Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Anlatmadın bana

Anlatmadın bana
 

Çok hüzünlü ayrıldım eve dönerken. Derin uykudaydı göremedi beni. Evde zaman geçmiyordu bir türlü, yere göğe sığdıramıyordum kendimi. Onbeş gün geçmişti aradan ayrılalı ama çok özlemiştim onu, duramıyordum artık. İçimde kor bir ateş gibi yanıyordu özlemi…

Adım gibi biliyordum, O da çok özlemişti beni. Ne yapsam olmuyordu, hiçbir şeyle avunamıyordum. Artık dayanamayacaktım bu özleme.

Evden ayrılıp, yola koyuldum. İçimdeki telâştan ellerim titriyordu, sabırsızlanıyordum arabayı sürerken. Hep gittiğim aynı yol bu defa kilometrelerce uzamıştı sanki. Sihirli bir el olsa, alıp koyuverseydi yanına beni.

Ne deniz, ne yeşillik, ne güneşli aydınlık gün, hiçbir şeyi görmüyordu gözüm. Bir tek, uzayan yol çizgilerini takip eden gözlerim, yolun sonlanmasını istiyordu sabırsızca.
Aradan upuzun saatler geçmişcesine uzun gelen bir buçuk saatlik yol nihâyet bitmişti. Heyecanım daha da artmıştı şimdi. Kalbim, yerinden fırlayacakmış gibi, deli hızla çarpıyordu.

Çiçek almalıydım, çiçeksiz olmazdı, çok severdi çiçekleri. Şöyle çokça çeşit olmalıydı, her türünden rengârenk. Acele ettikçe, aksilik oluyor zaman uzuyordu. Çiçekçinin önünde park yeri bulamayıp, dolaşarak uzak bir yere parketmiştim. Onun da sabırsızca beklediğini düşünüp, geç kaldığım için hüzün basıyordu her tarafımı. Ağlamak geliyordu içimden durmadan, ama sıkıyordum kendimi. Ağlamamalıydım, beni böyle görmemeliydi. Çiçekleri kucaklayıp, koşar adımlarla geldim arabanın yanına. Binip kontağı çevirdim, her şey tamamdı birkaç dakika sonra oradaydım.İnip koşar adımlarla yürüdüm.
Bahçenin demir kapısının mandalını açtım, içeri girdim. Bir ağacın altına uzanmıştı, beni görmüyordu. Görmeliydi, bu kadar heyecanla koşmuştum yanına. Eğildim ”Anne ben geldim bak” dedim usulca. Ses yoktu. Elimi uzatıp okşadım toprak rengi elbisesini. “Hiç yakışmamış bu sana, neden giydin bunu anne”? dedim. Yine ses yoktu oysa nasıl da özlemiştim. Özlemimi nasıl giderecektim böyle konuşmadan! Çiçeklerim döküldü kucağımdan, tuttuğum yaşlar boşaldı gözlerimden. Vücudum sarsılıyordu ve ben durmaksızın ağlıyordum.

Kapandım üzerine. “ Anne, Annem, neden söylemedin, neden anlatmadın bana anneler ölür diye ? Burada mı öğrenecektim ben bunu? Söyle Annem söyle söyle…”
Ses veremezdi oysa, yitip gitmişti ellerimden o ağır uykudayken. Bildiğimi, kabullenmeyen yüreğimdi. Koşa koşa gelip, ellerimi sürdüğüm topraktan medet ummuştum ben. Anladığım, nefes aldığım müddetçe bunun böyle süreceği idi…


Hâdiye Kaptan

 
Toplam blog
: 467
: 145
Kayıt tarihi
: 16.05.11
 
 

Güzel Sanatlara tutkulu, Türk sanat müziği hayranı,  deniz ve İstanbul âşığı şiiryazar bir fâni....