi (PYD)’nin yer aldığı gözleniyor. Orta Doğu’nun İsrail dahil Batı yanlı etkin paylaşımındaki süreç hızla ilerliyor.

Resmi adı Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi olan K. Irak Bölgesi’nin son yıllarda Federal Kürdistan Bölgesi olarak da anılmaya başlanması Türkiye için güneyinde doğmaya başlayan yeni bir oluşumun belirtileri değil midir? Terör saldırıları karşısında kendisinden hiç bir yakınlaşma görülmeyen Mesut Barzani’nin makamına yakında Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun gideceği ise oldukça manidar bir durum olsa gerek.

Yakın bir gelecekte Ankara’nın başı Erbil ile hiç de iyi olmayabilir
 
Dün akşam katıldığı bir televizyon yayınında Başbakan Erdoğan, 'Türkiye olarak bizim PKK terör örgütü ile PYD'nin oradaki işbirliğine sıcak bakmamız mümkün değil. Çünkü buradaki yapılanma oradaki Kürtler'in bir yapılanması olarak değerlendirilemez. PKK terör örgüt ile PYD'nin bir yapılanmasıdır ki bu da bizim hassas noktalarımız arasında yer alacaktır ve almaktadır' açıklamasında bulunmuştu. Oysa on beş gün kadar önce Mesut Barzani Başkanlığında toplanan Erbil'de Ulusal Kürt Konseyi'nde Suriye için alınabilecek tedbirler görüşülmüş, her şey karar altına alınmıştı, öğrendiğimize göre. Anlaşılan o ki Mesut Barzani yıllardan beri yöredeki önde gelen aşiret reisleri yanında Suriye kökenli kimi resmi ya da gayri resmi bazı Kürt örgütleri ile yakın temasta. 
 
Oysa K.Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani Musul Kerkük Petrollerini beş yıldan beri satarak servetine servet katıyor. Bu yüzden Bağdat'ta oturan İRAN yanlısı Nuri El Maliki de tavır koymuş; yapılan petrol anlaşmalarını askıya alacağını duyurmuştu geçenler. Nuri El Maliki kendisine gelen bilgilere göre o kadar kızgın olmalı ki Nisan sonuna doğru Başbakan Erdoğan'ı da uyararak,  'iç işlerimize karışma' yollu sözler söylemişti dört ay önce.
 
Merhametten maraz hasıl olduğunu iyi biliriz
 
Bütün bunlara rağmen Başbakan Erdoğan, içinde Türkiye’den Dicle ile Fırat ırmaklarını da kapsayan ‘Büyük Kürdistan’ düşü gören Mesut Barzani ile çok iyi anlaşıyor ve gazeteciler karşısında o kadar içten tokalaşıyor ki hayrete düşmemek elde değil. Bilindiği gibi Haziran başında İstanbul'da Dolmabahçe Sarayında uzun süre görüşmüşlerdi. Herkesin kendisine göre kimi düşünceleri ile kimi çekinceleri olsa bile son gelişmeler birilerinin, özellikle Mesut Barzani’nin değişik tasarımlar içerisinde bulunduğunu gösteriyor. Başbakan Erdoğan da Muammer Kaddafi ile Beşar Esad örneklerinde olduğu gibi yaşayarak gördü ki bazen ‘merhametten maraz hasıl olması’ işten bile değildir. 
 
Gelin Kuzey Suriye’yi de bayındırlaştıralım
 
Kuzey Irak’ta hayata geçirilen benzer bir yapılanma da Kuzey Suriye'de olsa ne çıkar değil mi? Kimi Türk Müteahhitleri orada da bazı yollar, hava alanları, konutlar, oteller, petrol boru hattı, yeni petrol kuyuları açılması, belirli imtiyazlar elde edilmesi, o toprakları savunulması için bazı koruganlar ile bazı stratejik fabrikalar da yaparak Türkiye’nin zenginliğine zenginlik katarlardı değil mi efendim. İleride bir gün geleceğin en azgın düşman devleti olarak adım adım ilerlemeye başlamış olsalar bile, ‘para kazanmak’ için günü gün etmek kadar güzel bir durumu olabilir mi? 
 
