Anlaşılmayan biri olarak !...

Önce bir yazı yazmalıyım diye düşündüm. Fakat kafamda kelimeler uçuşup dururken onları yakalayıp, buraya indirmek hiç de kolay olmadı. Uzun süre beyaz kağıt simgeli ekrana bakıp durdum. Ama bir şeyler yazmalıyım dedim, kendi kendime. Sonra, ellerim notebook’umun klavyesinde, rast gele gidip gelmeye başlayınca, bir yerden başlayayım, arkası gelir diye düşündüm.. Önce bir şeyler yazdım, beğenmedim, sildim. Sonra tekrar, tekrar…

Birkaç gündür, yazdığım son iki yazım oldukça fazla spekülasyona tabi oldu. Okuyanlar anlayacaktır. Sebebi malum. Şu yapılması öngörülen <ı>“İzmir Blog toplantısı” ve <ı>“İzmir blog yazarları dernekleşiyor” konulu bir başka yazımdaki yazdıklarım. Sonrasında, yaşanan tatsız, tuzsuz ve bir o kadar hakaret ve çirkin sözler..

Öncelikle, o yazımda anlaşılmayan bazı hususları burada belirtmek istiyorum.

Ne toplantı tertip edilmesi, ne de “dernekleşme” fikri kesinlikle benim fikrim değildir. Yazılarımda da “benimmiş” izleniminin yansıtılmasını ya da öyle anlaşılmasını anlayamadım. Anlaşılan, kullandığım yazım dili fazlaca anlaşılmaz. Bu konuda biraz daha çalışmalıyım sanırım..

Dediğim gibi, o fikir bana ait değildi. Bazı arkadaşlar “bu konu daha önce yazılmış sen niye yazdın” diye yorum ve mesaj atınca, toplu cevap verme gereği hissettim. İzah edeyim. Daha öneki yapılan toplantılara beklediğimiz birçok arkadaş gelemedi. Daha sonradan benim kişisel tespitimdir ki, birçok arkadaşın böyle bir tertipten haberi olmadığı idi. Ya kendilerine ulaşılamamıştı, ya da blog yazılarını okumamıştı. Herkes herkesin yazısını günü gününe takip edemez ki ! Öyle değil mi ? Ya da, benim yazılarımı okuyan, bir başkasının, sizinkini sürekli okuyanlar, benimkileri okumayabilir ya da okumak istemeyebilir. İşte bu sebepten dolayı, ben de bu konuyu kendi yazımda yazıp, bir tür genel duyuru yapmak istedim. Nitekim de, yazımı okuyup da, toplantıdan 3 arkadaşın haberi olduğunu burada ifade edebilirim. Bu konuyu neden yazdığımın açıklaması budur..

Bir diğer konu ise, şu dernekleşme konusu. Bu fikir de bana ait değildir. Yine bu konu hakkında da “bazı arkadaşlar” ifadesini kullandım. Sonra da böyle bir girişimin iyi sonuçlar doğurabileceğini, iyi bir oluşum olduğunu ve bunun içinde bazı şeyler söylemek istediğimi belirttim. Ama ne olduysa ondan sonra oldu. Oldukça çirkin ve seviyesiz söylemler ve hakaretlere maruz kaldım. Bunların da hepsini sayfamda yayımladım. Birçok arkadaşım aradı, geneli benim haklı olduğumu ve yapılanların, yaşananların yanlış olduğunu ifade ettiler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Beni büyük bir yükten kurtardılar. Zira kendimi gerçekten suçlu hissetmeye başlamıştım. Çünkü bana yakıştırılan sıfatları hak etmiyordum. Neyse, sonradan öğrendim ki, aslında bir çok arkadaş, İzmir’li olsun, olmasın, burada yazı yazan bir çok kişi de benimki ile aynı olmasa bile benzer şikayetler içinde.. Ben hiç kimseyi bu olayın gelişimini haberdar etmememe rağmen, bir çok kişiden olumlu, yapıcı ve destekleyici yorumlar ve mailler aldım. Bazıları da sayfamda zaten..

Her ne kadar, ben bir toplantı tertip etmediğimi, dernek fikrinin bana ait olmadığını defalarca belirttimse de, bazı arkadaşlar beni <ı>“istenmeyen adam” ve <ı>“Milliyet Blog’daki Çatlak ses” olarak nitelediler. Canları sağ olsun !..

Ben gerektiğinde “şeytanın avukatlığını” yaparım. Haksızlığa tahammül edemem. Başkasının başına da gelse, aynı tavrı gösterirdim. Güzel başlayan bir oluşumun bu hale gelmesine çok üzüldüm. Üzgünlüğüm yanlış anlaşılmak birazda aslında. Ama en önemlisi, birilerinin bir şeyleri sahiplenmesi, başkasının düşüncesine, mevcudiyetine önem vermemesi, küçümsemesi vs.

Ben böyle bir platformda bunların yaşanmasına da ayrıca çok üzüldüm. Ama yaşandı bir kere. Umarım bundan sonra yaşanmaz. Umarım, sizlerle farklı konularda, farklı ortamlarda, daha geniş bir açılım ve tartışma sağlarız.

İnsan eleştiriye her zaman açık olmalı. Beni her zaman eleştirin ama yapıcı olun. Tüm eleştirileri dikkate alıyorum. Kötü olanları bile..

Sevgiyle..