Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '07

 
Kategori
Anneler Günü
 

Anneler gününde yalnızlık

Anneler gününde yalnızlık
 

Herkesin bildiği gibi, her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü, tüm dünyada Anneler Günü'dür. Bu gün, evrenselleşerek tarihteki yerini aldı. Ve bugün, tüm dünyada milyonlarca ana çocukları tarafından sevgi ve saygı ile anılır, öpülür, hediyeler alınır ve sanki daha çok sevilir. Bu özel günün var oluşu ile ilgili olarak, eminim çoğunuzun bilgisi vardır ama bilmeyenler için bir kez de ben anlatayım.

Amerika'da Philadelphia Eyaleti'nde yaşayan Anna Jarvis isimli bir kız, babası öldüğü için annesi ile beraber yaşıyordu ve 9 Mayıs 1905 günü de annesini kaybeder. Annesini çok seven Jarvis'in üzüntüsü aylarca sürer. Hayatta kimsesi kalmayan Jarvis ölüm olayına bir türlü alışamaz. Yaşama küser. Canlılığını ve yaşama sevincini kaybeder. Yemez, içmez, hatta ölmeyi bile düşünür. Jarvis'in bu durumunu yakından izleyen komşusu, Jarvis'le arkadaş olmaya karar verir. Bir gün yaşlı komşu söyleşi sırasında Jarvis'e “İnsanlar doğar, yaşar ve ölür. Bu bir doğa kanunudur” dediğinde, Jarvis çok etkilenir. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşünüp, bunu kabul etmeye başlar. Fakat Jarvis'in bu düşünceyi kabul etmesi, annesine olan sevgisini azaltmaz. Aradan geçen süre içinde annesini “ölüm sözcüğünün soğukluğu “ ile ağlayarak değil, “anne sevgisinin sıcaklığı “ ile severek ve gülerek anmaya başlar. Daha sonra, acılarının azaldığını ve içinde tarifsiz ama saf bir sevgi oluştuğunu fark eder. Artık, hayata dönmüştür. Annesinin ölümünün birinci yılında, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürmektedir. Jarvis'in annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve gelir. O gün Jarvis arkadaşlarına : ”Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti. Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim.” der. Arkadaşları Jarvis'in önerisini çok beğenirler ve hemen kentin Belediye Başkanına giderler, her şeyi Başkana anlatırlar. Başkan onları dinler ve önerilerini içtenlikle kabul eder. Daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatılır. Konu parlamentoya kadar gider.

Jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verir ve Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırır. İlk resmi anneler günü de 1911 yılında kutlanır. Daha sonra da başka ülkelerde kutlanmaya başlandı. Bu gün " Anneler Günü " olarak ülkemizde de 1955 yılından beri “özel günler” kategorisinde kutlanmaktadır. Türkiye, Danımarka, Finlandiya, İtalya, Avustralya ve Belçika'da aynı tarih kabul edilmesine rağmen İngiltere gibi başka ülkelerde Annele Günü, ulusça belirlenen tarihlerde kutlanmaktadır. Alışageldiği üzere de Türk Kadınlar Birliği ülkemizde her yıl çocukları için büyük fedakârlığa katlanan annelerden birini de sembolik olarak yılın annesi seçer. Semboliktir çünkü, herkesin annesi çok özeldir ve herkese göre yılın annesi kendi annesidir. Her çocuğun, bireyin annesi fedakardır.

Anneler günü haftası, esnaf avuçlarını ovuşturur ya, herkes annesine, en güzel hediyeyi almak için yoğun bir çaba sarfeder. Zira, onlar en güzel hediyelere layıktır. Ama ya beğenmezse düşüncesi, hediye almakta zor durumda bırakır hep insanları. Bu konuda erkekler çok rahattır. Çünkü, çarşı-Pazar gezmeyi sevmedikleri için, hediye işini kadınlara pas ederler ve bir şekilde de bu sitresten kurtulurlar ama büyük bir zevk ve sevgiyle bu hediyeler annelere verilir. Ama en güzel hediye, her zaman için bir demet çiçek, ellere ve yanaklara kondurulan buselerdir he zaman.

Annelerimiz, yanı başımızdayken, onları görüp, duyabiliyorken, hep baki kalacak zannederiz, kıymetlerini bilmeyiz. Aynı şehirdeyken bile haftada bir zor gidip, hatır sorar, çoğu zaman bu gün gibi günler zoraki gidenlerde aklımıza gelir. Hatta “ben annemi, bir gün değil, her gün severim” ya da “benim için bir gün değil, her gün anneler günü” gibi fikirlerde beyan ederler, ederiz, etmişizdir de ama asıl gün gelip de, annelerimiz, öbür tarafa intikal ettiklerinde, yani artık annemiz aramızda olmadığında, anlarız ancak ne kadar yerinin doldurulamaz olduğunu !.. İşte o zaman onların hayatımızda ne kadar da büyük ve önemli bir yeri olduğunnun farkına varırız. Sanki daha bir başkadır hayat bizim için, sanki daha fazla severiz onları !.. Ama artık yoktur. Filmlerdeki gibi, “onlar artık cennetten bize el sallamaktadırlar “ ya, burada olmadıktan sonra ne kıymeti vardır? Sıcaklığını hissedemedikten, ellerini öpemedikten, hayır duasını alamadıktan sonra. Hatta, adı “anneler günü” olan bir mayıs günü, herkes annesine koşarken, annesiz olmanın ne demek olduğunu o zaman anlarsınız. Öyle bir an gelir ki, boğazınıza bir şeyler takılır, yutkunamazsınız! Gözleriniz dolar, dolu gözlerinizi kimse görmesin diye köşe bucak kaçarsınız. Dört duvar size dar gelir, kendinizi sokaklara atarsınız ? Her çiçekçiyi gördüğünüzde içiniz biraz daha burkulur. Birkaç demet çiçek alıp, yoldan geçen annelere vermek istersiniz ama bir şeyler sizi engeller, yapamazsınız. Yapsanız bile, yapabilseniz bile bu içinizdeki yalnızlığı yok etmez. Bilirsiniz ki o sizin anneniz değildir. Söz olur, kalem yazar, tüm anneler bizim annelerimizdir ama herkesin annesi kendinindir ve kendi annesi özeldir. İşte bu bu özel insan artık hayatınızda yok ise, yaşamınızda bir kaç gün, biri bayramlarda, diğeri ise illaki, onlara adanmış olan “anneler gününde” yalnızsınızdır artık. Yalnızlık alışılsa da “annesizlik” alışılmamaktır, alışmak istemezsiniz !..

Tüm annelerin bu özel günü kutlu olsun !.. Onlar hayatınızda iken, çok sevin, asla kırmayın, üzdüyseniz eğer, gönlünü alın ve bugün ellerini doyasıya öpün, bir kez daha öpün !..

Annesi yanında olmayanlar içinde !...

../..
 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..