Musul ve Kerkük sorunu nasıl çözülecek?
 
K.Irak’taki kimi ticari ve sınai işler ile egemenlik alanlarının etkinliğinin arttırılması sanırım 36. Paralel doğrultusunda Mesut Barzani ile Barack Hüseyin Obama arasındaki sözlü anlaşmalara ile yürüyor. Türkiye’nin bu konudaki Kırmızı Çizgi hassasiyeti de uzun zamandır konuşulmadığına göre Mesut Barzani giderek binlerce yıllık Arap ve Türk kenti Musul ile Kerkük’ü de kendi egemenlik kapsamına almaya başlamıştır. Bu konudaki nüfus oyunları, kimi şiddet ve tedhiş eylemleri ile bir türlü yapılamayan seçimler konuya ilgi duyanların bilmediği açmazlar değil. Gördüğümüz kadarı ile Peşmerge kıyafeti ile Beyaz Saray kapısında görünmeyi seven Mesut Barzani ay be ay değilse bile üç beş ayda bir Washigton'da  arzı endam ediyor. Anladığım kadarı ile ABD Orta Doğu’da Suudi Arabistan, Kuveyt, Türkiye ile İsrail’den sonra yeni bir Stratejik Ortak daha bulmuş. Umulur ki bu görüşmelerde Türkiye’nin kuyusu kazılmamaktadır.
 
Son gelişmeler konusunda her şeyi hep kendimize yontmak zorunda değiliz. Çünkü atalarımızın söylediği gibi ‘gerçekler acıdır’ ve ‘mızrak çuvalda saklanmaz.’ Güney sınırlarımızdan gelen sesler Orta Doğu’da suların hiç durulacağını göstermiyor. Küreselleşme, artan nüfus, ihtiyaçların çoğalması ve kentleşme ile birlikte büyük bir değişim içine girdi toplumlar. Kimlik bunalımı içerikli arayışların önü arkası kesilmiyor. Değişim sürecindeki seçeneklerin yerli yerince oturtulmaması yanında Batı’nın petrol açlığı ile birlikte yönelimlerin nereden nereye doğru yol almakta olduğunu iyi görmemiz gerekiyor. Şimdi çok değil yaklaşık on beş gün öncesine gidelim.
 
Erbil’de Irak ve Suriye kökenli Kürt örgütleri birleşmiştir 
 
‘PKK çizgisindeki Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) de içinde olduğu bölgenin en kitlesel ve etkili gücü Halk Meclisi ile 16 Kürt örgütünden oluşan Kürt Ulusal Konseyi (KUK), 9-10 Temmuz tarihlerinde Erbil’de yapılan görüşmelerin ardından güçlerini ortaklaştırma kararı almışlardı.’ (Alıntı yeri: sendika.org)
 
‘Bu örgütler Erbil’de Kürdistan Bölge Başkanı Mesut Barzani’nin arabuluculuğuyla bir anlaşma imzaladılar. Yedi maddelik “Erbil anlaşması” ile “Yüksek Kürt Konseyi” oluşturulmasına tüm komitelerin 5+5 katılım esasına dayalı olmasına, yine aynı katılım esasına dayalı 3 uzman komitenin Ulusal ve Dış İlişkiler Komitesi, Kamu Hizmetleri Komitesi, Güvenlik Komitesi ve bu komitelerin tüm il, ilçe ve köylerdeki şubelerinin kurulması kararlaştırılmıştı. Bu gelişme Suriye Kürtleri açısından önemli bir dönüm noktası olmuştu.’
 
AKP iktidarı için ölümcül olan kimi gelişmeler ya da yanıt arayan sorular 
 
Kürtlerin bulundukları kentlerin yönetimlerini ele geçirme atağının, Suriye Milli Güvenlik Konseyi’nin Şam merkezinde bombalanmasından bir gün sonrasına gelmiş olması, Kürt güçlerinin de Esad sonrası döneme hazırlandığının bir göstergesi. PYD’nin kurduğu yönetimler, Türkiye için de “Kürt sorununun iç sorun olmaktan çıkması” anlamına geliyor. 
 
