- Kategori
- Anne-Babalar
- Okunma Sayısı
- 217
Anne, Baba, İki Küçük Evlat ve Karıncalar...

Büyük çocuk, erkek evlat, anne ile babasının ortasındaydı her ikisinin de ellerinden tutmuştu… Küçük çocuk, kız evlat da babasının omuzlarındaydı… Bizde anne-babalar çocuklarıyla böyle yürümeyi severler: Ya ortalarına alıp her iki ellerinden tutarak ya da omuzlarına alarak…
Bu halleriyle çocuklarına şunu söylerler: Sen ortamızdasın, bir elin babanda, bir elin annende… İkimiz de seni çok seviyoruz; ikimizin de canı, ciğeri, gözbebeğisin… Ve bizler, sizleri omuzlarımızda taşıyoruz; bilesiniz ki sizlerin yeri başımızın üzerindedir…
Tesadüf peşlerinden yürüyorum ben de… Toplumun temeli olan aileyi, ayakta tutan sevgi, çalışkanlık ve merhamet aileleri hala çoğunlukta… Seviniyorum…
Derken…
Babanın omuzları üzerinde olan küçük kız evlat yere inmek istedi…
Küçük çocuk, yere, kaldırıma iner inmez çömelip durdu öylece…
Anne, baba ve ağabey de gözleri arkada kalacak şekilde, adımlarını yavaşlatarak usul usul yürümeye devam ettiler…
Yere çömelen bu akıllı evladın yanına vardım, ben de çömeldim… Kaldırımda hareket halindeki karıncaları izlediğini gördüm…
Bir an gözgöze geldik ve içten bir sevgiyle bana bakarak:
-Hiç de yorulmuyorlar!.. dedi…
Benim için büyük bir dersti bu iki cümle: “Hiç de yorulmuyorlar!..”
Bu güzel, şirin, ne eksek karşılığını çok bereketlice veren ulu yurdumuz üzerindeki bütün canlılar çok çalışkan…
Acaba biz millet olarak böyle miyiz?!..
Bu kadar güzel bir yurdun yurttaşı olan bizler, dünyanın en çalışkan milleti olmalıyız…
Ama değiliz!..
Şehirlere dolduk…
Kahveler, kafeler, parklardaki banklar, kuaför dükkanları meskenimiz olmuş bizim…
Gençler, emekliler parklardaki banklarda saatlerce oturmakta; sigara, sohbet ve varsa çay, kahve…
Hiçbirinin elinde kitap yok!..
Hiçbirinde: “Ne idim, ne oldum, ne olacağım?!..” düşüncesi de sorusu da cevabı da yok!..
Bir an dahi geç kalmadan, tez zamanda karıncalar gibi çalışmalıyız, “yoruldum” demeden; iş, başarı, ilerleme, iyilik ve merhamet delisi olmalıyız…
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Çok değerli Öğretmenim Cemal Hüseyin Çağlar.Bu yazınızı da büyük bir zevkle ve dersler alarak okudum.Toplum olarak büyük bir atalet içindeyiz.Köylü toprağını ekmez,kentli elinde cep telefonu,başını kaldırmaz,öğrenci okumaz,kadınlar üretmez olunca toplum nereye gider?Büyük bir yoksulluğa,geriliğe ve kültürel yozlaşmaya...Çok acınası bir durum.Bu durumdan nasıl çıkacağız diye her gün düşünüyorum.Eğitim olmadan,bu durumdan çıkmak çok zor.Ama kitleler halinde eğitim olmalı bu.Herkesi kapsamalı.Umarım bu yapılabilir de biz de bu kısır döngüyü kırabiliriz.Bu güzel yazı için çok teşekkür ederim.Elinize,yüreğinize sağlık efendim.Saygı ve selamlarımla,sağlıcakla kalın öğretmenim...
fisun gökduman kökcü 13.06.2018 16:49- Cevap :
- Çok Kıymetli Yazarımız Fisun Gökduman Kökcü Hanımefendi... Dünyada da,Türkiye'mizde de normal bir düzen,normal bir hayat kalmadı.Bütünüyle insanlık ve insanlığın evlatları şaşkın.Bir "Amerika ve Avrupa Rüyası" vardı,bu da bitti.Şimdi sırada Çin Rüyası var,Çin ne yapar,gelişmesi devam eder mi,kendi içinde insanlığın özeneceği bir yüksek demokrasi oluşturabilir mi,dünyayı da etkileyebilir mi?"Silahın kadar,paran kadar konuş" saldırganlığı ile bu yerküreyi bitirdiler.Elimizde sevgimiz var,ümitlerimiz var,emeğimiz var ve bir de bu yazıda yer aldığı gibi mükemmel anne,babalar,çocuklar ve hiç yorulmayan karıncalar ile karıncalar misali insanlar var.Belli ki sizler de insanlığın,milletimizin derdindesiniz:"Bu durumdan nasıl çıkacağız diye her gün düşünüyorum"diye yazmışsınız.Genç Cumhuriyet dünyayı saran 1929 buhranından nasıl kurtulmuşsa öyle kurtulacağız.Mevcut liderlerle çok zor.Bize olağanüstü yetenekleri olan,çok çalışkan ve bir o kadar da çok şanslı lider-ler lazım.Şen ve esen kalınız.. 15.06.2018 18:33