Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '07

     
    Kategori
    Psikoloji
     

    Anne ve babalara

    Bulunduğum ilçede Milli Eğitim Müdürlüğü ailelere çocuklarının ağzından yazılmış birer mektup göndermeyi; bunun için de benden mektup yazmamı istedi. Ben de aşağıdaki satırları yazdım ve burada da paylaşmak istedim.

    ***

    Sevgili Anneciğim ve Babacığım,

    Bugün içimdekileri dökmek istedim size. Biliyorum hep en iyisini istediniz benim için, yanımda olmaya, destek çıkmaya, hatalarımı düzeltmeye, iyi ve dürüst bir insan olarak yetiştirmeye çabaladınız. Bazen isteklerinize karşılık buldunuz, bazen bulamadınız. Sizleri hayal kırıklığına uğrattığım bazen, bazen kestiniz umudunuzu benden, bazen kızdınız, bazen azarladınız biliyorum. Ama biliyorum ki hep sevdiniz ve hep seveceksiniz beni.

    Yine de hep görmek istedim işte bilmeme rağmen, ilginizi, sevginizi. Hayal kırıklığına uğradığınızda belki kendinizi yetersiz hissettiniz, iyi anne – baba olamadığınızı düşündünüz, belki yetemediğinizi. Oysa mükemmel anne – baba istemedim ben. Sizin konumunuz, mesleğiniz, eğitim durumunuz ne olursa olsun hep benim için örnek, hep önderdiniz. Farkında mısınız bilmem ama ben hep sizin gibi olmak istedim. Belki daha dikkatle bakarsanız şimdi bana, sizin küçük bir kopyanız olduğumu göreceksiniz.

    Hep kendime güvenmemi istediniz ve niye böylesin, atak ol, girişken ol, cesur ol dediniz. Oysa istediğim eksikliklerimi görüp onları düzeltmemi istemeniz değildi. Çünkü bunları hatırlattığınızda beklentilerinizi karşılayamamak endişesiyle, geliştirebileceğim yönlerim daha da çok köreldi. Kendimi yetersiz, beceriksiz, başarısız hissettiğim çoktur. İyi yaptığım şeyleri daha çok görüp, yapamadıklarımı daha az görürseniz kendimi daha iyi hissedeceğim. Kendime inanıp güvenirsem de emin olun eksikliklerimi gidermek için siz söylemeden de girişimde bulunacağım. Sizden istediğim elinizden geldiğince olumlu yanlarımı görüp, olumsuz yanlarımı görmemeye çalışmanız. Eee ne demiş atalarımız "Taç giyen baş akıllanır."

    Benim için en önemli engellerden biri de "İyi" anne – baba olmaya çalışmanız. Sürekli uyarılarınız "İyi çocuk ol." "Ceketinin düğmelerini ilikle" "Kitaplarını unutma" "Dişlerini fırçala". Biliyorum tüm bunları iyi niyetinizle söylüyorsunuz ama her şeyime siz müdahale edip karar verirseniz, kendi kendime öğrenme şansımı elimden alırsınız. Ben bir şeyleri kendi başıma yapabildiğimi, kendime yetebildiğimi gördüğüm zaman mutlu oluyorum. Kendimle ilgili kararları en azından birlikte almak istiyorum. Her işime siz koşarsanız, büyüdüğümü hissedemem. Bırakın yaşıma göre yapabileceğim her ne varsa kendim yapmaya çalışayım. Belki ara sıra yüzüme gözüme bulaştıracağım ama hatalarımdan öğreneceğim ve sorumluluğu, özgüven duygusunu böyle kazanacağım. Hem siz bana yetişkin gibi davranıp güvenmezseniz ben kendime saygı duymayı nasıl öğreneceğim. Unutmayın, sabah kalkmak, okula gitmek, ödevlerimi yapmak, kitap okumak benim sorumluluğum. Siz bunları hatırlatıp nasihat çektikçe bunların sanki sizin sorumluluklarınız olduğunu düşünüyorum. Okul hayatım boyunca bana kazandırabileceğiniz en önemli başarı, özgüven ve sorumluluk duygusudur.

    Okul demişken, biraz da okuldan söz edeyim. Bazen umurumda değilmiş gibi davrandığım doğru. Ama emin olun önemsiyorum. Sadece bazı başarısızlıklarımın altından kalkamayacağımı düşündüğüm için önemsemiyormuş gibi davranıyorum. Ben de istiyorum birçok arkadaşım gibi takdir edilmeyi, övülmeyi, onurlandırılmayı. Eminim siz de bilirsiniz etrafınızdaki insanların size umudu kesmiş gözlerle bakmalarının ne kadar acı verdiğini. Sorunum önemsememek değil, emin olun önemsiyorum. Sadece içinde bulunduğum durumdan çıkmak için desteğe ihtiyacım var. Sürekli ders çalış demeniz beni bütünüyle derslerden soğutuyor, beni anlamadığınızı düşünüyorum ve kendi kabuğuma çekiliyor ya da sert tepkiler veriyorum. Bana destek olun, yapabiliyorsanız eğer yardım edin ya da yol gösterin, teşvik edin, cesaretlendirin.

    Kendi işimi kendim görmeye, saygıya, cesarete, teşvike ihtiyacım var. Büyüyorum ve gelişiyorum, her zaman yanımda olamayacaksınız. Beni hayata hazırlayın. Yanımda siz yokken de ayakta kalabilmeyi öğretin bana. Hep yanımda olduğunuzu bileyim, başım sıkıştığında size başvurabileceğimi bileyim ama hiç yanımda değilmişsiniz gibi de özgürlük tanıyın bana. "Yaralanmış bir diz, yaralanmış bir cesaretten daha iyidir. Kırık bir diz iyileşir ama kırık bir cesaret sonsuza kadar kalır."

    Başladığım gibi bitiriyorum; Biliyorum hep en iyisini istediniz benim için, yanımda olmaya, destek çıkmaya, hatalarımı düzeltmeye, iyi ve dürüst bir insan olarak yetiştirmeye çabaladınız. Bazen isteklerinize karşılık buldunuz, bazen bulamadınız. Sizleri hayal kırıklığına uğrattığım bazen, bazen kestiniz umudunuzu benden, bazen kızdınız, bazen azarladınız biliyorum. Ama biliyorum ki hep sevdiniz ve hep seveceksiniz beni.

    İmza: Çocuğunuz,

    “Çocuk anne baba elinde bir emanettir. Kalbi kıymetli bir cevher gibi temizdir. Mum gibi her şekli alabilir. Bütün yazı ve şekillerden uzaktır. Temiz bir toprak gibi olup, hangi tohum atılırsa büyür. İyi tohum ekilirse dünyada mutluluğa kavuşur.” GAZALİ

     
    Toplam blog
    : 1
    : 265
    Kayıt tarihi
    : 05.02.07
     
     

    1979 Rize doğumluyum. 5 yıldır MEB'e bağlı bir kurumda Rehber Öğretmen olarak görev yapıyorum..