Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '07

 
Kategori
Özel Günler
 

Anneler Günü Kutlu Olsun!

Anneler Günü Kutlu Olsun!
 

Her ne kadar özel günlerle aram yoktu, desem de; iki çocuk annesi ve annesi hala hayatta olan birisi olarak es geçemedim bu  günü. İki gündür arkadaşların eklediği duygulu yazıları okuyorum. Annesini kaybeden arkadaşlar ne kadar çok özlüyorlar.

Anne demek can demek, cana can katan demek. Ama kötü örnekleri de sıkça görüyoruz ve ikilemde kalıyoruz. Bu nedenle ben bu kutsal etiketi her doğurana layık görmüyorum, hak edilmesi gerekir, diye düşünüyorum.

Anneliği biyolojik açıdan incelediğimizde "kutsal" olma kavramının bir anlamı yok. Sağlıklı bir bedenin normal görevini yerine getirmesi. Gelecek nesillerin aktarılması açısından. O zaman dünyaya getirilen her yavru gibi bakımı ve beslenmesi sıradan bir olay. Annenin (doğuranın) en başta gelen görevi ve hiç de zor gelmez...emzirmek, uykusuz kalmak, onun için kaygılanmak, yemeyip yedirmek, kucağında taşımak...v.b.

Diğer taraftan toplumsal açıdan baktığımızda ise bir takım kavramlarla zenginleştiririz, taçlandırırız ve kutsallaştırırız anneliği. Başımızın tacı, deriz, ağlarsa anam ağlar, deriz. Ana gibi yar olmaz, deriz. Bir çok özdeyiş ve atasözü vardır annelerle ilgili.

Yine de benim anlamadığım kafamı karıştıran noktalar daima olmuştır; örneğin anne kızdığında evladına neden sütünü helal etmez? Neden seni doğuracağıma taş doğursaydım, der? Sana saçımı süpürge ettim, yemedim yedirdim, senin için nelere katlandım der...

Hatta bazıları 40-45 yaşında çocuk doğurur, yaşlandığımda bana baksın diye. Çocukla hiç bir şekilde iletişim kuramaz, hele de çocuk bunun bilincindeyse. Bir türlü anlamamışımdır bu mevzuları. Eğer dünyaya getirdiysen bunlar yapman gereken en zorunlu görevlerin ki, o çocuğa sormadın dünyaya gelmek isteyip istemediğini. Hatta biz yaşta olanların çoğu eğer birinci ya da ikinci çocuk değilse mutlaka kazara olmuş, istenmeyen çocuktur. (Ben ikinciyim.) Günümüzde annelerin en azından bu konuda daha bilinçli olduğu kanısındayım. Ve herkesin aksine şimdiki annelerin çocuklarına daha çok sahip çıktıklarını ve kaygılandıklarını düşünüyorum.

Gelelim doğuran anne mi, doyuran anne mi konusuna; Bence ikisinin de hiç bir anlamı yok, eğer sevgi yoksa. Önce sevmek; bakışınla gülüşünle, dokunuşunla iletişim kurabilmek. Gerisi hikaye. Ne taşıyıcılıktır annelik ne de bakıcılık...( Günümüzde parayla yapılabiliyor her ikisi de.) O bambaşka bir duygudur. Her kadının yaşaması gereken bir duygu, doğuramasa bile...

Ben anneyim diyebilmek önemli olan.

Ben bu duyguyu iki kez tattığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bilmiyorum, kızlarım bir yazı yazsaydı ne yazardı benimle ilgili, ben onlar için elimden gelenin en iyisini yaptığımı düşünüyorum, hiç karşılık beklemeden, sonra borçlarını ödesinler demeden. Böyle düşününce de daha huzurlu oluyor insan, çocuklar da baskı altında olmuyor şimdiden...

Ya bakamazsam, ya olmazsa, diye...

Yeter ki sağlıklı ve huzurlu olsunlar!

Sadece benim çocuklarım değil tüm ülkemin ve dünyanın çocukları ağlamasın, gülsün, annesiz babasız kalmasın!

Tüm güzel yürekli anneler ve annem için "Anneler Günü" armağanım.

 

http://www.siirparki.com/annekart8.html

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..