Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '18

 
Kategori
Doğum Hikayeleri
 

Anne Olmak, Ruh Katmaktır

Anne Olmak, Ruh Katmaktır
 

Anne Olmak, Ruh Katmaktır


Anne Olmak
Anne ile evladının arasındaki bağ pırlantadan daha kıymetlidir. Hatta paha biçilecek bir değeri yoktur, o kadar kıymet taşır. Anne karnına düştüğümüz ilk andan itibaren önce göbek bağı ile sonra gönül bağı ile bağlanırız ona. Oradayken bile hissederiz bize olan sevgisini… O kadar güzel sever ki yaşamımız boyunca her anda o sevgiyi ararız, muhtacız çünkü… Zaman geçse, büyüsek bile değişmez…

Anne Karnındaki Sevgisi…
Hangimiz hatırlıyoruz onun bizi karnındayken nasıl sevdiğini ya da bize dokunmak için nasıl sabırsızlandığını? Aslında hiç birimiz bilmiyor gibi duruyoruz ama hafızalarımıza ilk yerleştirdiğimiz bilgidir o… Elini her karnına koyduğunda sıcaklığını, bizimle her konuştuğunda huzurunu hissederiz. Bizim için daha karnındayken çabalamaya başlar, önceliği doğabilmemiz içindir. Karşılaşacağımız zamanı sabırsızlıkla beklerken, yapacağı ilk şey kokumuzu içine çekmek olacaktır. Bir daha hiç bırakmayacak olan…

Hayatımızın Anlamıyla Karşılaşmak…
Dünyaya gözlerimizi ilk onun kucağında açarız. Nefesindeki şefkat ile bize o kadar güzel gülümser ki hayatta ki bütün ilklerimizi ondan öğreniriz. Bakışında saklı olan ‘’ en iyi arkadaşın, ben olacağım ‘’ ifadesi hayatımızın her evresinde karşımıza çıkacaktır. Göğsüne yatırıp bütün canıyla bize sarıldığında, küçücük bedenimizde bir tek onun bağlılığını hissederiz. Mutluluğu kalp atışlarında saklı olduğundan onu duyabilmek için belkide sürekli ağlamak isteriz. Oraya yatmak bütün bebeklerin cennetidir. Anne kokusu, tarifsiz bir mutluluktur.

İlk Elimizi Tutuşu
İlk adımımızı atmak için hırçınca ayaklanmaya çalışırken, ilk elimizden tutandır anne. Düşmemizden, canımızın acımasından o kadar korkar ki bizim yerimize kendisi düşsün ister. O kadar tedirgin halleri vardır ki, bazen üzerimize titreme işini abarttığı bile olur. Ama kolay mı o kadar zaman karnında taşıyıp, beslemek ve sabırsızlıkla can parçasını beklemek? Evladına yanında olsa bile hasret bir kalbi vardır annenin, aman hiç ayrı kalmayalım ister. Her an gözünün önünde, burnunun dibinde olalım ve her elimizi uzattığımızda tutabilsin. Evet, tek ve ilk gerçek arkadaştır o. Her yaşımızda başka bir şey öğretir, yol gösterir, dinler. Hata dahi yapsak kıyamaz hep affeder. Annedir çünkü o, onun kalbi başkadır.

Peki Ya Onunla Paylaşacaklarınızın Kıymeti?
Büyüdük ve paylaşacaklarımız, heyecanlarımız o kadar çoğaldı ki içimize sığmıyor. Kime gitsek de her şeyimizi paylaşsak o da sorgusuzca dinlese, bizi rahatlatsa? Annedir işte o, sizi hesaplar yapmadan sadece paylaşmak için dinleyen… Her annenin dilindedir, ‘’ herkese güvenmek olmaz, en iyi arkadaş bir tanedir’’. Doğru, yaşamımız boyunca bir çok insana güvenmeyi deneriz, bize sırtını verecek kişiyi seçmeye çalışırız. Ama o kadar denemeden çıkan tek sonuç, anneden başka dost yoktur. İlk aşkınızı düşünün, ne kadar heyecanlısınız. Birilerine anlatmak için deli oluyorsunuz. İlk gideceğiniz kişi annenizdir. Size hayran hayran bakar, içten dinler, gülümser ve şunu söyler ‘’ ne zaman bu kadar büyüdün?’’. Büyüdük ve öğrendik, düşsek de kalksak da anne hep var…

Şimdi Büyüdünüz Ve…
Artık size göre belki de ailenize ihtiyacınız olmadığı bir yaşa geldiniz. Aslında ömür boyu böyle bir durum asla olmayacak ama neyse… Zannediyorsunuz ki, yuvadan uçma yaşınız geldiğinde artık annenizin yerini alıyorusunuz. Tam tersi oluyor ve inanın küçük yaşta ihtiyaç duyduğunuzdan daha fazla arıyorsunuz onu… Bilmediğiniz bir hayata atılıyorsunuz, hayatınızda her ne kadar hayat arkadaşınızda olsa artık yalnızsınız. Başınız sıkıştığınızda sığınağınız olan anneniz her an yanınzda değil ve ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Hiç üzülmeyin, kalbinize bakın anneniz orada… Her an yanınızda aslında ve heyecanla ona ihtiyaç duyacağınız zamanı bekliyor. Size ne kadar çok destek olabilirse o kadar mutlu oluyor çünkü… Yuvadan uçmanız hayatınızda bir tek annenizin varlığını, desteğini ve sevgisini değiştirmez…

