Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '07

 
Kategori
İstanbul
 

Ankaralı'nın İstanbul anması

Ankaralı'nın İstanbul anması
 

Aslında Ankaralı ile İstanbullu arasında öyle sözü edilecek büyük farklar yok. Yine de İstanbul yaşamının Ankaralı üzerinde bolt etkisi oluyor. Zaten sıkıntısını çektiğin unsurlar, İstanbul’da altı çizilip kalınlaştırılıyor.

Her alanda kural tanımazlık iki şehirde de sorun…

Son üç yıla kadar Ankara’da yaşıyorduk. Sık sık günübirlik geliş gidişlerimiz de oluyordu. Şimdi ise tam yerleşik olmamakla birlikte İstanbul’dayız. Dünya’nın en güzel şehirlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Hasbelkader tadını çıkaracak zamanımız da oldu. Ama bu yazım bir İstanbul güzellemesi değil !

Bundan birkaç yıl öncesiydi. Beşevlerin(Ankara) yoğun trafiğinde yol almaya çalışırken kavşakta önümüzdeki bir otomobilin ön yolcu camından caddeye buruşturulmuş bir çöpümsü fırlatıldı. Plakası 34’ lüydü. Yanında durduk, ben şoför koltuğundaki eşimin üzerinden uzanıp sinirli bir şekilde seslendim ‘’ Siz İstanbul’da da sokakları böyle mi pisletiyorsunuz!’’

Vay canına! Bir hatunmuş bunu yapan, çılgın gibi tepinerek kapıyı açmaya davrandı. Bir yandan bas bas bağırıyordu ‘’Evet! Burayı da pisleteceğiz’’ Yanındaki zor zaptetti, herhalde kadın beni dövecekti. Neyse ki trafikle birlikte biz de hareket ettik. O sırada İstanbul’un insanları ne hale getirdiğini konuşmuştuk.

Ankara’da da trafik çoğu zaman insanı çileden çıkarıyor, ama insanlar henüz buradaki kadar yırtıcı ve atak değil. Bahsettiğim olaydaki hanım ‘’münferit vak’a’’ idi muhtemelen…Ayrıca genel kullanımlı yerleri pisleten de az değildir Ankara’da…Yalnız şöyle bir şey tamamiyle gerçektir: Ankara trafiğinde seyrederken hiç olmayacak bir hareketi yapan araba muhakkak İstanbul plakalı çıkar. Bakarsın, yerde dikmeler vardır, duvarda park yapılmaz levhası, üstelik yoğun trafikli de bir alandır, ama arkadaş arabasını iki dikme arasına sığıştırmaya uğraşmaktadır, plakası da 34 le başlar.

Sinyal kolunun burada tamamen lüzumsuzlaştığını gördük. Anayola çıkışlarda durup kontrol etmenin çok abes olduğunu da artık biliyoruz. Hızını kesmeden çıkacaksın!

Ankara’da polis 155 imdat’ı çağırdıktan en geç 10 dakka sonra yanınızdadır.

Burada yok öyle şey! En yoğun caddelerden birinde lüks cipinde panik atak geçirmekte olduğunu söyleyip bizden yardım isteyen hanıma tereddütle yaklaşıp, polis çağırmıştık, ama nafile…

Yapılaşmada da hiçbir kural, anlayış, planlamanın olmadığı zaten aşikar ve birçok sorunun da kaynağı…Ev ararken, emlakçıların bizi götürdüğü yerlerde dehşete kapıldığımız çok oldu. Mecazi de değil, gerçekten…Mesela arka odası kabristana bakan ev ne çokmuş. Ya da evine giden yolları aşmak için sıkı rallici filan olman gerekiyor. Normların son derece dışına çıkan diklikteki yolların kar ya da yağmurda nasıl olacağını düşünemiyorum bile…ve burada küçücük apartman daireleri astronomik fiyatlanmış. Ankara-İstanbul farkı bu noktada rakamsal olarak çok net çıktı karşımıza…Ankara’da iyi bir semtte bahçeli dubleks ev alınacak fiyatlara….

Şimdilerde Ankara’ya sık sık gidip geliyoruz. Ne kadar tenha ve ıssız geliyor. Semtlerin arasında geniş boş alanlar var, hayret! O güzelim, bakımlı bahçeler en güzel mevsimlerde bomboş…Ortalıkta canlı çok az…

Harala gürele inşa edilen alt geçitler filan şu üç-beş kişilik trafik için mi?

Her Türk vatandaşının genlerindeki İstanbul’a uyum sağlama özelliği kendini gösterdi ve artık biz de buralıyız çok şükür...!

 
Toplam blog
: 93
: 1712
Kayıt tarihi
: 12.12.06
 
 

Ununu elemiş, eleğini henüz asmamış bir ''Mimar''ım. Hep özel sektörde çalıştım. Yoğun çalışma yılla..