Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '11

 
Kategori
Anılar
 

Anneler günü

Anneler günü
 

rahmetli annem


Yarın anneler günü. Keşke annem sağ olaydı, ben de hediyelerimi alıp sabahtan elini yüzünü öpmeye gideydim, hep beraber kahvaltı yapaydık, sonra onu çıkarıp gezdireydim, biryerlerde bişeyler yedirip içireydim, anneler gününü hep beraber bir bayram havasında kutlayaydık. Malesef o günler çok geride kaldı. Şimdiki aklım olaydı anneler günlerini daha büyük bir çoşkuyla kutlar, daha çok, daha büyük, daha pahalı hediyeler alırdım. Özel proğramlar, özel seyahatler tertip ederdim. 

 

 

Bu vesile ile annemle ilgili bazı notlar düşmek, bazı hatıralarımı tesbit etmek istiyorum. Belki ona da malüm olur, kimbilir. Annem 1901 doğumluydu. Babamdan 11 yaş küçüktü, babam da 1890 doğumluydu. Annem babama hep Sırrı Bey diye hitap ederdi, başkaca bir hitap şeklini bir defa bile duymadım. Birbirleriyle münakaşa edip kırıldıkları, küstükleri zamanlarda bile annem mutlaka babamın sabah kahvesini yapar, eliyle götürür, verirdi.Babam da anneme mektup gönderdiğinde, mektubuna, “refikam Halime” diye başlardı. Allah ikisine de gani gani rahmet eylesin. 

 

 

Annem sarışın, yeşil gözlü, uzunca boylu, dik yürüyen, güzel bir kadındı. Karamanlıydı ve galiba baba tarafında çerkezlik vardı. Annesi ise kumral ama kuzguni siyah saçlıydı. Gerek anneannemde, gerekse bazı akrabalarının yüz hatlarında güçlü kaşlar ve çıkık elmacık kemikleri gibi bariz olarak Orta Asya ırklarında görülen özellikler vardı. 

 

 

Annemin hem benim hem de onu hatırlayanların aklında kalan en belirgin özelliği, bulunduğu ortama kendiliğinden hakim olan otoriter havasıydı. Tabir caizse Osmanlı kadındı. Annemle kimse kafa bulamaz, haddi aşan şakalar yapamazdı. Dobra biriydi, güzel konuşurdu. 

 

 

Annemin yaptığı ama bugün hiçbir yerde aynı lezzette bulamadığım bazı yemekleri ise halep dolması, patates köftesi, etli yaprak dolması, etli bamya, pişi, arabaşı ve palize idi. 

 

 

Annem enfiye çekerdi. Hazır enfyeleri beğenmez, illa birinci sigarasının tütününü parmaklarıyla iyice ezer, ufalar, toz haline getirir, onu burnuna çekerdi… sonra da keyifle ve sesini hiç bastırmadan yüksek sesle üç dört defa hapşırırdı. 

 

 

Annem 1986 yılında, 85 yaşındayken, hafif bir kalp krizi ve onu takibeden iki günlük bir yatak faslından sonra vefat etti. Kimseye yük olmadı, ne çekti, ne çektirdi. Ölünceye kadar canı ne istediyse, yedi, içti… hem de istediği kadar. Hiç kimseyi ne yediğine içtiğine, ne de nekadar yediğine içtiğine karıştırmadı. Bu konularda konuşmaya, kendisine tavsiyede bulunmaya tevessül edenleri hemen kesin ama nazik bir dille sustururdu. “Kimse benim yediğime içtiğime karışmasın, öleceksem tok öleyim” derdi. 

 

 

Sevgili anneciğim, seni özlüyorum...annenler günün kutlu olsun. 

 

 

Ali adnan inal 

8 Mayıs 2010 

Suadiye, Istabul (bu yazıyı geçen sene bu zamanlar yazmışım…) 

 

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..