Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '07

 
Kategori
Yolculuk
 

Anlamaya çalışıyorum

Anlamaya çalışıyorum
 

Sabah evden saat 10.30'da çıktık. Saat 13.30'da göz doktorundan randevumuz var. Beylikdüzü Taksim arası 48 km civarında. Şehir içinde şehirler arası yolculuk. E 5 in hali biliniyor. Yıllardır karar verip de düzene koyamadılar bir türlü. Yolların bir kısmı yan yol yapılmış. Farkına varamazsan nereden döneceğini bilmiyorsun. Birçok kez e - 5'i kullanmamıza karşın hala Bakırköy'e nasıl gidildiğini anlayamadım. Eski alışkanlık olacak herhalde, Bakırköy'e dönüş için hep aynı yere gelince bakıyorum. Tabii iş işten geçmiş oluyor. Bu şehrin yollarını, trafiğini unutmuş olamam diye düşünüyorum.

Metrobüs için yollarda yapılan çalışmaları izleyerek yolumuza devam ediyoruz. Bir yandan da fotoğraf çekiyorum. daha önceki inşaatları neden çekmedim diye de hayıflanıyorum. Trafik Beylikdüzü'nden başlayarak yavaş yavaş devam ediyor. Avcılar'da biraz sıkışıyor. Ben de binaları seyrederek eşimin yanında yolumuza devam ediyoruz.

Haliç köprüsüne girmeden Eyüp yazan yoldan sapıyorum. Unkapanı Köprüsü'nden geçerek Şişhane'den Taksim'e çıkacağız. Balat'tan Fener'e doğru yavaş yavaş ilerlerken birden önümüzde bir kara çarşaflara bürünmüş bir gurubun yürüdüğünü gördüm. Yaklaşınca 14-15 yaşlarında genç kızlar olduklarını gördüm. O ara fotoğraf makinemi kapatmıştım. Hemen çıkardım ve o kareyi yakaladım. Arabamız yol aldıkça aynı gurupları Unkapanı Köprüsüne dek gördük. Bu kız çocukları bu saatlerde okulda olmalıydılar diye düşünmekten kendimi alamadım. Nereden gelip nereye gittiklerini de çok merak ettim.

Unkapanı Köprüsü'nü böyle şaşkınlık içinde geçtik. Bahar yüzünü gösterdiğinden olacak herhalde köprünün üstünde insanlar balık tutuyorlardı ve sahildeki banklarda da oturanlar vardı. Bu gün cemre düşecek. Takvim 20 Şubat'ı gösteriyor. Ben her yıl cemre düşüşlerini mutlaka takip ederim. İnsanların yüreğine de ateş düşer çünkü bahar geldiğinde. Bir başka aşktır bahar ayları, ağaçlarda açan çiçeklerde, yerde açan papatyalarda. Şimdilerde İstanbul Boğazı erguvan rengine bürünecek. Sonra ağaçlar yemyeşil yapraklarını açacak. İnsanların beyninde, aklında neden baharın verdiği enerji bilime sevgiye paylaşıma ulaşmaz?

Yolumuz Tepebaşı'na ulaşınca gözlerimin önüne Tepebaşı Tiyatrosu geldi. Orada bir oyun seyretme olanağım olmuştu. O ne görkemli bir binaydı. Yok oldu gitti. Bugün yerinde TRT'nin binası var çirkin ve kocaman bir yapı. İstanbul şehrinin tiyatrolarının simgesi olan o bina aynı Şan Sineması gibi yandı kül oldu gitti. Ne acı değil mi? Şimdilerde de AKM yıkılmak isteniyor. Bir türlü değerlerimizi korumayı öğrenemiyoruz. Elimizde olanaklar varken de koruyamıyoruz.

Tarlabaşı'nın yıkık dökük binalarını geçip Taksim Meydanı'na doğru sağa döndük. Atatürk Heykeli'nin etrafına kırmızı kağıt şeritlerler çekilmiş. Taşlar kaldırılmış, insanların yürümesi olanaksız. Yine de heykelin çevresinde oturanlar var. Her yıl bu tadilat mutlaka yapılıyor. Neden acaba?

Bu arada saat 13.00 oldu. Alman Hastahanesinin bulunduğu sokağa giriyoruz. Neyse ki, hastahanenin otoparkı var. Doktora " Biz geldik" diye telefon ediyorum. Ömer'in gözlerinin tekrar bir operasyon geçirmesi gerektiğini, benim de gözlerimin iyi durumda olduğunu öğreniyoruz. İki gün sonrası operasyon için randevulaşıyoruz.

Bu kez sahilden eve dönüyoruz.

Sabah gördüğüm manzara ise gözlerimin önünden bir türlü gitmiyor. Sürekli beynimin içinde "Nereye gidiyoruz? Neler oluyor? Nasıl bu hale geldik?" tümceleri dolanıp duruyor. neden bu kız çocukları kara çarşaflar içinde sokaklarda, oysa onların okulda olmaları gerekirdi...

 
Toplam blog
: 222
: 1359
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Matematik öğretmeniyim. Liselerde okutulan MEB Talim Terbiye Kurulundan onaylı matematik ders kit..