Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '10

 
Kategori
Anılar
 

Anneler gününüzü kutlarım

Anneler gününüzü kutlarım
 

Anne ve Kız


 

Kendim bildim bileli, ondan mutsuz bir çocukluk geçirdiğini duydum.

Özellikle de annesinin ilgisizliğinden ve sevgisizliğinden dem vururdu. Bize sunulan hiçbir imkânın, ona sunulmadığından bahsederdi sık sık.

Kıskanmak değildi biliyorum, olamazdı da, ama imrenerek baktığını bilirdim, kardeşime ve bana sunulan imkânlara, sevgiye.

Üzülürdüm. Ama onu hiç anlamazdım. Ne demekti, bir annenin evlatlarına karşı ilgisiz ve sevgisiz olması… Ben böyle bir duyguyu hiç yaşamamıştım ki, nerden bilebilirdim?

Ona ilgi ve sevgi göstermediğini söylediği annesini düşünürdüm sonra… O zaman büsbütün kafam karışırdı işte.

Benim bitanecik tonton anneannem, beni canından çok seven, ilk göz ağrım diyen tonton, kendi çocuğuna - anneme - nasıl sevgi ve ilgi göstermezdi?

Bunu hiçbir zaman anlamadım, hala da anlamıyorum.

Araları hiçbir zaman düzelmedi, devamlı bir gerginlik vardı. Anlayamadığım bir sebepten mutlaka gergin veya küs olurlardı.

Uzun yıllar devam etti aralarındaki bu gerginlik. Onları hayatım boyunca hep mutlu bir anne-kız olarak görmek istediğimi hatırlıyorum. Bu dileğimin son ana kadar gerçekleşmeyeceğini o zamanlar bilemezdim.

Dokuz yıl önce anneannem ilerleyen yaşı, fazla kiloları ve artık yürüyememesi sebebiyle, sevgili dayımın aldığı bir karar neticesinde bakımevine yatırıldı.

Annem, anneannem ve dayımla o dönem küs olduğu için, dayım bu kararını biz torunlarına dahi haber vermek gereğini duymamıştı!

Durumu öğrenen annemin yüzündeki ifadeyi ve ne kadar üzüldüğünü hatırlıyorum ve dayıma ne kadar kızdığını da.

Ama küslükleri maalesef devam ediyordu. Annem, anneannemi ısrarla affedemiyordu. Benimse artık bir şeyler yapmam gerekiyordu. Çünkü anneannem hayatındaki son günlerini yaşıyordu ve artık anne-kızın barışmaları, birbirlerini affetmeleri, yıllarca birbirlerinden esirgedikleri sevgi ve şefkati birbirlerine göstermeleri gerekiyordu.

Annemi karşıma aldım ve uzun uzun konuştum. Annesinin artık ölmek üzere olduğunu, son günlerini yaşadığını ve onu ziyarete gidip barışması ve onu affetmesi gerektiğini, onun en anlayacağı dille anlattım.

Çabalarım sonuç vermişti, ikna oldu…

Annem bir gün sabahtan, anneannemin en sevdiği yiyecekleri yaparak, bakımevine gitmiş. Kendi elleriyle yedirmiş annesine. Ana – kız sarılıp kucaklaşıp ağlamışlar.

Bunlar sonradan orada çalışan görevlilerden duyduklarım.

Affetmişlerdi birbirlerini…

Yaklaşık 1 hafta sonra anneannemi kaybettik……

Bu geciken affetme ve bağışlama duygusunun anneme ne çok şey kazandırdığını şimdi daha iyi anlıyorum.

Yıllar boyunca ertelenen bu gecikmiş affetmeyi keşke çok daha önceden gerçekleştirebilselerdi.

Artık annem eskisi kadar mutsuz ve huzursuz değil. Daha sık gülümsüyor ve daha huzurlu görünüyor.

Hayatım boyunca ağlarken görmediğim annemi, artık sadece anneannemin mezarı başında ağlarken görüyorum. Kendi kendine dualar okuyup, bir şeyler mırıldanıyor.. Ne dediğini duymaya çalışıyorum ama anlayamıyorum…..

Kim bilir belki de özür diliyor, ölüm anında affettiği annesinden, bu buluşmayı senelerce esirgediği için kendisini bağışlamasını diliyor.

Lütfen annelerimizin yaşarken değerlerini bilelim ve her şeye rağmen onlarında bir insan olduklarını hatırlayıp, hata yapabileceklerini göz ardı etmeyelim.

Onları yaşarken affedelim….

Hepimizin anneler günü kutlu olsun.

 
Toplam blog
: 563
: 8587
Kayıt tarihi
: 30.03.10
 
 

Kişisel gelişim uzmanıyım. Yaşam Koçu, İlişki Koçu, NLP Uzmanı ve Eğitmeni, Kuantum Yaşam Koç..