Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '08

 
Kategori
Deneme
 

Anne ve oğlu.

Anne ve oğlu.
 

Hoş bir dram aslında bu defa kaleme aldığım,sonu mutlu bitiyor çünkü!
Annesi o akşam evde, elinde kapalı bir zarfla ve büyük bir heyecan içerisinde karşılamıştı oğlunu.
Müjde oğlum dedi, sonunda resmi bir işe giriyorsun!
Şaşırmıştı çocuk nasıl olur anne dedi,bu o kadar kolaymı?
Herbişey hazır oğlum dedi, hemen yarın görüşmeye gidiyorsun.
Bu gün evimize bir hanım efendi geldi ve epeyce sohbet ettik. Neden ilgilendiğini pek anlayamadım ama.
Seni pazarda su satarken görmüş galiba!
Pazar filesini taşımasına yardım etmişsin,laflamışsınız biraz!

Liseyi dışarıdan okuduğunu anlatmışsın,hemde bize baktığını!

Efendiliğin ve çalışkanlığına kefil olduğunu söyledi.

Oğlunu memur yapalım dedi.

Babası önemli bir mevkiide bulunuyormuş,ve kızının ricasını kırmamış.

Senin Devlet işine girmeni sağlayacak bu mektubu getirdi,sakın ha açmayın diyede tembihledi.

Allah razı olsun.

Hem kardeşlerini okuturuz,belki daha büyük eve çıkarız kimbilir?

Ama anne dedi çocuk, orada kravatlı insanlara nasıl alışırım?

Hem ne iş yapacağım ki ben?

Hele bir işe gir oğlum gerisini o zaman düşünürsün.

Kaybedecek bir şeyin yok ki.

Memuriyete uygun kıyafeti hiç olmamıştı.

Babasının, taksit borcunu kendisine taktığı takım elbisesini dolaptan çıkarılıp hazırlandı.

Ortaokul son sınıftayken alınmıştı, ama hala her zamanki gibi bol geliyordu .

Bir iki beden büyük alalım ki, büyüyünce de giyersin demişti ya zaten babası !

Haklıymış!

İşte o gün, bu gündü!

Koyu renk kıyafetlerin altında sırıtan beyaz keten ayakkabılarıyla ertesi sabaha hazırdı.

Görüşmenin yapılacağı makamın kapısında heyecan içerisinde bekliyordu.

Geliş sebebi sorulduğunda elindeki zarfı uzattı.

Zarfı alan sekreter deri kaplı kocaman bir kapıdan içeriye götürdü.

Odadan çıktığında sizi birazdan içeri alacağım efendim dedi.

İstiharat buyurun biraz!

Kendisine efendim diye hitap edilmesine çok şaşırmış bir o kadar da sevinmişti!

Kulağının çekilmesi için çağrıldığı ilk okul müdürünün odası dışında ilk defa böyle bir yerde bulunuyordu .

O kocaman kapıdan içeriye girdiğinde dizleri titremişti .

Sekreter hanım sırada bir kaç kişi daha varken önce onu kabul etmiş, diğerlerini bekletiyordu

Referansı daha büyük yerdendi belliki.

O heybetli kapıdan içeri girdiğinde koltukta oturan beyefendi onu güler yüzle karşılamıştı.

Buyurun buyurun oturun,rica ederim.

Hoş geldiniz, içmek için ne alırdınız?

Bu sözler heyecanını azaltmış, rahatlamıştı onu.

Su efendim dedi,sıkılarak.

Olurmu canııım, suyu kahvenin yanında içersiniz.

Kahveleri içerken evveet dedi,makam sahibi zat!

Bizden nasıl bir görev istiyorsunuz ?

Tahsiliniz ve branşınız nedir?

Şeyy dedi, aslında ben pratik sanat okulu okudum!

Ama okul binası yanmıştı da..

Liseyi bitirmeye uğraşıyorum ama, şu an ortaokul mezunu sayılırım herhalde!

Pekiiii dedi makam sahibi zat,sizi atölyede teknisyen olarak görevlendireceğim.

Haydi hayırlı olsun .

Beyefendiye saygı ve selamlarımı iletin lütfen.

Teşekkür ederek o görkemli odadan çıktığında ona yakıştırılan bu ünvanın sarhoşluğunu yaşıyordu!

Teknisyen denince aklına hep havaalanlarında uçakların tamiratıyla uğraşan özel kıyafetli kimseler gelirdi.

Bu meslekle ilgili hiçbir diploması olmadığı halde bu ünvana sahip olmak bu kadar kolaymı olacaktı?

Yaşamı boyunca hiç bu kadar mutlu olmamıştı.

Aaaah anneciğim dedi.

O külüstür dikiş makinanla,beni memur olacak kadar okuttun ya!

Ben seni öpücüklere boğmazmıyım?

Eve geldiğinde kardeşleri,ağabeylerinden ilk maaşıyla dondurma almasını istemişti!



 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..