Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ocak '10

 
Kategori
Güncel
 

Anmak, anlamaktır!

Anmak, anlamaktır!
 

"Anmak" aynı zamanda anlamaktır... Uğur Mumcu'yu neden bir pusuda yitirdik? Yanıtı, yasıyla katışık olan soru bu... Ortadoğu’da katran karası bulutlar toplandığında, birbirimizi duyamadığımız fırtına ve boranda, aydınlarımızı yitirdik.

Bölgesinde aksak da olsa tek demokrasi Türkiye... Mumcu’nun da adandığı “Tam Bağımsızlık” şiarını dillendirebilecek ve emperyalizme tarihte en büyük yenilgisini tattırmış olan da bu ülke… “Yeşil Kuşak”tan, “Ilımlı İslam” rol modeline evrilmeye çalışılırken ve laik, demokratik temellerini atan Atatürk devriminin yapı taşları aşındırılırken, onları savunan aydınların trajedisi acı ama yadırgatıcı sayılmayabilir.

Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu… Daha öncesinde Kemal Türkler, Doğan Öz… Ve daha niceleri… Öldürülen ve sürülen ve Hrant Dink’le de bitmeyeceği sanılan bu karanlık senaryoların uzaması, rüştünü ispata duçar demokrasinin akıl yaşı ile nüfus yaşı arasındaki mesafenin de uzamasıdır. Dahası, bu “uzun ara”, siyasetçi için, vicdan ve sorumluluk duygusu makasının da açıldığı bir veçheyle derinleşmektedir.

Ne ki, bu aydınlar yaşasalardı, kendileri gibi olmayanların da yaşamasını ve özgürce söz söylemesini savunurlardı. O zaman Türkiye mesela, Nihal Atsız ve Doğan Avcıoğlu, Cemil Meriç ve Nazım Hikmet gibi değerlerin tartışılması üzerinden kendisine kendi memleketinde yeni ufuklar açabilirdi.

Ötesi yok, silaha değil kaleme sarılan gençler, ‘bilgi sahibi olarak fikir sahibi’ olurlar, Yunus’un, Mevlana’nın, Hacı Bektaş’ın derinliğini taşıyan hoşgörü içinde, modernite ile geleneğin, çağdaşlıkla muhafazakarlığın özgün sentezlerini yapabilirlerdi. Öylelikle de hayata çok daha fazla sayıda iyi birer öğretmen, sorumluluk sahibi iş adamı ve etik değeri olan siyasetçiler olarak atılabilirlerdi.

Öyle olunca da sosyal katma değerimiz yükselir, ekonomimize demokrasi gelebilir ve paramız daha değerli olabilirdi. Tabii, bunu anlamak, kavramak ve arkalamak için, düşüncenin özgür olmadığı yerde anamalın bile özgür olamayacağını “düşünmek” gerektir...

Uğur Mumcu yaşasaydı eğer, “derin devletin kirlenmiş kesitleri” daha iyi anlaşılabilirdi. Türkiye üzerinde oynan oyunlar; ayrılıkçı silahlı hareketlerin finansman kaynakları üzerinde daha çok durulabilirdi, “askerinizin kanından başka satacak bir metanız yok” diyenlere “her evladımız canı azizdir” diye sağcısı solcusu bir ahenk içinde daha gür yanıtlar verebilirdi.

Uğur Mumcu, TEKEL işçilerine reva görülen zulmü ayıplar, yolsuzlukların üzerine gider, özelleştirme adına yabancılaştırmaya karşı çıkma noktasında belki de duyarlı sendikası ile yürekli siyasetini birleştirirdi. Silivri’de, neyle suçlandığını bilmeden aylardır yatan aydınların sesi olurdu…

Topluma öyle bir ayna tutardı ki, siyasetin, sendikanın, toprağın ağalarını aşmak ve gerçek tekelleşmeyi kırmak adına üzerimizdeki toprağını silkeleyebilirdi…

Onu ülkemizde farklı görüşten olan aydınlara anlatabildik mi?

Onun gibi hem laikliğe bağlı hem de gerçek bir inanmış olunabileceğini en tutucu çevrelere anlatabildik mi?

Onun, demokrasi ve ulusal bütünlük uğurundaki savaşımının, işçi, köylü, orta sınıflar birleşirse başarılı olabileceğini anlatabildik mi?

Onun, siyasette köhnemiş kişiler ve eskimiş ilişkilerin aşılması gerektiği ve bunu en iyi gençlerin yapabileceği düşüncesini topluma aktarabildik mi?

Onun çağdaş bir Türkiye özleminin, ayakları üzerinde duran bir ülkenin dostları için daha iyi düşmanlıklar için daha caydırıcı olacağı gerçeğini yabancılara aktarabildik mi?

Onun, demokrasi ve insan hakları Türkiye’si özlemini, ulusal ve uluslar arası toplulukta gazeteci ve akademisyenler başta olmak üzere her alandaki meslektaşlarımıza anlatabildik mi?

Şimdi öldürülüş yıldönümünde O’nu anıyor ve arıyoruz.

Ancak önemli bir soru da şu: O’nu anlayabildik ve anlatabildik mi?

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..