Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '09

 
Kategori
Anılar
 

Ankara'nın taşına bak !.. (Bir seyahat anısı)

Ankara'nın taşına bak !.. (Bir seyahat anısı)
 

Doğduğum ve hayatımın kırk yılını geçirdiğim Ankara 'nın , gönlümde bir başka güzel yeri vardır.

Üniversite yıllarımda, ''İstanbulun Ankara'ya dönüşünü'' çok severdim...

Her köşesi, acı-tatlı anılarımla süslüdür Ankara'mın...

Hergele Meydanında yer alan ve Atatürk'ün,hayallerindeki cumhuriyetimizin ilk koleji olarak bizzat açılışını yaptığı tarihi Gazi Lisesi, mezun olduğum ve benim tüm yaşamımı şekillendiren önemli bir irfan yuvasıdır.

Taşradan ,Ankara 'ya her dönüşümde , bir içgüdüyle şu şarkıları mırıldanırım. Ve tarifsiz bir mutluluk hissederim.

'' Ankaranın taşına bak

Gözlerimin yaşına bak...

Biz düşmanı esir aldık

Şu feleğin işine bak !..

Pek şanlıyız !..''

Merhum Muzaffer Sarısözen'in derlediği bu hüzünlü şarkı,cumhuriyetimiz kadar kıdemlidir.Sonradan marş halinde söylenegelmiştir.

''Ankara, Ankara güzel Ankara

Seni görmek ister her bahtı kara

Senden yardım umar her düşen dara

Yetersin onlara;güzel Ankara.. ''

Halil Bedii Yönetkenin bu güzel marşı da sanırım en az seksenbeş yaşında vardır.

.......

Birinci şarkıda, fukara bir ulusun ,Milli Direniş ruhuyla işgalci zengin ve şımarık emperyalistleri yenmenin mutluluğu ve biraz da şaşkınlığının izleri vardır.

'' Çarıklı Erkân-ı Harp !..'' Nasıl olmuştu da böyle bir zafere ulaşmıştı ?..

İkinci marşta ise, ülkeye zafer coşkusu yaratan kahramanların Ankara'da oluşturdukları güvenin ve onurlu yaşamın izleri vardır.

Ankaraya girdikten sonra , acilen çevreyi gözlemlere başladığımdan marşlar dilimden düşüverir...

İki ay görmediğimde, burnumda tüten bu modern kente her gidişimde ,köşe bucak gezdiğimden İzmir'e dönüşlerimde 'anı torbama' epey malzeme doldurmuş olurum.

Beş günlük bayram ziyaretimde de yine öyle oldu.

Akraba ve bayram ziyaretlerinin yanısıra, havanın güzel oluşunu da fırsat bilerek biraz gezme şansı elde ettim.

Ankara Garı'nı biraz daha toparlanmış olarak buldum. Yolcu dinlenme salonundaki dev ekranda aşırı derecede Tayyip Bey reklamının yapılması ,tarihi Gar'da, bir zamanların demir perde ülkelerinin puslu ve yapmacık görüntülerini anımsatıyordu.

Gar'dan Ulus'a doğru yürürken yeniden imarı yapılan Gençlik Parkı'nın içinden geçtim.

Son 7 yıldır,tinerci,sarhoş ve fuhuş çetelerinin yuvası haline gelen ;ancak biz Ankaralıların anılarında çok önemli bir yeri olan tarihi Gençlik Parkı'nın onarılarak yeniden hizmete sunulması benim için bir sürpriz oldu ve çok hoşuma gitti.

Büyük bir zevkle içinde dolaştım. Akşam karanlık çökerken ,bilgisayar marifetiyle düzenlenen ışıklı animasyon görüntülerinin çiçekler üzerinde yarattığı renk cümbüşü görmeye değerdi.Umarım bu estetik teknik uzun yıllar korunur.

Yeşilin azaldığı ;betonlaşmanın çoğaldığı izlenimi vermesine karşın, Gençlik Parkı'nın '' mezbelelikten kurtulmuş olması '' ve çevre temizliğine özen gösterilmesi ; luna parkının daha da modern araçlarla donatılmış olması sevindiriciydi.

