Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mayıs '13

 
Kategori
Anneler Günü
 

Anneler Günü'ne bakış

ANNELER GÜNÜ

Sahabeden Abdullah İbn Mes’ud anlatıyor:
"Allah'ın Elçisine, "amellerin hangisinin daha faziletli olduğunu" sordum. Hz. Peygamber:

-“Vaktinde kılınan namazdır” buyurdu.

- “Ondan sonra hangisidir?” diye sordum.

- “Ana-babaya iyilik yapmaktır" buyurdu.

( Müslim, İman, 137, I, 90)

Yarın, ithal malı anneler gününü kutlayacağız. Bizim çocukluğumuzda anneler günü yoktu. Ama bizim kültürümüzde ve inanç dünyamızda en köklü şekilde anneler yer alıyordu. Bizim dünyamızda anne en değerli varlıktı. Batı, Hıristiyan inancından koptuğu için kaybettiği değerlere yeniden sahip çıkma adına bazı kavramlar geliştirmeye çalıştı ve bu kavramları en azından şeklen gündeme oturttu. Bunun için “sevgililer günü, anneler günü, yaşlılar günü” gibi günlerle bu ihtiyacı gidermeye çalıştı. Ancak Batı bu günlerle ne sevmeyi ne de anneyi gerçek manada layık olduğu yere oturtamadı. Ne yazık ki Batı’nın ihraç ettiği bu kavramlar Batı dünyası dışında da  kabul gördü ve benimsendi. Özellikle Türkiye de çok kabul gördü.

Geçmişte, bazı milletlerin kadına bakış açısına kısaca yer verdikten sonra asıl konumuza tekrar dönelim.

Yahudiler kadını hizmetçi olarak görür, babası tarafından başkasına satılırdı. Ayrıca bunlara göre kadın lanetli idi. 

Hıristiyanlık'ta “Kadın sadece bir cisimdir. Ateşten kurtulabilecek bir ruha sahip değildir. Kadınlardan sadece Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem ateşten kurtulacaktır.”

Yunanlılar'da kadın; çok hakaret görür hatta “pislik” diye anılırdı. Bütün hürriyetlerden mahrum olarak herhangi bir eşya gibi alınıp satılırdı. Miras hakkı yoktu. Evlilikte hiçbir söz hakkına sahip değildi.                                                                           

Romalılar'da kadının mülkiyet hakkı yoktu. Kazandığı her şey, aile reisinin sayılırdı. Roma kanununda köle olarak kabul edilirdi. Vatandaşlık hakkından mahrumdu, ona eşya gibi bakılır, eşya gibi alınıp satılırdı kadın.

İslamiyet’ten önce Arapların kadına bakışı hiç de hoş değildi. Kızları aşağılık bir varlık olarak görür, diri diri gömerlerdi. Kadının fikir beyan etme hakkı yoktu. Mirastan mahrumdu, zorla evlendirilirdi. Bir adam ölüp de geriye birkaç kadın bıraktığı zaman onun oğlu, öz annesi hariç, babasının öbür hanımlarıyla evlenebilirdi.

İşte dünya bu haldeyken, babaların en yücesi Sevgili Peygamberimiz on dört asır önce “Cennet annelerin ayakları altındadır” buyurarak kadını bu aşağılayıcı durumdan kurtarmıştır. İslamiyet’ten sonra, dünyanın en rahat anneleri İslam toplumundaki anneler oldu.

Peygamberimizin hicretin onuncu yılı, veda haccında: “Kadınlarınıza eziyet etmeyiniz! Hanımlarınızı üzmeyin Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir Onlara karşı yumuşak olun, iyilik edin” diye buyurmuştur. (Buhari Müslim) Peygamberimiz bir başka hadisi şerifte“Müslümanların en iyisi, en faydalısı, hanımına en iyi, en faydalı olandır”. (Nesai) Başka bir hadisi şerifte de “Bir erkek, hanımını döverse, Kıyamette ben onun davacısı olurum” buyurmuştur.

Bütün bunlar bizler, kadına kimin değer verdiğini, kimin vermediğini açık bir şekilde gösterir. Dolayısıyla bizim inancımızda her gün anneler ve babalar günüdür. Bunu bir güne sığdırmak akılla izah edilemez.

