Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '08

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Anneyim

Anneyim
 

Bir kızım olmasını o kadar çok istedim ki…

Oğlum değil kızım olmalı. İkinci çocuğum erkek olabilir ama ilki kız olmalı. Bana arkadaş olmalı, hayata bağlayan olmalı…

Haydi bir çocuk doğurayım demekle olmuyor tabi ki. İlk ay hüsranla sonuçlandı. Hamile olmadığımı öğrendiğimde hayal kırıklığı yaşadım, o kadar çok isteyince insan bir o kadarda hamile olduğuna inandırıyor kendisini.

İkinci ay pek konduramadım hamile olacağımı. Regl günüm geçince aynı odada çalıştığımız ve geçen ay hamile olduğunu öğrendiğimiz Pervin “bak sen hamilesin koş tahlile hadi, e hadi ama ne bekliyorsun” diye ısrar edince kendimi tahlil yaptırırken buldum. Bir saat sonra çıkacaktı tahlil sonucu. Güzel. Güzel ama bu bir saat nasıl geçer ki? Geçti. Sonuç tahmin ettiğiniz gibi pozitif, yani hamileyim. Yaşasın! Karnımda minicik bir can taşıyorum. Ne olduğunu tam anlayamasam da, neye benzeyeceğini pek tahmin edemesem de, bana muhtaç benim büyütmemi bekleyen bir can var içimde.

Pervin ile sarılıştık benim gözlerim nemli. İki hamile ne hoş olacak ama bu kış. Aylardan da Kasım bu arada.

Hemen aileyi aramaya koyuldum. Babasını aradım. Sevindi mi sevinmedi mi anlayamadım. Kayınvalide faktörü küplere bindi! Ne gereksiz bir şeymiş şimdi bebek. Pardon sana danışılacağını bilemedik bu konuda sevgili kayınvelideciğim. İstenmeyen gelin olunca böyle oluyor sanırım. Annem hayırlı olsun dedi, zaten bir o bir ben bir de şimdi şimdi sevindiğini anladığım yada doğduktan sonra bir bebeğin hayata kattığı mutluluğu anlayabilen sevgili eşim bebeği sabırsızlıkla beklemeye başladık.

Zaten hiç kimsenin ne düşündüğü umurumda değil. Bu bebek doğacak her ne pahasına olursa olsun. Ve biliyorum ki bir kız çocuğum olacak…

Nasıl geçecek bu aylar!

Öncelikle doktor bulmalıyız bir doktor arkadaşımın tavsiyesi ile gidiyoruz doktora ilk randevu ben çok heyecanlıyım. Ultrasonla bakacak karnıma, hiçbir şey hissetmesem de şimdilik, ultrasonda varlığını görebiliyoruz. İnanılır gibi değil. Ben ağlıyorum mutluluktan. Yandık! Ben hep ağlayacağım bu hamilelik boyunca sanırım.

Bebeğimi ne zaman düşünmeye başlasam, hemen gözlerim doluyor salya sümük ağlayasım geliyor.

Artık karnımın büyüdüğü gözle görülüyor. Sanki çok yemek yedim ve karnım gazdan şişmiş gibi duruyorum şimdilik.

Bu arada inanılmaz dikkatliyim beslenme konusunda, bebeğim içeride sağlıklı büyümeli, ne istediğini söyleyemiyor ki zavallı bende ne görürsem, aman canı çekmiştir diye yolluyorum ona.

Artık cinsiyet öğrenme vakti geldi. Gittik doktorumuza. Ben eminim kızım olacak ama bide doktorumuzdan duyalım dedik. Demez mi “erkek” diye! “Hayır” dedim, “yanlış gördün sen kız olacak!”, “Eh inşallah ama buradan erkek gözüküyor” dedi. “Benim kızım muzip çocuktur parmağını koymuştur oraya senle dalga geçiyor doktorcum” dedim.

Doktorumuz biraz paragöz çıkıp bizi endişelere salınca terk ettik kendisini. Hemen yeni bir doktor aramaya başladık. İstanbul’un en iyi Profesörü ve branşı anne karnında çocuk gelişimi olduğunu öğrendiğimiz, bana beklediğim “evet KIZ” müjdesini veren doktorumuzu bulduk.

Doktordan çıkınca hemen tüm konu komşu, aile, arkadaşlar herkes arandı ve evet kızım geliyor, müjdesini verdim, çığlık çığlığa sevinip ağlarken.

Biraz bencillik ediyorum biliyorum. İstediğim bir bebek kız-erkek fark etmemeli, sağlıklı olsun gerisi hiç ama hiç önemli olmamalı ama ben kız istedim. Allah’ım gönlüme göre verdi.

Artık kocaman bir karnım var! Sanki biri ara sıra gelip karnımı pompalayıp gidiyor.

Baharda geldi, nasıl da sabırsızlanıyorum. Bahar aşkı çağrıştırır bana, bende aşkımı bekliyorum ama biraz daha vakti var.

