Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '10

 
Kategori
Spor
 

Ankaragücü'nün sonu... Kaybeden kim?

Ankaragücü'nün sonu... Kaybeden kim?
 

Ankaragücü’nün mazisi en az İstanbul kulüplerinin kadar eskidir. Çok önemli bir geleneğe sahiptir. Her zaman devletle iç içe olmuştur. Adının başındaki MKE kısaltması kulübün ülkemizin silah sanayisi ile ilişkili olduğunun ispatıdır. Ankaragücü’nün 12 Eylül darbecilerinin yardımları ve zorlamalarıyla o zamanın birinci ligine yükseltilmesi bu ilişkinin boyutunu gözler önüne serer. Bu nedenle Ankara’nın solcuları Gençlerbirliği’ni tutarlar. Henüz bu iki takımın da birinci lige yükselmediği dönemlerde çocukluğumda takip ettiğim ikinci lig tablolarında çok fazla bilmeden ve ayırt edemeden Gençlerbirliği’nin ismindeki “gençler” kelimesinden ötürü sempati duyduğumu hatırlıyorum.

Ankaragücü ve Gençlerbirliği 1980’lerin başından beri hiç ara vermeden birinci ligdeki yerlerini koruyorlar.

Dün gazetelere düşen bir mahkeme sonucu Ankaragücü’nü bir kere daha gündemimize taşıdı. 2009 yılında yapılan genel kurul öncesinde kulübe kaydedilen 400 kişinin kayıt sürecinde usulsüzlük yapıldığına karar vermişti mahkeme. Bunun ne anlama geldiğini Melih ve Ahmet Gökçekler hemen açıkladı.

Ankaragücü hafta sonu ligin ilk yarısının son maçına çıktıktan (veya gerekçeli karar açıklandıktan) sonra takım olma özelliğini yitirecek, futbolcuları serbest kalacak ve bir alt lige düşürülecekti.

Kararın bu anlama gelip gelmeyeceğini tam olarak bilmiyoruz.

Ancak Gökçek Ailesi’nin genel tavrına bakılacak olursa başkanlıktan hemen istifa edeceklerini anlıyoruz. Yani bir süredir Ankara’da bir futbol takımı sahip olma heveslerini almışlar, muhtemelen de bıkmışlardı. Ekonomik olarak getirisinin olmaması da bir başka handikaptır.

Uzan Ailesi, Galatasaray’ın yönetimine girmeyi, başkan olmayı çok istedi. Ancak kulübün geleneği, Lisesi bunu engelledi. Kulübün borçlarını kapatma sözü vermesine karşın. Uzanlar aynı süreçte İstanbulspor ve Adanaspor’u satın aldılar. Çok da önemli transferler yaptılar. Oğuz, Aykut ve Emre Fenerbahçe’den kopar kopmaz soluğu İstanbulspor’da almıştı.

Ancak İstanbulspor taraftarının olmaması nedeniyle istenen ilgiyi yakalayamadı. Yapay bir takım olarak kaldı. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye’nin durumu da çok farklı değildir. Neden Süper Lig’de mücadele ediyor olduğunu anlamak için epey çaba harcamak gerekiyor.

Bir dönem sonra Siirt Jetpa Spor’u satın alan Fadıl Akgündüz çıktı ortaya. Yaptığı önemli transferlerle dikkat çekti. En önemli transferi Sergen Yalçın’dı. Sergen’in bonservisini alan Fadık Akgündüz onu Siirt’te oynatamayacağı için kiralama yöntemine gitti. Bir dönem futbol dünyamızda Sergen’in o sene hangi takımın formasını giyeceği sorunu vardı. Öyle olduğu için de Sergen Fenerbahçe, Trabzonspor ve Galatasaray’ın formalarını giydi. Alpay Özalan, Ceyhun Eriş de aynı şekilde Siirt Jetpa Spor’un futbolcusu oldular ve benzer süreçlerden geçtiler.

Siirtspor bugün Süper Ligin oldukça uzağında bir klasmanda mücadele ediyor.

Ortada bu örnekler varken Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Ankaraspor ile ilgilendi ve kulübün yönetimini ailesinin üzerine aldı. Ankaraspor da İstanbulspor ve İBB’nin yürüdüğü yol üzerindeki adımlara basarak birkaç sezon Süper Lig’de mücadele etti. Ancak taraftarı olmadığı için Melih Bey’ler Ankaragücü ile ilgilenmeye başladı.

Ankaraspor’un geçen sene küme düşürülmesi futbolumuzun en kaotik sezonlarından birinin yaşanmasına neden olmuştur. Gökçek Ailesi, taraftarı hazır olan Ankaragücü ile ilgilenmeye başladı ve geçen sene muradına erdi. Mahkemenin sonucuna bakacak olursak muradına erişirken bir takım eylemeler yaptığını anlıyoruz.

Şimdi ortada bir Ankaragücü sorunu vardır. Ne olacağını da tam olarak bilemiyoruz.

Dünyada ve Türkiye’de bunca olumsuz ve kötü örnek varken Gökçek Ailesi’nin bu işe girişmesi akıl alır gibi değilken esas mesele bütün bu şeyler olup biterken insanlara dejavu yaşatan bu sürecin futbolumuzu idare edenler tarafından izlenmesidir.

Hiçbir kulübümüzün yapısını, yönetimini, başkanlarını beğenmeyebilirsiniz. Ancak kulüplerimizin birer sivil toplum örgütlenmesi olarak demokratik bir işleyişe sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yönetimler genel kurulda üyelerine hesap vermektedirler. Bunun geliştirici olduğuna da kuşku duymamak gerekir.

Futbol kulüplerine, şirketlerine para kazandıran bir yapı değildir. Dünyanın hiçbir yerinde karlı bir yatırım aracı olmamıştır. Futbola yapılan yatırımların bir kısmı sanayiye yapılmış olsa bambaşka bir sanayimizin olacağı kesindir. Dünyanın en popüler ve zengin olduğunu düşündüğümüz kulüpler bile bugün borç yükü altında ezilmektedir.

Ankaragücü'nün teknik direktörü Ümit Özat'ın haftalardır altını çizmeye çalıştığı para sorunları da bir anlamda bu ekonomi çarkının nasıl çalışıyor olduğunun göstergesi, sonucudur.

Maalesef olan olmuş, geç kalınmıştır.

Geçen sene Ankaraspor’un durumu ligimizin kalitesini nasıl etkilemişse, Ankaragücü’nün olası bir küme düşüşü de aynı etkiyi yaratacaktır.

Bu bir dejavu mudur? Yoksa tarihin tekerrür etmesi mi? Peki, tarih neden tekerrür ederdi? Gereken dersi almadığımız için mi? Sahi kaçıncı sınıfta okuyoruz biz?

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..