Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Anne olduktan sonra neler değişti?

Bir önceki yazımda anne oluşumu anlattım ya, ara vermeden anneliğin bendeki değişimlerini de yazayım istedim.

Bizim çocukluğumuzda lunaparklarda dönme dolaplar, zincirli salıncaklar, aynalar ve atlı oyuncaklar vardı. Yaş ilerledi, genç kız olmak ile olmamak arası debelendiğimiz yaşlarda lunaparka başka oyuncaklar, yani yeni aletler eklendi.

Balerin eklendi, mesela, eteklerine yerleştirilmiş koltuklara ikişer kişi oturuyorsunuz, balerin dans ediyor, siz hop bir tarafa savruluyor, hop diğer tarafa; tam kontrolü elime aldım derken bir çalkalıyor, içiniz dışınıza çıkıyor!

Eğlence ve keyif de burada zaten!

Boşuna değil para vererek jeton alınıyor.

Korku tüneli vardı; önünde uzunca bir kuyruk… Beklerken korkmaya başlayıp da sıradan çıkanların olduğu…

“Radar” geldi sonraları, çığlık üstüne çığlık atanların aşağıdan izlendiği ve binmeye pek de cesaret edemediği alet.

İçi bir hop oluyordu insanın, acayip, bir düze geçiyor gibi oluyordun ki; sonsuz bir düşme içine giriyordun!

Tam “Düştüm” diyorken, sakinliyor, tam sakinlemişken düşüyordun!

Mesela ben bu aletleri pek seviyordum!

******

(Kamikazeler ile rastlaşıp da tanış olamadık)!

******

“Uçan Halı” ile bir tanışıklığımız oldu; şöyle ki: Annem, kız kardeşim ve iki kızı, ben ve oğlum, tarih 1996 falan…

İzmir Fuarına gittik, doğal alışkanlık olarak lunaparka girdik; hep yaptığımız gibi…

Çocuklara özel yok orasıydı, yok burasıydı derken hep birlikte “Uçan Halı” ya binelim denildi.

“Uçan Halı” ne, “Radar” a binip de güle oynaya inen insanlardanım ben!

Misal; kız kardeşim bir binmiş, bir daha da binmemiştir.

Neyse…

Bana nazaran korkak kız kardeşim ve iki kızı, annem, ben ve oğlum bindik.

Altı-üstü ileri geri sallıyor, biraz da uçuruyor.

Normal şartlarda kahkahadan kahkaha beğenmem gerekirken altımdaki koltuk kayıyor, resmen!

O koltuktan ben kayıyorum, tuttuğum oğlum kayıyor; düşüyoruz! Yardım!...

******

Hayatımda bu kadar korktuğumu, bu kadar çaresiz kaldığımı hatırlamıyorum!

Annemin altındaki koltuk kaymıyor, kız kardeşim gülüyor, yeğenler keyifli çığlıklar atıyor ve bir tek ben kayıyor, düşüyor sanıyorum; bacaklarımın gücü tutunmama yetmiyor ve bu durumda oğlumu nasıl koruyabilirim diye kan-ter içinde kalıyorum!

******

Anne olduktan sonra ilk bariz değişim deneyimimim budur!

******

Çocuk parklarında büyüdük; şanslıydık, İzmir’in Karşıyakası’nın Bostanlı semtinde büyümüştük.

Salıncaklarda sallanırken zinciri döndürme hareketleri de yaptık, tahterevalli üzerinde hoplatmaları da… Kaydırağa tersten de çıktık, hem de gururlandık, icabında!

Çalışan bir anne olarak çocuğunun tepkilerine tam olarak tanıdık olmamak diye adlandırdığım bir acayip koruma içgüdüsü yerleşip kalmıştı üstüme: Oyun parkına götürdüğüm oğlumun her an bir kaydırağın tepesinden düşeceğini sanıyordum!

Göğsüm sıkışıyordu, resmen!

Sanki; o yükseklikten düşecek ve yetişemeyeceğim ben!

******

Yükseklik korkum yoktu; nur topusu oldu!

Tek “Ben” olsam korkmazdım, belki, o yükseklikten oğlum olur da sarkar, olur da aşağıya düşer endişesi bırakmadı peşimi!

******

Denizin en derininden, en dalgalısından keyif alan ben; sığ sulara meyil etmeye başladım!

Bana kalsa en derin sularda yüzerim, oğlum yanımdayken, ne olur-ne olmaz!

******

Korkak, ürkek bir anne oldum, çıktım, yani, lafın sonucu!

Doğru mu yaptım?

O zamanlar için doğruydu, bu zamanlar için yanlış!

******

Neyse…

Bir ara sonraki tecrübelerimi de aktarırım; kısmetse…

 

http://twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..