Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '09

 
Kategori
Anılar
 

Anneme...

Anneme...
 

...


Hani anneler anlatılmaz derler ya sahiden de anlatılmaz. Herkesin annesi nasıl ki kendi için anlatılmazsa benim ki de öyle işte...

Onu hatırladığımda garip bir hüzün kaplar içimi.

Koca Çınar,

Neler gördün geçirdin sen!

Bir sen bilirsin, bir de gezdiğin, dokunduğun yerler...

Dili olsa da konuşsa oraların...

Açlığı, sefaleti, kimsesizliği, yalnızlığı, terkedilmeyi, dayağı, ağlamayı....

Hani hatırlıyor musun? Beni ilkokula yazdırdığın günü...

Kara önlüğü birilerinden bulmuş getirmiştin, kopan düğmelerin yerine kıyafetin birinden söküp önlüğüme takıyordun neşeyle, rengi solmuş, yakalığın köşeleri yırtık yırtıktı... Kilometrelerce yürüdük sen, ben ve davarlarımız...

Yürürkende şöyle diyordun sesli,

- Okuyamadım, bak görüyorsun. Sen oku emi kızım!

Ve daha sayamayacağım dualarla... Okula yakın geldiğimizde giydirmiştin önlüğümü, büyük gelmişti ya neyse bi beş sene daha giyecektim nasılsa...

Gözünde yaşlar, yüreğinde büyük umutlarla uğurlamıştın mektebime.

İlk iki sene böyle benimle geldin okula. Okuldan çıktığımda önlüğümü çıkarttım davarı senden devraldım, sen ev işine ben yabandaki işime...

Hakkını nasıl öderim inan hiç bilmiyorum, Koca Çınar...

Hani yatılıya gitmeye başlamıştım ya, ne zaman dayak yesem şehirden kaçar gelirdim sana... Sense elimden tutar geri getirir, teslim ederdin yerime. Yüreğin acırdı bilirim, ağlardın içten içe...

Kara kışta üstümü yıkardın, ellerin buz olurdu, şafak attığında ateşi üflemeye başlardın, odunlar bir türlü tutuşmazdı ki kızının üstünü kurutasın... Tek tek ellerine alırdın üstümü başımı ateşin önünde kurulardın... Hep is kokardı, söylenirdin vah vah! diye...

Ne hasretlikler çektik birbirimize, geceleri ağlayarak uyandık yıllarca... Benim koymunda senin resmin... Senin koynunda benim mendilim.... Hasretimize iyi gelir diye kokladık, ağladık yıllar yılı... Mektuplar yazdım uzaklardan, okuyamadın. Okuma yazma bilenleri bekledin sabırla... Telefon yoktu ki o vakitlerde... İşten güçten fırsat bulup şehre koçtun, onbeş günde bir de olsa...

Hem bir ben değildim ki derdin... Daha neler vardı...

Hala çocuk olsamda gözünde çok büyüdüm annecim.

Gözlerine baktığımda, sana söylemesemde içim cız ediyor. Son demlerini yaşıyorsun belki ama hala bizleri düşünüyor, sabah akşam dualarınla yolculuyorsun... Ve bu hafta sonu geri gidiyorsun köyümüze. Aklım sende kalacak diyorsun hep...

Evet, sabahları uyanmam çok zor olacak annecim, dua ederek kim açacak bana kapıyı?

Akşamları afakanlar basacak evde... Senin odana giremeyeceğim uzunca bir süre hatta eve gelmeyeceğim yokluğuna alışıncaya kadar.

Asıl, benim aklım sende kalacak...

-İlaçlarını almayı, terlediğinde üstünü değiştirmeyi, ayaklarını sıcak tutmayı ihmal etme emi anacım...

-Ha bir de, seni çok seviyorum... Sakın unutma güzel anacım... Sakın...

 
Toplam blog
: 20
: 720
Kayıt tarihi
: 27.02.09
 
 

Hangi sözcük anlatır ki benliklerimizi... Ya da kim tanır ki kendini tam manasıyla... Bazen, hırçınl..