Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '13

 
Kategori
Hukuk
 

Anket mi, yoksa bireysel özgürlüğe saldırı mı?

Anket mi, yoksa bireysel özgürlüğe saldırı mı?
 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun  nesnelliği, bilimselliği ve geçerliği tartışmalı olan anketleri  özel yaşama müdahalenin bir başka çirkin boyutunu oluşturmaktadır. “Hane Halkı İşgücü,  Bütçe,  Gelir ve Tüketim Harcaması” gibi isimler taşıyan ancak neredeyse “haneye tecavüz”e dönüşmüş olan bu zoraki anketler ülke genelinde güya rasgele seçilmiş kişilere ve hane halkına TÜİK anketörlerince yapılıyor. Ancak, seçilen hane halkının hangi ölçütlere göre belirlendiği bilinmiyor. Tencere-tava satıcıları veya misyonerler gibi 2li veya 3lü gruplar halinde, hiç sıkılmadan kapıdan kapıya dolaşan  bu anketörler ev halkı ile illa yüz yüze görüşmeye ve illa evlere girip çay kahve içmeye çok hevesliler. Bir çok vatandaş terör, hırsızlık veya başka nedenlerle o güne kadar hiç görmedikleri, hiç tanımadıkları bu anketörleri evlerine sokmak istemiyorlar.   

Bu bağlamda adeta bir istihbarat örgütünün elemanları gibi çalışan  anketörler gerekli gördükleri  veri ve bilgiyi, “istatistiksel birim” olarak tanımladığı yurttaşlardan belirlenen şekil, süre ve koşullarda doğrudan isteme, doğruluğunu araştırma, kontrol etme, ek bilgi ve belge isteme yetkisine kanunen sahip. Ancak, insanları “istatiksel birim” olarak görmek insancıl bir yaklaşım olmadığı gibi bu tür anketler sonunda kişinin özel yaşantısıyla ilgili tüm mahrem bilgilerin istihbaratına dönüşüyor!  İstenen kişisel ve özel bilgileri geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen sürede vermeyen veya eksik  veya hatalı bilgi verenlere  para cezası uygulanıyor! Vatandaş da çaresiz bu duruma boyun eğmek zorunda kalıyor!

Vatandaşlara  yanıt verme zorunluluğu getiren ve aksi takdirde 900 ila 2.000 TL ağır para cezası verilmesini öngören TÜİK Kanunu’nun 8. maddesi Anayasa,  bireysel hak ve özgürlüklere ve “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” ne temelden aykırıdır. Bu nedenle bu kanun ve uygulamaların ivedilikle iptal edilerek kapıdan kapıya anket çalışmalarının derhal durdurulması gerekir.

Anayasamıza göre “kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz”.  Zorla, dolaylı tehditlerle, kamufle edilmiş şantaj veya polisiye yaptırımlarla kişilerden veri veya bilgi toplamak devletin amaçları ve görevleri, temel hak ve özgürlüklerin niteliği, düşünce ve kanaat özgürlüğü, özel yaşamın gizliliği ve korunması ve Hukuk Devleti ilkesiyle asla bağdaşamaz. Hele hele ileri demokrasimize hiç yakışmaz!

Üstelik TÜİK anketörlerinin konutlara “ev halkının rızasına aykırı olarak” girmesi söz konusudur: Bu büyük bir aymazlık ve skandaldır. Zira rıza gösterilmediği takdirde ağır para cezası kesilmekle vatandaş tehdit edilmektedir. Bu nedenle anketörlerin eylemi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 116.cı maddesi KONUT DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ kapsamında değerlendirilebilir. TCK 116 maddenin ilgili bentleri şöyledir: 

“116/1 Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren (…) kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

116/4 Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle (…) işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Türk vatandaşı mutsuzdur, sahipsizdir, kimsesizdir! İşsizlik, pahalılık, düşük ücretler, ağır vergiler altında ezilmekte geleceğe kuşku ve endişeyle bakmaktadır.  Medeni memleketlerde bu tür anketler internet ortamında yapılmakta, bankalar, sigorta şirketleri, marketler, seyahat şirketleri ve diğer kurumlardan gerekli bilgi sağlanmakta halk evinde rahatsız edilmemektedir. Aslında, nasıl desem, naçizane önerim, TÜİK sıradan masum vatandaşın yakasında düşsün ve onun yerine ayakkabı kutularında,  İsviçre bankalarında saklanan kayıt dışı paraların, rüşvetlerin, komisyonların, avantaların, manifestoların anketini yapsın, bunların kaydını tutsun, açıklasın da görelim bakalım bütçe, gelir-gider ve tüketim harcamaları  nasıl denkleştiriliyormuş!

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..