Dev parkın içinde yeniden yapılandırılan tiyatro ve kültür salonlarının modern görünüşlerinin yanı sıra ,içlerinin de çağdaş zihniyetlerle donatılacağını umarak yoluma devam ettim.

Küçük Tiyatro'da , son koltuğu yakaladım ve Şahane Düğün isimli oyunu izledim.

Gerçekten gülmeye ve tiyatro sanatına susamış biri olarak bu oyundan büyük keyif aldım.

Dev oyunculardan oluşan kadro da çok başarılıydı.

Akşamın ilk saatlerinde Ankara'nın hiç de sevmediğim puslu yüzü kendini gösteriverdi.

Yıllar önce,başkentten kaçıp Ege'ye yerleşmeme neden olan o kirli ,soğuk ve ağır kömür kokulu hava bana ,yeniden ''merhaba !..'' demişti...

Ankara'nın çukur semtlerindeki hava kirliliği daha da berbat bir durumdaydı.

Anlaşılan ,bedava dağıtılan kömürlerin verdiği sıcaklığın yan etkisi, sağlık yönünden halka çok pahalıya mal oluyordu.

Ankara'nın eski 'güngörmüş yerlileri ', başkent dışındaki modern yerleşim alanlarına ''kaçmışlar '' dı...

Bu kaçışla birlikte, Ankara'nın çağdaşlık simgesi ve merkezi sayılan Kızılay, Ulus gibi bölgelere ağır bir köylülük ruhu çökmüş gibi geldi bana.

Gençlerin giyim-kuşamları; tavırları başkentten ziyade taşra kenti izlenimi veriyordu.

Tiyatro çıkışında Ulus'ta Modern Çarşı (?) köşesinde bali -tiner çeken bir yurttaşın hazin durumuna ilk kez tanık olmuştum.

''Arabada beş;evde onbeş '' gibi hırpani türkülerin yaratıcıları ve bu zihniyete tapınanların Ankaralı olmadıkları halde Ankaralıyız yalanlarıyla kenti sarmalamaları, başkenti kendilerinden de uzaklaştırmıştı.

Taşradan gelerek Ankarayı işgal edenlerin küf ve tezek kokan ''gubat dilleri '' ; estetikten uzak kuşamları her köşeye egemen olmuş izlenimi veriyordu.

Arkadaş gruplarıyla şen şakrak gezinen,örnek tavırlar sergileyen ruhu dingin gençlik gitmiş; yerine, ''cep telefonlarına yapışık gezen gençlerin '' zavallı yalnızlıkları gelmişti.

* * * * * * *

İzmir'lilerin bir türlü beceremediği ,lezzetli Ankara gözlemesinden kilolarca alarak yollara düşmüştük.

Gece geçtiğimiz Eskişehir'deki hava ,kirli ,nemli ve sisliydi. Zavallı Eskişehirliler zehirleniyordu !..Anlaşılan doğalgaz yakamayanların sayısı çoğunluktaydı.

Kütahya, Uşak, Afyon, Soma, Balıkesir havalarının da kirlilik yönünden farkı yoktu.

Soğuk,puslu,isli bir hava !..yazık...Memleketin kaderi bu olmamalıydı.

Mavi Tren Balıkesir tepelerinden aşağı süzülürken hava açılıyordu...Manisa'dan sonra Emirâleme indiğimizde cennete gelmiş gibiydik. Kırlarda halen bahar çiçekleri görülüyor; temiz ve sıcak ;güneşli bir sabah bizi selâmlıyordu.

Menemen,Aliağa...Ve evimin terası...Karşıda mavi Ege...

Tarih: 2 -3 Aralık 2009...

İnanın gecenin geç vakitlerine kadar balkonda oturduk...Üşümeden çaylarımızı içerken tertemiz bir hava da ciğerlerimizi dolduruyordu.

Ege ,Tanrının bir lütfudur,yurdum insanına...Değerini bilene !..

Bir şarkı dilimde...

Ankara'nın taşına bak !..Gözlerimin yaşına bak !..

 
Toplam blog
: 1521
: 1639
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

İnsan yontmakla geçti ömr-ü baharı... Güzel ve canlı heykeller yaptı... Kimisinin içi çabuk boşal..