Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anne Öğüdü - 1.Bölüm

Anne Öğüdü - 1.Bölüm
 

Limonlu Anne Keki


Özet
Hayatta her zaman annelerimizin ve babalarımızın hayat tecrübelerinin bizlere yol göstereceğini bilmemiz gerek. Anne ve baba öğüdünü, tecrübeli insanların yaşam biçimini, onların yön haritalarına bakarak kavrayabiliriz. Sözlerine kulak vererek, biraz daha özen gösterir ve örnek alırsak hayatımız daha yaşanılır hale gelir. Aslında yapacağımız tek şey dinlemek ve dikkate almaktır. İşte hepsi bu! Huzurlu yaşamın anahtarı, onların sırlı cümlelerinden kendimize ders çıkarmaktır.

ANNE ÖĞÜDÜ- 1.BÖLÜM
Hülya heyecanla yumurtayı küçücük parmaklarının arasına alarak kırmaya çalışıyordu. Derin kek kabının içine öylesine itinalı ve pür dikkat kırıyorduki annesinin gözünün içine bakarak:
-Oldu mu anneciğim? dedi.

Fikriye hanım ufak bir tebessümle ciddiyetini hiç bozmadan,
-Tamam kızım, şimdi kasedeki şekeri boşalt ve çırpmaya başla.

Hülya neşeyle denileni yaptı. Annesi ile bir çok kez mutfağa girmişti ama annesi ilk kez komutayı Hülya'ya bırakmıştı. Hülya daha önce annesinden gördüğü kadarıyla kabın içine sırayla; yağı, unu, rendelenmiş limon kabuğunu ve yarım limonun suyunu kattı. Limonun etrafa saldığı aromadan çıkan kokuyu derin derin içine çekti. Çok seviyordu mutfak işlerini. Aslında mutfaktan ziyade annesinin yanında olmaktan, vaktini onunla geçirmekten hoşnuttu. Annesinin limonlu keki çok güzel yaptığını biliyordu. Bakınca sıradan bir kekti ama neydi bunu bu kadar lezzetli kılan? Annesi işte bunu öğretmeye çalışıyordu kızına. Bir yandan da öğütler vererek,
-Kızım ileride sende anne olacak, çocuklarına çeşit çeşit yemekler yapacaksın. Hülya gülerek baktı annesine;
-Senin kadar güzel yapabilirim değil mi anneciğim?

Fikriye hanım bütün insiyatifi kızının ellerine bırakmıştı. Hülya içi kıpır kıpır neşeli ve gülen gözleriyle ışık saçıyordu etrafa. Sonra itinayla yağladı kalpli kek kalıbını. Tıpkı annesinden gördüğü gibi ve biraz da un serpti kalıbın etrafına. Pür dikkat köpürdeterek boşalttı karışımı kalıba. Güzel görünüyordu, olmuştu galiba. Annesinin yardımı ile fırına sürdüler ve heyecanlı bir bekleyişin ardından annesi açtı  fırının kapağını.

Hülya'nın ağzı bir karış açık "ama anne" dedi üzüntüyle. Çünkü hiç kabarmamıştı kek, tepsiye yapışıp kalmıştı. Küçük kız ağır bir yenilgiye uğramış gibi oturdu mutfak sandelyesine. Sanki yokuş yukarı çıkmış gibi yorgun ve bitap bir şekilde dolan gözlerini annesinden saklamaya çalıştı.

Fikriye hanım yavaşça kızının yanındaki sandelyeyi çekti, yanına oturdu. Ellerini avuçlarına aldı,
-Bu kadar üzülmene gerek yok kızım! Üzüntümüz kabarmayan kek olsun. Bir daha, sonra bir daha deneriz. Hayat da tıpkı bu kek gibidir işte. Binbir umutla tatlı bir lezzetle çıkarsın hayat yolculuğuna. Her zaman alamazsın emeklerinin karşılığını. Çoğu zaman yenilgiler bırakmaz peşini. Daha fazla acılarla boğuşursun. Gücünün tükendiğini düşünürsün, çünkü hayat zorlu bir yolculuktur. Anne olacaksın, eş olacaksın. Yeri gelecek abla, kardeş, dost olacaksın. Her şey vakti zamanı gelince olması gerektiği şekilde olur. Ama en önemlisi güçlü ve mücadeleci olacaksın. Asla yenilmeyecek ve her defasında tekrar deneyeceksin. Hiç ama hiç pes etmeden, umutla her şeyin daha güzel olacağına inanacaksın. Anlıyorsun beni değil mi canım kızım?

Sonra göz kırparak gülümsedi Hülya'ya.
-Biliyor musun ben niye kabarmadığını biliyorum limonlu kekin.

Hülya sebebini öğrenecek olmanın heyecanı ile,
-Neden anne? Niye söylemedin? diye dudaklarını buruşturdu.

(devamı 2.bölümde)

 
Toplam blog
: 19
: 230
Kayıt tarihi
: 09.03.18
 
 

Ben 53 yaşında evli, iki çocuk, üç torun sahibi bir ev hanımıyım. Ortaokul mezunuyum. Ailevi sebe..