Evlat Olmak…
Anneler için evlat hangi durumda olursa olsun fark etmez. Hata da yapsanız, onu mutluluğa da boğsanız size olan sevgisi ve şefkati hiç bir zaman değişmeyecektir. Bazen azaldığını ya da kardeşiniz varsa size daha az sevgi gösterildiğini düşünürsünüz ama şimdi hafızalarınızı zorlayın, ‘’ insanın parmaklarından birini kesmesi mümkün mü ? ‘’ ya da ‘’ anne olunca anlayacaksın, hele de iki tane çocuğun olursa daha iyi anlayacaksın. ‘’ gibi bir çok kalıplaşmış sevgi kanıtlama cümleleri vardır annelerin… Onların sevgisini tartacak bir terazi henüz bulunmadı.

Babanız ile anneniz arasında o kadar çok fark olur ki bazen fark ettiğiniz her an canınız acıyabilir. Anneniz sizi bu kadar sevgiye boğarken neden babanız biraz daha uzak duruyor? O, bana çünkü… Eğer anneniz kadar sıcak olursa o zaman ona duyacağınız saygının sınırları kalmayacaktır. Bunu söylerken babanızdan bir şey saklamanızdan bahsetmiyorum ki babasıyla arkadaş olan biri olarak yazıyorum bunları… Onunla da hayatınıza dair bir çok şeyi paylaşabilirsiniz ama açıklık sınırlarını zorlamadan… Anne ile babayı ayırt etmek mümkün değilse eğer onlarında sizi ayırt etmesi mümkün değildir, unutmayın.

Büyüdünüz ve Sıra Sizde mi?
Ebeveynlerinizi anlamanın en kolay yolu sırası geldiğinde onlar olmaktır. Zaman ilerledikçe onların yaşadıklarınızı siz yaşayacaksınız ve onları ancak o zaman anlayacaksınız. İster erkek evlat olun ister kız hiç farketmez. Sonuçta biriniz anne olurken biriniz baba olacaksınız. İkisinin de hayatımızdaki rolleri paha biçilmez değerler taşıyorken siz onlar kadar iyi olabilecek misiniz? Bebeğinizi ilk kez kucağınıza aldığınızda neler hissedeceksiniz ya da onu tutabilecek, bakabilecek ve terazisiz bir sevgiyle sevebilecek misini? Daha önce anne olmadıysanız, benim gibi heyecanla o günü beklediğinize eminim. Anneme bir çok kez ‘’ ben nasıl anne olacağım, ya beceremezsem ‘’ gibi bir çok soru soruyorum ve o da ‘’ annelik öğrenilen bir şey değildir, onu kucağına aldığın an anne olduğunu hissedeceksin ‘’ der. Sanırım o duyguyu biran önce hissetmek için bazen fazlasıyla sabırsızlanıyoruz…

Anne karnına düştüğümüz andan, yaşlandığımız ve ayrıldığımız ana kadar onların yeri hep başkadır. Senelerce hiç bitmeyen bir sevgi ile size sarılabilirler. Asla şüphe duyulmayacak tek şefkattir onların ki… Karınlarındayken elleriyle, doğduğunuzda kokumuza dokunarak, yanaklarımızda hissettiğimiz o sıcaklıkla büyürüz. Uyurken burnumuza koydukları parmakları ile korkarak nefes alıp almadığımızı kontrol eden tek melektir anneler… Bütün kahrımızı çeken, gecelerce bizimle beraber uyumayan, doyurmak için kanından can veren ve büyüsek de merak ederek yaşlanan tek fedakar… Kıymet bilmek istiyorsak bir tek onların kıymetini sorgulamadan bilmek gerekir. Çünkü onlar sorgusuz bütün hücrelerini size feda ederken, değerlerini bilmekten başka vereceğimiz kıymetli bir ödülümüz yoktur…

Anne Olmak, Hayat Olmaktır.
Elinizi ilk tutttuğu zamanı hatırlayın, düşeceksiniz korkusu ile ne yapacağını bilemeyen tedirgin hallerini hatırlayın. Sizi öpmeye kıyamadığı için koklayarak sevdiğini, bir başkası dokunduğunda ya da kucakladığında ne kadar endişenlendiğini, ağladığınızda sizin canınızdan çok onun canının yandığını düşünün. Hayatla başa çıkmaya çalışırken, yanlış ya da doğru bir çok karar alırken bir tek onun fikirlerine ihtşyaç duyduğunuzu, aslında hayatın bir tek kitabı olduğunu ve onu da sadece annelerin okuduğunu düşünün. Anne olmak her şeyi bilmeyi ve güven vermeyi gerektirir. ‘’ Anne olunca anlarsınız… ‘’


 

 
Toplam blog
: 99
: 120
Kayıt tarihi
: 30.03.18
 
 

Merhaba :) Herkesin yazmaya olan isteği ve hayranlığı ile burada buluşabiliyor olmasından çok büy..