Annelerimiz. Her gün size ithaf olunsa azdır. Cennetin; ayaklarınızın altına serildiği bir yüce canlısınız. Onun için sizi bir güne sığdırmaya çalışan; 364 gününüzün sömürüldüğü bir Batı medeniyetinin cenderesinden çıkmak zorundasınız. Anneler günü bir tüketim çılgınlığına dönüştürüldüğü, annelik kutsalının satıldığı bir çılgınlık yaşanıyor. Batı tükettiriyor ve arkasından maddi ve manevi kazanıyor. Bütün dünyaya anneler, babalar, sevgililer, kadınlar günü diye uyduruk günleri ihraç ederek bu ulvi günlerin içini boşalttı. Allah bu gibi değerleri 364 gün unut, bir gün hatırla demiyor ilahi kitapta. Peygamberimiz böyle bir şeyi yaşamadı ve tavsiye de etmedi. O yüzden bu tür oyunları bozma zamanı gelmiştir ve annelerin hak ettiği değere ulaşması elzemdir.

Suriye’de, Mynmarda, dünyanın birçok yerinde anneler öldürülürken, çocukları katledilirken veya açlıktan ölürken anneler gününü şatafatlı kutlamak hiçbir Müslüman’a yakışan bir davranış olmasa gerek. Annelik çok kutsaldır ve bütün anneler aynı zamanda herkesin annesidir. Dünyada anneler çile çekerken diğer annelerin bu günü gönül rahatlığıyla kutlaması çok manidardır. Bu da şunu gösteriyor ki; annelik duyguları gelişmemiş, sadece biyolojik anne olunmuştur.

Ben annelerin cennet’e layık anne olmalarını isterdim. Çocuklarımızın biyolojik anneliğinden ziyade ruh annesi olmalarını, onların gerçek öğretmeni olmalarını isterdim. Ama ne yazık ki ülkemizde annelerin çoğu bu asli görevini yerine getiremiyorlar. Hastalıklı gençliğin en büyük nedeni annelerin çocuklarını gereğince yetiştirememesidir. Kendine has, inancımıza uygun “ana diline” sahip ve bu dille çocuğunu eğiten anne sayısı maalesef çok çok az. Onun için gençlik sorunları zirve yaptı ve her evde zamanın büyük çoğunluğu çocuk sorunları içinde boğuşmayla geçiyor. Evlatlarımızın veya eşimizin bir günümüzü kutlamasını 364 bekleyecek yerde, annelik görevini gerçek anlamda yerine getirelim ve her gün 24 saat gününüz kutlanmış olsun. Anne ve babanın  “her günlük” olmaktan çıktığı andan itibaren oyunu kaybettik. Ülke nüfusunun % 98’inin Müslüman olduğu bir ülkede huzurevlerinde bu kadar anne ve babanın  bulunmaması  gerekirdi.

Toplum tarafından gelenek haline getirilen bu günü yok saymak mümkün değildir. Anneler günü elbette çok iyi bir gün. Ancak anne haklarını bir güne sığdırmak ve sonra unutmak bir Müslüman için kabul edilecek bir şey değildir. Gelin bu durumu millileştirelim, kendi kültürümüzün kodlarıyla bunu bezeyelim ve Batıya tekrar satalım. Çünkü bütün annelerin dili aynıdır ve dünya annelerini bu dilsizlikten kurtarmak; bu durumundan ızdırap duyan tün annelerin görevidir. Bu yıl anneler gününü çocuklarımızla, yaşlılarla bir arada kutlayalım, yaşlıları ziyaret edelim, annelerimizi –babalarımızı tekrar yuvalarına davet edelim ve onların duasını alalım. Hediyeleşme bizim kültürümüzün en önemli hususlarından biridir. Elbette abartıya kaçmamak koşuluyla bu günde annelere hediyeler alınabilir. Onlar memnun edilebilir. Bu evlatların anneleriyle iletişimini artırabilir. Ancak annelerin de hediye beklentileri abartılı olmamalı.

Gelin bu yıl anneler gününü kutlarken dünyada çocuğu öldürülen, her türlü sömüre maruz bırakılan anneleri daha çok düşünelim. Çocuğunu kaybetmiş annelere, annesini kaybeden çocuklara karşı empati geliştirelim. Bu yıl bir hediye de onlara gönderelim. Bunun için pek çok nedenimiz vardır.

Gelin annelik kutsalını hep birlikte kurtaralım. Hatta hemcinslerinizin bu kutsalınızı ayaklar altına da almasına müsaade etmeyin. 

Şunu unutmayın ki; Anneler cemiyetin temelidir. Ancak aileyi kurtaran toplumlar ayakta kalabilirler.

İsmet YALÇINKAYA

 

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..