Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Annenizin ayaklarına kapanın cennet orada zaten…

Nasıl büyüklerle biliyor musunuz? Bu yaşımda büyüklerle diyebiliyorsam, ciddi büyüklerden söz ediyorumdur.

Ben annemi ve babamı çok ama çok genç yaşımda kaybettim.

Dünyanın en büyük hazineleri benim için zamansız gittiler.

Her anlamda yoksun ve fakir kaldım.

Aileme sıkıca sarıldım. Benim ailem önemliydi. Biz bizeydik. Benim ailemdi.

Artık annem yoktu. Artık babam yoktu.

Biz vardık. Biz vardık da bizden büyükler hep vardı.

Arkadaşlarımın anneleri vardı, babaları vardı. Ve zaman – zaman onların var oluşlarının ne kadar büyük bir kıymet olduğunu bilmedikleri gibi onlardan şikâyet ediyorlardı. Evet, annesi şöyle yapmışta babası da böyle demiş!
Yapsın ne olur.

Desin ne olur.

O senin annen.

Sağ yaşıyor. Onu görüyorsun, onunla konuşuyorsun. Onunla gülüyorsun, bazen hüzünleniyorsun, ağlıyorsun. Ama istediğin zaman ona sarılabiliyor, kucaklayabiliyor, koklayabiliyorsun. Çünkü onlar var.

Sen ona şükretmiyorsun, bir de onları ihmal ediyorsun. Ben bunlara inanamıyorum. Yakınlarıma, en yakınlarıma soruyorum.
“Anneni aradın mı?”
“Ararım.”
 Aradığında bulamayabilirsin.

Ama onlar her aradıklarında o yaşlanmış insanları bulabileceklerini sanıyorlar ne garip. Bir gün bulamayacaklar.
Bazıları onlara değer vermiyor. Onların aklı ermez diyor kusura bakmayın burada bunu söylemek zorundayım.

Utanmadan diyeceğim. Utanmadan onların aklı ermez. Neye ermez?

Onların aklı erdiği için sen bugün bu durumdasın.

Onların aklı erdiği için seni okuttular, sana hayatlarını verdiler, hatta hala sana vermek için gözünün içine bakıyorlar.

Senden bir şey istemiyorlar tek dertleri sensin.

Seni görmek istiyorlar, sana bakmak, sana dokunmak, seni koklamak.

Oğlummm… Ya da kızımmm demek istiyorlar.

Niye istiyorlar biliyor musunuz? Onlar sizi seviyorlar. Sizde onları sevsenize...

Onlar sizin anneniz onlar sizin babanız.
Tarihçiler derler ki; din adamları derler ki, bilirkişiler derlerki;
“Kalabalık aileler içinde yetişen çocuklarda daha az ruh sağlığı bozukluğu görülüyor.”
Tamam, işte budur.

Babaannenin bir toruna verdiği o sıcak duyguyu siz veremezsiniz ki. İstesenizde beceremezsiniz ki. O babaannedir. Babanın annesi. Ne kadar kutsal bir kelime... Babaanne.

Bir anne kelimesi ne kadar büyük ne kadar kutsalsa bir de ilavesi olan baba ile ne kadar kutsanıyor düşünsenize.

Bakın anneanne. Anne.

Cennet anaların ayakları altındadır deniliyorsa; anneanne derken biraz durup düşüneceksiniz.

Bir torun anneannesine nasıl sarılır, nasıl onun yanaklarından öper, nasıl onun yaptığı kurabiyeleri yer bilmiyorum.

Benim de anneannem olmadı, benim çocuklarımında… Bilmiyorum.

Dede; bakın kelimenin güzelliğine. İki küçük hece iki minik seslenişteki zarifliğe bakın, kaba harflerin bu kadar zarif ses vermesine ne diyorsunuz. Büyük baba.

Baba derken durmanız gerekirken, gözünün içine bakmanız gerekirken; büyükbaba nasıl denir, nasıl söylenir.

Varsa büyük babanız sıkı - sıkı tutun çocuklar ellerini bırakmayın.

Varsa babaanneniz neneniz, dedeniz, anneanneniz sakın onları terk etmeyin.

Sakın onların kokularından eksik büyümeyin.

Varsa anneniz hala  yanında iseniz, cenneti dışarılarda aramayın.

Annenizin ayaklarına kapanın cennet orada zaten…

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....