Anneler Gününde Annelik zor Zanaat !

Dünyaya bir bebek gelir, anne ve baba doğar.

Bebeklerimizin bize hediyesidir, anne ve baba olmak.

Sonra bebekler büyür, her biri "farklı" kişiliklere sahip yetişkinler olurlar.

Sonra anneler büyür, her biri "benzer" sorunlara sahip kadınlar olurlar.

Çocuklar "sonsuz umutlarla", anneler ise "son bir umutla" hayata asılırlar.

Anne olmak ilk başlarda çocuk doğurmak ve yetiştirmek sınırları içerisinde yerleşik bir olgu iken, hayata her yönden ve daha aktif bir şekilde katılmak isteyen anneler ve karşılarına birer birer çıkan engeller yüzünden anne olmak, cinsiyete dayalı sosyo-ekonomik sorunlarla birlikte anılan bir kavram olmaya başladı.

Ve bugün, anneler günü tehlike altında!

Kuraklık tehlikesi kadar, çevre kirliliği tehlikesi kadar, ihracatta düşüş tehlikesi kadar, enflasyonda artış tehlikesi kadar vb. her gün gazetelerde okuduğumuz ve televizyonlarda gördüğümüz  bilimum tehlikeler kadar ciddi ve bir o kadar da ciddiyetini toplum olarak farkında olmadığımız bir tehlike altında.

Her ay çok sayıda kutladığımız "özel günler" rutinlerinden birisi olarak heyecanla yaşanıp, hızla unutulma tehlikesi altında, anneler gününde annelerin yaşadıkları sorunlar.

Anneler gününde annelerin yaşadığı çok sayıda cinsiyete dayalı sosyo-ekonomik sorun, hediyelik sektörlerin pazarlama stratejileriyle birlikte yaşattıkları mutluluğunun gölgesinde kalma tehlikesi altında.

Özetle anneler gününde annelik, giderek "zor zanaat" olma tehlikesi altında.

Neden "zor zanaat" diye sorarsanız, her biri kitaplar dolusu detaylandırılabilecek nedenleri, gelin kısaca sayalım:

- Annelik kavramı, toplum içinde kutsallaştırılmış bir makam ve geri planda kalma efekti yaratarak, kadın erkek eşitsizliğini (hissettirmeden) güçlendiriyor.

- Annelik, yetiştirilmesi gereken çocuklar ve ilgi gösterilmesi gereken babalar ekseninden kurtulamıyor. Anneliğin ilgi alanları, hakları, hukukları, görevleri vb. hep bu dar eksende ilerliyor.

- Sadece temel eğitimde değil, bilim, kültür vb. her alanda yeterli eğitim alamayan anneler, yetiştirdikleri çocukları da kendilerine benzetiyorlar. Bir başka deyişle eğitimsiz anne ve babaları yetiştiriyorlar ve kısır döngü sürüyor.

- Şiddet mağduru kadınları-anneleri eğitmek için çok sayıda çalışmalar yapılırken, saldırganı eğitmek için aynı oranda çaba gösterilmiyor.

- Türkiye'nin 2023 hedefleriyle, annelerin mevcut statüsü uyumlu değil. Gösterişli hedefler, yetersiz çabaları kamufle ediyor.

- Toplumsal gelenekler güncellenmiyor, küresel değişime direniyor. Zihniyet değişikliği gerçekleşmediği için töreler, çocuk anneliği beslemeye devam ediyor.

- Artan boşanmalar aile kavramını ciddi bir şekilde revize ederken, buna hazırlıksız yakalanan ve ekonomik gücü olmayan annelerin mağdur olmasına yol açıyor. Sakat olarak devam eden evlilikler ise, aynı oranda sakat ebeveynler ve sakat çocuklarla sonuçlanıyor.

- Türkiye'deki anneler, gelişmiş ülkelerdeki annelerin hak ve hukuklarını takip edemiyor, trendleri ve gelişmeleri bilmiyor. Sonuçta ne istemesi gerektiğini de bilemiyor.

 - Anne olmanın yarattığı işgücü kesintisi devlet tarafına değil, sermayedara yüklendiği için pratikteki sorunlar devam ediyor.

Bu liste böyle devam eder, her gün yeni bir neden daha ekleyebiliriz "anneliğin  zor zanaat" olmasına dair...

Ama sorunları değil, çözümleri seviyoruz biz anneler. Saydığımız bu maddeleri ise umutsuzluğumuzun belirtileri olarak değil, farkındalığımızın kanıtları olarak değerlendiriyoruz. Umutsuzluğu değil umudu, beklemeyi değil çabalamayı seviyoruz. Sonuçta kendi ayaklarımız üzerinde gururla ve dimdik durduğumuzu, geleceğe doğru koşar adımlarla ilerlediğimizi gördükçe, daha çok sayıda kadınların ve annelerin de bizimle beraber olabileceğinden kuşku duymuyoruz.

Farkındalığınızın güçlü olduğu bir anneler günü dilerim, tüm toplumumuza kutlu olsun.

AQUAMARINE Beauty & Day Spa

Genel Müdür

Nurşen Eser