Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '07

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Anneler günü

Anneler günü
 

Son bir hafta kaldı.

Evet artık telaşımızın artacağı son hafta içine girmiş bulunmaktayız. Hafta içi tatlı telaş saracak bedenimizi. Neden mi? Tabiiki haftaya pazar 'Anneler Günü'.

Ne alsak beğenir acaba? Ne almalıyız? O bizi büyütüp, iyi bir mevkiiye getiren cennetlik kul. Ne yapsak da ödeyemeyiz sanıyorum onun hakkını.

Son bir hafta kala; çiçekçiler canlanacaktır, hediyelik eşyalar göze batacak ama kararsız kalacağız ne alsak diye. Bir güne sığdırılan yine mutlu günlerden birini yaşayacağız haftaya pazar.

Havanın güzel olacağını tahmin ediyorum.

Küçük bir kız babasına hatırlatacak, annesine kendince hediyeler biçecek küçücük dünyasında. "Baba, anneme, çiçek almayalım daha değerli bir şey alalım, mesela altın bir yüzük, " diyecek. Ya da küçük bir oğlan çocuğu, babasına küsecek annesinin o gününü unuttuğu için.

Evde eğer büyük bir kardeş varsa bu tür şeyleri düşünmek ya da alınacak hediyeyle ilgilenmek muhtemelen ona kalacaktır. Küçük olan kardeşle düşünüp taşınıp bir şeyler ayarlamaya çalışacaklardır.

Böylesi bir günde gelin bir de anneler penceresinden bakalım bu güne. Hiçbir anne hediye beklemez; tek bir çiçek bile yeterlidir onlar için. Hatta ve hatta onu da almasa olur evladı, yeterki bugün anneyle olsun. Tek hatırlasın yeter, sarılsın.

Unutulmuş anne-çocuk ilişkisi böylesi günde yeniden canlansın.

Öyle zorluklar çekmiştir ki kadın evladını dünyaya getirmek için. Dokuz aylık süreci geçtiğinde ilk anneliği yaşadığı o an, yani bizleri kucağına aldığı o ilk an, ona hediye gibi gelir. Evladının o bebeksi kokusunu çeker içine. Yüzünde anneliğin gülümsemesi, şimdiden rota belirlenmiştir. Her şeyden önce artık evladı gelecektir onun için. Onu koruyacak, daima iyi bir evladı olması için dualar edecektir. Onu besleyecek, onunla oyunlar oynayacaktır. Çoğu zaman babanın kıskanmasına neden olacaktır çocuğa olan ilgisi. Tüm hayatını dolduran o ufacık beyaz kundaktaki bebek.

Aslında yanlış bir tarih seçilmiş anneler günü için. Çünkü inanın bana, anne için ilk kez çocuğunu kucağına aldığı yani doğurduğu gündür onun için "Anneler Günü."

İlk, "Baba, " der çocuklar. O, anne diyeceği günü sabırsızlıkla bekleyecektir. O aslında hep bir şekilde bekleme içinde olacaktır, ölene kadar. Önceleri sizin uyumanız için sabahlara kadar baş ucunuzda olmuş, beklemiştir. En ufak bir hastalığınızda başınızda annenizi bulmuşsunuzdur. Hayatı hep sizi beklemekle geçecektir.

İlk yaş gününüz kutlanırken, daima yanınızda olacak; en güzel hediyeyi size o verecektir. Mutlu bir yuvanın dışında.

Sonraki senelerde biraz biraz üzüntüler baş gösterecek. Siz asi bir çocuk olacaksınızdır. Laf dinlemez, üzersiniz ama o sabırla size iyiyi ve doğruyu anlatmaya çalışacaktır.

İlk kız/erkek arkadaşımızı dinler seneler sonra. Artık genç birer kız/erkek olmuşuzdur. Ve o ilk heyecanı onunla yaşamak isteriz. Yine sabırla dinler, bizlere yol gösterir. Çoğu zaman dinlemeyiz, aman sen de nerden bileceksin ki senin zamanın ile şimdiki zaman bir mi diye horlarız onu. Onun eski kafalı olduğunu söyler küçük görürüz.

O en sevdiği biricik yavrusu artık önemsemez olmuştur annesini. Kendi başına, özgür iradesini kanıtlamak ister gibi kendi bildiğini okumaktadır.

Üniversite çağında evleneceği kız/erkek ile karşılaşmış ve her şeyin üstünde tutmaya başlamışızdır sevgilimizi. Ailenin yerini yavaş yavaş arkadaşlar almaya başlar.

Artık sadece özel günlerde hatırlar olmuşuzdur ailemizi. Oysa o hep anneliğin vermiş olduğu fedakarlıkla bekler ona sarılıp, öpmemizi. Biz ne kadar büyüsek de annenin gözünde daima bebek olarak kalmışızdır.

Bu hafta boyunca daima düşünecek, bir hediye biçmeye çalışacağız onun bu fedakarlıklar içindeki hayatına. Belki de işlerimize dalıp unutacağız. Bir de beğenip beğenmeyeceği söz konusu olacaktır içimizde. Ya onu beğenmezse, ya aldığımı beğenmezse diye düşünecek kararsız kalacağız.

Oysa annelik farklı bir duygudur. Beğenmemek ne demek o aldığınız ya da parktan kopardığınız ufacı papatya'yı bile sevgiyle bağrına basacaktır. Sizi bağrına bastığı gibi. Bizim yaptığımız her büyük hatayı en çabul affeden anne olur. Ve şuna inanıyorum, anne olmadan kimse anneliğin nasıl bir duygu olduğunu bilemez. Gelin bugünü yani haftaya pazar gününü onlara armağan edelim. Onun istediği gibi bir gün olsun... Ve her evlat anneyle olsun.

Satırlarımı Leman Sam'ın seslendirdiği o güzel parçasını hatırlayarak bitirmek istiyorum. Bir annenin evladı için söylediği parça...

"Ninni
Ne oldu çocuk sana
Yok olup gittin birden
Nasıl kıydılar sana
Ne zor büyüttüm seni ben
Ninni çocuk, uyu çocuk
Ölüm yalan dön gel çocuk
Zincirlerde çiçek açmış
Ellerinin yarası
Sevgisiz kefensiz kaldın
Soğuktur şimdi orası
Ninni çocuk, uyu çocuk
Ölüm yalan dön gel çocuk
En kolay katlanılan başkasının acısı
Ben anayım ağzımdaki
tükürdüğün kan tadı
Ninni çocuk, uyu çocuk
Ölüm yalan dön gel çocuk"



 
Toplam blog
: 74
: 546
Kayıt tarihi
: 21.04.07
 
 

1980 doğumluyum. Kamu Yön. Bölümünde okumaktayım.. Kelimelerle oynamak en büyük zevkimdir. Kelimele..