Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '16

 
Kategori
Aile
 

Anneme veremediğim mektubum

Anneme veremediğim mektubum
 

08 Mart 2016
 
Anne
Sana bu mektubu okumak için doğru zaman mı bilmiyorum?
Artık yanımda değilsin, koca bir boşluk bıraktın arkanda, en azından içimde tuttuklarımı söyleyebilirim, peki başlıyorum...

Anne sana biraz kızgınım, neden mi? Anlatayım

İnanılmaz çok sevdin beni, tarifsiz, eşsiz bir sevgi, sen hayattayken hiç bir zaman sevgiye hasret kalmadım çünkü biliyordum ki sen hep seviyordun beni.
Her eksikliğimi kapadın her şeye koştun anne, ben hep korkusuz yaşadım sen hayattayken; annem hep arkamdaydı...

Bi kere doğumumla yaşadığın mutluluğu hep anlatırlardı tanıdıklar, köyde kimi görsem "sen doğduğunda 3 gün eğlence yaptırdı sizinkiler" derdi de inanmazdım...

ilkokul zamanlarıydı, hastanede dişçiye küfür edip kaçtığım günü hatırlarsın, hiç bitmeyecekmiş gibi gelen ev yolunda koşuştururken tam da kurtuldum artık dediğimde arkamda belirmiştin, "oğlum, canım oğlum bende çektiricem hadi gel" diyerek cesaretlendirmiştinya hani beni, ancak gelmiştim... o gün ağlıyordum ama bir yandan da geldiğin için o kadar sevinmiştim ki.

Folklör oynayabilmem için akşam akşam okul bahçesinde beklerdin hani, ben bilirdim terli dönmeyeceğim eve, sırtıma yerleştirecektin mis kokulu havlunu.

9 yaşındaydım, havaalalına yürüyerek gideceğim diyerek 5 arkadaş çıktığım tek bitirdiğim yol saatler sürmüştüya, sen korkudan ölmüştün kayboldum diye, işte o gün de beni bulan Asker'e beni anneme götürür müsün diye ağlamıştım, bilmiyorsun sen. Döndüğümde hiç kızmamıştın, şükretmenin ne olduğunu o gün senden öğrenmiştim.

Sünnet ediyorlardı ya hani herkes mahşeri kalabalık sanki tiyatro oynatıyorlar, aslında ben aradan görüyordum seni anne, yaş akan gözlerindeki ifadeyi anlamıyordum ama görüyordum seni.

Arka bahçede top oynarken sen dayıma ekmek pişiriyordun da ben elimi tenekeye kestirmiştim, kanı görünce yine bayılmıştınya hani, o gün seni ayıltırlarken "anne vallahi iyiyim bak" diyordum çocuk aklımla, ama canım çok yanıyordu anne, diyememiştim...

Sonra ortaokul, lise yıllarım geldi, yıllarca korktunya hani okul bahçelerinde bir şeyler içirmesinler diye, belki "acaba" demişsindir, ben sözünden çıkmadım anne, sen bir gün kapıdan çıkarken tek yollamamıştın beni, bir gün hatırlamam sıcak çayın enfes cevizli böreğin olmadan okula gideyim, ben nasıl kırardım seni...

Askerde çok hastalandım da her defasında sana iyiyim annem diyordum, gerçi bende sonradan öğrenmiştim ben yokken ne ağır hastalıklar atlattığını. Ziyarete gelmiştinde dönüşte son bi bakış atmıştın, ben o gün senin o asil duruşundan ne güç almıştım be anne...

22 yaşındaydım, "evlenme daha" derken allah allah diyordum kendi kendime ama sonradan anladım hayatın zorluklarıyla hemen karşılaşmamı istemiyordun, biraz keyfe keder gezeyim dolaşayım istiyordun da bende illa tersini yapmıştım. Sonra da ne sevinmiştin torunun olunca...

Sonra yıllar su gibi aktı anne, senin hastalıkların çıktı, ilk endoskopide "S" harfinin yanına soru işareti koyduklarında anlam verememiştim, sonradan öğrenmiştim Siroz'u açık açık yazamadıklarını. Her hastane gidişi ya da dönüşü Allah'a yalvarıyordum annem, ne olur hemen alma onu bizden diye. Bir ümit doğmuştuya hani nakil ile... senin ilk lafın "Eğer Dinçer verecekse ciğerini almam" dı. Benim bir ameliyat olmamı dahi hayatından önde tutmuştun...

Hani o zamanlar bana soruyordun ya neden yanımda eskisi kadar durmuyorsun diye, şimdi cevap veriyorum anne, dayanamıyordum, damla damla, an ve an ellerimden kayıp gidiyordun anne ve ben buna dayanamıyordum. Herkes sanki son fotoğrafmış gibi seninle poz verirken ben senin bir resmini bile çekmedim farkındasın değil mi anne? ben o halin kalsın istemedim gözlerimde, hep o çocukluğumdaki Türkan Şoray bakışlı kadını hatırlamak istedim. O halde dahi akşamları geç gelsem pencerede beklerdin, şimdi o pencereye kafamı kaldırıp bakamıyorum biliyor musun anne?
  
Şimdi şimdi anlıyorum son zamanlarında neden o kadar çok bi çocuğun daha olsun dediğini, aslında çocuğu kendin için istemiyordun, ben böyle seni düşünüp gözyaşı akıtırken o masum bebeğin kokusuyla teselli olmamı istiyordun, bir bedeni toprağa verip döndüğümde yeni doğanın bedenine sarılıp kavrulan yüreğim sarılsın istiyordun...

İşte anne böyle, kızgınım sana hep bu yüzden, o kadar güzel annelik yaptın ki, öyle güzel bir sevgi verdin ki ... yokluğun çok büyük. Tek tesellim var kendime dikkat edip sana hayattayken evlat acısını yaşatmamak... Hep bilirdim bana bir şey olsa sen benim şimdi çektiğimin binlerce katını çekecektin.

"Adam amaan hiç çocuk annesine gönül koyar mı, kızar mı" diyorsun değil mi? Kızar mıyım güzel anam, kızar mıyım hiç ... Nur içinde yat melekler yoldaşın olsun... Biliyorum ki sen burda olmasan da enerjin güzelliğin hep çevremde olacak ... Bir gün olacak yine ellerine sarılacağım merak etme oğlun hep senin küçük oğlun kalacak anne...

Kısa zaman önce kaybettiğim anneme anlatamadıklarımı paylaşmak istedim, fırsatınız varken büyüklerinizle mutlu günler geçirmeniz dileğiyle
 
Dinçer Özden
Mart 2016
İstanbul
 
twitter:dincerozden
 
Toplam blog
: 21
: 2723
Kayıt tarihi
: 13.07.13
 
 

İstanbul doğumluyum ve bu Şehri çok seviyorum. Finans Sektöründe çalışıyorum. Sinema, kitap, spor..