Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Annem gibi bir kadın olamadım, üzgünüm…

Annem gibi bir kadın olamadım, üzgünüm…
 

Üniversite okumuş kadınlar vardı, çocukluğumda, ama öyle azdılar ki, parmakla sayılırlardı…

Çoğumuzun annesi ev hanımıydı… Gerçi, annem gibi enstitü bitirmişlerdi, gerek ev içi gerekse de ev dışı bu birikimlerini sergiler, sergilerken de aile ekonomisine katkıda da bulunurlardı, elbette…

Terzi değildi ama adları, terzilik yaparlardı…

Ev kadını da değildiler…

Hem ev kadınlığı yapar, hem de dikiş dikerlerdi…

Dünyaya gelişim, Eylül, bin dokuz yüz altmış üç…

Farkındalığım, olsa olsa, bin dokuz yüz yetmiş üç…

Öncesi de vardır elbet, ama parça pinçiktir… Annemin ayağında salladığı dönemleri de hatırlıyorum ama, annem illaki, yok, o kadar büyük değildin diyor…

Tam o dönemlerdi, eğitime önem verildiği, bizlerinde üniversiteye gideceğiz diye hedeflediğimiz yıllar…

Hazırlık kursları tam da yeni yeni çıkmıştı!

Parası olan gitti, olmayan, kendi kendine çalıştı…

Kadın erkek, üniversitelere doluşulan zamanlardı…

Ama… Sanki bizler için biraz farklıydı…

Üniversite mezunu erkek profiline sanki biraz daha alışmıştık da, kadın olarak örneklerimiz daha bir azdı…

Emekler harcandı…

Maddi… Manevi…

Keyifli tarafları da çok vardı…

Okey oynamayı öğrendim, örneğin…

Hocalarımızla bira içmeyi…

Kendimi önemsemeyi…

Annem… Babam… Hep, desteğimdi bu aralar…

Öyle özel hissettik ki kendimizi, kurtaracaktık, hem Türkiye’yi, hem de Dünyayı!...

İkili ilişkiler de özelleşmeye başlamıştı o anlarda, Türk filmleriyle yetişen bir nesil ile özgür gençlik arası, ortaya karışık durumları…

O nedenledir ki, hem biraz uçuk kaçık olmaya çalıştık, hem de Filiz Akın, Türkan Şoray gibi davranmaya çalıştık…

O dönemlerde, namus hali hazırda bir örümcekti beyinlerde, çıkmaya başladığımızda bir erkekle, ki adı aşktı, sonunun evlilik ile bitmeyenleri çok azdı…

Bir, gururdu, sanki bu, o dönemlerde…

Sonra…

Ne o adam annesinin gibi bir kadın buldu, ne o kadın annesi gibi oldu!...

Boşuna okunmamıştı, çalışılacaktı, amaç zaten, ekonomiye katkıda bulunmaktı… Her anlamda…

Ama ailesel… En çok da bireysel… Boşuna çürütülmemişti bu dirsekler!...

Kadın, dışarıda çalışırken, o dönemde, en büyük ayıbını yaşadı: Annesi gibi çekip çevirmek istiyordu evini, ama yetemiyordu…

Adam, seviyordu karısını ama…

Annesi gibi evi temiz tutamıyordu…

Yemekleri de pek bir şeye benzemiyordu…

Ahhh… Banyodan çıktığında, havlu da tutmuyordu…

Kadın hayıflanırken neden beceremiyorum annem gibi evi çekip çevirmeye diye, adam çemkirmeye başlamışken, bizim evde bu işler kadını göreviydi diye…

Kadın, bir dakika yaa, annem çalışmıyordu ki dışarıda diye düşünene dek, ayyy beceremedim işte kocacım der iken…

Kadın beceremediğine inandı o dönemler, adam da, aynen!...

Şartların eşit olduğu söylendiğinde, kadın zor söyledi, ezilerek, ya da öyle biriktirdi ki, patlayarak ifade etti!

Adam, bunu sen evi geçindiremiyorsun diye anladı, deneyimi eve bakan babası, bir taraftan memnun, eve fazladan para giriyor ama, serde erkeklik var!...

Annesi çıkarmıyordu muhtemelen bu kadar sesini…

Ah… O köfteleri… Su börekleri…

Kadın fazla havalara mı girdi ne? Yakışır mı erkekliğe!...

Ahhh… Ne yardım ettim ben bu kadına!... Vallaha tuvaleti bile temizledim!...

Doldurur adam çıkınını…

Kadın ise, deliler gibi çalışıyorum, ay aman… Evde bir tek ben yaşamıyorum… Birileri tutsa şu işin ucunu…

Ama… Geçiş dönemi ya, ne kadın hakkını savunur, ne de erkek anlar halinden…

Ne kadın annesine benzer, ne kocası ne de kayınvalidesi anlar halinden…

Kadın yetememenin kaygısında, bir taraftan da “ben de eşek gibi çalışıyorum” un ayırtında…

Adam, hem mutlu gelen sıcak paradan, hem anne evindeki lüksü arar… Bu arada, ev geçindirmeye yetememe kaygısı da var mıdır, gizli gizli bilemem….

Ama… Kadının daha çok kazanç sağladığı durumlarda, trip yaptığı doğrudur!...

Kullanmamak bir çözümdür ama, genelde, hem o kaynak kullanılır, hem de trip yapılır!

Erkek raconuna da bu yakışır!...

Evet…. Boşanma artışlarının başlangıç noktası da budur…

Çoğumuz, boşandık!...

Aşk ile başladık, ama arkasında duramadık!...

Annelerimize benzemeye, benzetmeye çalışmasaydık…

Yok.. Yok…

Bizler, geçiş noktasındaydık…


Gülgün Karaoğlu
Nisan,07/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..