Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '09

 
Kategori
İstanbul
 

Anlatılmazsın sen

Anlatılmazsın sen
 

İki günlük bir yolculuktu düşlediğim ama, çok daha fazlasıyla karşıladı beni… Biliyorum artık, onu yaşamam gerektiğini.Her gördüğümde biraz daha etkileniyorum ondan, her geçen gün biraz daha fazla onla zaman geçirmek ihtiyacındayım.Aşkı tarif eder gibi oldum.Ona duyduğum aşk mı?İnsan bir şehre aşık olabiliyorsa, ben İstanbul’a aşığım.Ona ulaşmak için cefa gerekiyorsa çekeceğim.Fuzuli gibi aşk acısı çekmek istiyorum ama, sonunda vuslat yaşanmalı…İsteklerimin sorumluluğunu alıyor ve riske atılıyorum.Ne olursa olsun!

İstanbul hafta sonu seni yaşamak o kadar güzeldi ki…İstanbul’a ne zaman gitsem denizin kokusu sarhoş ediyor beni... “Boğaz” söze gerek var mı?
Korkma!Seni anlatmaya kelimelerin yetemeyeceğini biliyorum.Bunca şair anlatamazken güzelliğini, benim haddime mi düşmüş anlatabilmek seni?

“ Yeryüzüne ayı indir o bir şehir olsun
Yaklaştıkça büyüyen
Ayrıntıları setleri bahçeleri
Yumuşak çizgileriyle ortaya çıkan
İşte ben o şehri yaşadım yıllarca
İstanbul’da parça parça
Çeşmelerinde ayı yaşadım
Servilerinde ayla birlik bölündüm
Ayla birlik yaralandım…”demiş Sezai Karakoç

Beni de böldün parça parça, şimdi her parçamı sende bırakmışım seziyorum.Eksiğim sensiz, biliyorum.

“Ben kurtuldum kafeste kuş olmaktan;
Saltanat sürer gibi uçuyorum,
Erik ağacı gelin olduğu gün.
Hayranım bu şehrin bacalarına
İrili ufaklı hep bir ağızdan…”Cahit Sıtkı

Bir tutam nefessin, Ey hayallerimin Şehri, bir nefes sıhhat! Baharında, yazında, kışında…. Sensiz mutlu olamıyorum.

“Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o ? dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç`ten.
Fabrika düdükleri ötmededir.”Turgut Uyar

Bir sevgili midir anlatılan, yoksa sen misin sevgili gibi yaşanan?Bir ben değilim sana doyamayan, bir ben değilim!...

“Bir zamanlar şen yaşamış yalılar
Işıklı bir ziyafet sofrasında.
Renklerini deniz almış götürmüş,
Küllerini alev alıp savurmuş.
Deniz kenarında denizsiz kalmış yalılar.
Ortaklığı ayrılmış kıt’aların
Anadolu günden güne Rumeli’ye küsmüş
Bugün biz değiliz bakan yalılara;
Yalılar boynu eğik bize bakıyor
Biz değiliz sarkan hatıralara..
Göğüs gererek dalgalara
Yalılar bir hayal için denize
sarkıyor Yalılar bize bakıyor, denize bakıyor.
Ne günlermiş, ne günlermiş
Yıldızlar, mehtap, çamlar altında
Ne günlermiş, ne günlermiş
Gelip geçmiş!”Özdemir Asaf

Biraz sitemkar biraz hüzünlüler sana karşı.
Ne “Afeti Devran”sın İstanbul, her ma’şuk senle olabilmek için yarışırken hepsini de yüzüstü bırakan!…

Her şair anlatmaya çalışmış seni ama en güzel o anlatmış sanki…

Yüreğimi mi okudun göklerden de öyle mi söyledin bu dizeleri; yoksa ilham perisi mi fısıldadı sana, bana söylemesi gerekenleri?

“Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.”

Ümit Yaşar Oğuzcan

 
Toplam blog
: 130
: 480
Kayıt tarihi
: 13.08.08
 
 

17 Haziran 1982 Manisa doğumluyum. Türkçe öğretmeniyim. İzmir'de yaşıyorum. Yazmak yaşamak benim ..