PKK’ya bol miktarda militan kazandıran Suriye Kürdistanı ve Kürt kentlerinin PYD-YPG (PKK)’nin eline geçmeye başlaması ile AKP iktidarı, kendisi açısından ölümcül olan bu gelişmeler karşısında nasıl bir tutum alacak. Suriye’ye girip Kürtlerle mi savaşacak? Yoksa bu işi Özgür Suriye Ordusu’na mı havale edecek? (Alıntı yeri: sendika.org)
 
Başbakan Erdoğan: PKK-PYD dayanışmasına müsaade etmemiz mümkün değil
 
Bu tür değerlendirmeler ile yöredeki kimi gizli ilişkileri Başbakan Erdoğan ile ilgili yetkililerin bilmemesine imkân yok. Başbakan Erdoğan’ın bugün öğle sonu  2012 Olimpiyatları açılış törenine katılma üzere Londra’ya hareketinden önce düzenlediği basın toplantısındaki açıklamaları siyasi ortamın oldukça gergin olduğunu yansıtacak içerikler taşıyor. 
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Kuzey Suriye’de bir terör örgütünün kamplaşmasına ve tehdit unsur olmasına müsaade etmemiz söz konusu olmaz. PKK-PYD dayanışması bir adım atmaya dahi kalksa bizim bu işe müsamaha ile bakmamız mümkün değil. Konu ile ilgili bütün tedbirler alınmaktadır. TSK ve gerekse konuyla ilgili birimler çalışmalarını sürdürüyor. Çarşamba günü Dışişleri Bakanım KuzeyIrak’a gidip oradaki yerel yöneticilerle bu konuyu paylaşıp kararlılığını iletecek. Suriye Kürt Ulusal Konseyi oluşturulması yaklaşımı yanlış bir yaklaşımdır. Suriye’de ne toprak bütünlüğünün parçalanmasını ne de etnik bir çatışma olmasını istemiyoruz. Tahrik oyununa gelmeyiz. Atılacak adım varsa terör örgütüne karşı kesinlikle atarız' açıklaması Hükümetin gelişmelere göre yeni kararlar almanın eşiğinde olduğunu gösteriyor. Son günlerde kimi Hükümet yetkililerinin içinde PYD yanlılarınında bulunduğunu sandığım Esad karşıtı kişiler ile sık sık bir araya gelmeleri ise Ankara’nın işi çok ciddiye aldığının bir göstergesi olmalı.
 
Öte yandan en az on yıldan beri ortalıkta dolaşan kimi haritalar konusuna değinmeyen Başbakan Erdoğan, bugünkü konuşmasında Kuzey Suriye'deki son gelişmeler karşısında ilk olarak 'haritalar' konusuna değinerek, 'PKK-PYD dayanışmasının ortaya koyduğu hayali haritalara göre eyvallah etmeyiz' açıklamasında bulunmuş.
 
Orta Doğu paylaşımında Türkiye hazırlıksız yakalanmıştır
 
Görünen o ki Osmanlı Devletinin bir devamı olarak Türkiye'nin başı eski yurttaşlarının torunları ile hiç de hoş değil. Batı petrol kaynakları zengini Orta Doğu’ya yeni bir neşter vurmuştur. Batı Osmanlı Devletimizi parçalarken gösterdiği satranç oyunu siyasetinin bütün ögeleri ile yükleniyor her yanımıza. İşin içinde silah, siyaset, toprak, petrol, iktidar, bağımsızlık ve geleceğin teslim alınması vardır. Bu uğurda yaklaşık elli yıldan bu yana taşlar yerinden oynatılmaya başlanırken Türkiye hazırlıksız yakalanmıştır. Bölgedeki gelişmeleri sürekli olarak sabırla izleyen Ankara bakalım bu aşamada ne gibi kararlar alacak. 
 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..