Artık hissediyorum neler neler konuşuyorum aşkımla; onu ne çok sevdiğimi, dünyaya gözünü açtığında onu nelerin beklediğini, ana-kız ne çok şey yapabileceğimizi, onu nasılda sabırsızlıkla beklediğimi, neye benzediğini çok merak ettiğimi, ama en çokta yaramaz olmamasını söyleyip duruyorum, müzik dinletiyorum, okşuyorum sıcacık, ara sıra tepki verir oldu, bir tekme atıyor ki içim bir tuhaf oluyor, gülümsüyorum ister istemez o kadar değişik bir duygu ki, insanı sabırsızlıktan adeta deliye döndürüyor.

İşe gidip gelmek zorlaşmaya başladı. Otobüslerde yerde vermiyorlar ben ayakta ağlaya ağlaya eve dönüyorum, ben bir doğurayım nerde hamile görsem hemen yardımına koşup, otobüslerde yer vereceğim ne kadar zoruma gidiyor böyle.

Çoğu zaman işe gitmemeye başladım. Evde yatıp kalkıp kızımla konuşuyorum, ona alışveriş yapmaya gidiyorum, durmadan da besliyorum. Sonum ne olacak çok merak ediyorum, ama değer minik prensesim için! Kendim ile ilgili hiçbir kaygım yok. Napalım şimdi yediklerimize sayarız doğumdan sonra.

Doğuma az kaldı! Kontrole gittik bir gün, doktorumuz dedi ki “suyunuz azalmış almamız gerek bebeği”, “İyi o zaman ben yarın temizliğimi yapayım öbür gün geleyim” dedim tamam anlaştık. 06.07.2000 Perşembe günü saat 09:00’da doğuracağım canımın parçasını…

05.07.2000 akşamı balkona çıktım, oturdum tek başıma, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ya bebeğimi, canımdan çok sevdiğim, doğmasını çok istediğim kızımı kucağıma alamazsam… Hayırlısı ile doğurmayı diledim Allah’ımdan ve sabahın çabucak oluvermesini…

Sabah erkenden kalktım. Duşumu aldım. Valizim daha önceden hazırdı zaten. Annem, babam ve sevgili eşim hastaneye gitmek için evden çıktık.

Hastanedeyiz! Odaya aldılar, üzerime ameliyat elbisesi giydirdiler ve sedye ile ameliyathaneye doğru gittik. Annem, babam, eşim vedalaştık resmen. Ameliyat nede olsa, girip kalkamamak da var o masadan. Böyle düşünüyorum çünkü kucağıma alamamaktan çok korkuyorum kızımı.

Ameliyathanedeyiz, narkoz verecek olan bey geldi bağıra bağıra “bu gün bu hastanenin en güzel bebeği doğacak” diye, şaşkın şaşkın bakakaldım ona ne oluyorsaJ. Yavaş yavaş bayıldığımı hissediyorum…

Ben baygınım. Kızım doğmuş, alet çantası gibi bir kutu ile çıkarmışlar ameliyathaneden, hemen yıkamışlar, ayak izini, topuktan kanını falan alıp giydirmişler.

Ayılmak üzereyim. Acı var karnımda, kum torbası koymuşlar, etrafımda iki hemşire var onları görünce hemen sordum “kızım mı oldu” diye. Dediler “sen bilmiyor musun cinsiyetini”, “biliyorum ama emin olmak istiyorum kız mı” dedim. “Öğreniriz şimdi ama aynı sana benziyor bebeğin” dediler. Ben bana benzesin istemiyorum! Yani benzesin tabide kız olsun ama ya! Neyse odaya çıkarken öğreniyorum ki kızım olmuş. Bir oh çekmişim ki gözümde yaşlarla sormayın, karnımın acısını falan unuttum.

Odaya geldik. Ve az sonra minicik haliyle kızımı tahmin edersiniz ki gözümde yaşlarla kucağıma aldım. Şu an yazarken bile gözümden yaşlar akıyor. Nasıl tarif edilir bu duygu bilemiyorum. Hayatta tarifi olmayan sevinçlerden, mutluluklardan biri sanırım bu. Karnımın içinden çıkan minicik bebek, benim canımdan, benim kanımdan, benden bir varlık! Bir mucize!

Mis kokusunu içime çekerken Allah’ıma binlerce şükürler ettim ki bana bu günü gösterdi, kucağıma alıp, bağrıma basabildim, minicik yanaklarından, ellerinden, ayaklarından öpebildim… Evet kızım tombiş yanakları, çekik gülen gözleri ile tıpkı bana benziyor.J

Hala güzel mi? Çirkin mi? Olduğunu anlayamadığım bu dünyaya getirdim sonunda kızımı hayırlısıyla…

Darısı tüm isteyenlerin başınaJ

 
Toplam blog
: 19
: 898
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

Sıcak bir Ağustos günü 16:15’de Gönen Devlet Hastanesinde şimdiki gibi tombiş yanaklarım, çekik güle..