Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '12

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Anormal ölümler ülkesinde nur topu gibi bir kürtaj tartışması sezeryanla doğdu...

Anormal ölümler ülkesinde nur topu gibi bir kürtaj tartışması sezeryanla doğdu...
 

Konu sıkıntısı çekmeyen ülkem gündemi yine birdenbire değiştirildi. Taa Uludere’den girdi Başbakan “her kürtaj bir Uludere’dir” diye topu uzaklara attı. Bir de yanına sezeryanı aldı, kürtaj ve sezeryan tartışması başladı. Nur topu gibi bir tartışmamız daha doğmuş oldu. Şimdi bakın her gazetenin her köşesinde köşe yazarları bu konu hakkında yazıp çiziyorlar. Muhteşem bir manevra ile gündem de yine değişmiş oldu.

Sanki ülkemde anormal ölümler kol gezmiyormuş gibi kürtajın cinayet olup olmadığı konuşulur oldu. Oysa o kadar anormal ölüm var ki etrafımızda öncelikle onlara bakılması gerekmiyor mu? Örneğin yıllardır içinde bulunduğumuz kirli savaş yüzünden ne canlar yitip gitti. Ucu bucağı bilinmeyen bu süreç normal ölümlere mi gebe? Bütün suçu ekmek parası kazanmak olan insanların kimin emri olduğu bilinmeyen bir yaylım ateşte vurulup ölmeleri çok mu normal? Ya konmayan trafik levhaları yapılmayan bariyerler yüzünden denize uçan ailelerin ölümleri anormal değil mi? Ya küçük kızların tecavüz edilip öldürülüp bir kenara atılan cesetleri. Tecavüz sonrası hamile kalan kadınların yine kendileri suçlanarak ölüme gönderilmeleri. Şiddete uğrayan kadın ölümleri. Yoktan bir sebepten çıkan kavgalar sonucu aptalca ölümler... vs. vs. Daha sayılmayacak kadar çok anormal ölüm kanıksanacak şekilde gözümüzün önünde.

Sorun, bu kadar kaybın yerine yeni yandaş nüfuslar gelmesi mi, yoksa gerekli tedbirlerin alınıp anormal ölümlerin azaltılması mı? Hem bu dayatma da ne oluyor ki.

Başbakanın haklılığını veya haksızlığını tartışmak değil de meramım bir şekilde dayatmalara olan alerjim yüzünden bu isyanım.

“Sezeryan ve kürtaja karşıyım” demek başka, kadının kendi vücudu üzerindeki tasarrufunu önemsemeyip yasaklamak başka. Kürtaj yasak bile olsa parayı bastırana, illegal olarak özel kliniklerde belki de bakımsız ve kirli merdiven altı dediğimiz yerlerde istenmeyen gebelikler son verilecek. Bu her dönemde böyle olmuştur. Gizli saklı kürtajlarda kanamanın durmaması yüzünden ne kadınlar heba olmuştur. Sonrasında bir küçük gazete haberi oldular. Yasak neyi sonlandırıyor ki üstelik bu ülkede...

Ayrıca, tecavüz sonrası hamileliklerde kadın çocuğu aldırmasın de ne yapsın. Dünyaya doğması istenmeyen sevgisiz bir insan daha mı katılsın? Kadın diyelim altı çocuktan sonra bilgisizliği ya da kocasının vurdumduymazlığı yüzünden yedinci çocuğa hamile kalınca ne yapsın? Zaten kıt kanaat geçinirlerken altı çocuğun gıda ve eğitim masraflarını karşılayamazken bir bakımsız çıplak gezen çocuk daha mı katılsın sokaklara. Bırakın kararı kendileri versin.

Önce üç çocuk sonra beş çocuk derken sonunda istenmeyen gebelikleri bile sonlandırma hakkı da elinden alınıyor kadının. Kadın bir üreme makinası gibi algılanır oldu. Sezeryanla doğuran kadınlar en fazla üç çocuk düşünebiliyorlar. Bir kere sezeryanla doğum yapan kadının sonraki doğumları da sezeryanla oluyor. Üremeleri kısıtlı. Bu yüzden olsa gerek sezeryanla doğurma hakkını da elinden alıyorlar. Ki daha çok doğursun, üreyebildiği kadar üresin. Ama bakımlarını nasıl yapacağı konusunda hiç çıt yok.

Katılıyorum aslında. Son dönemlerde hem sancıdan korkan hamile annelerin, hem rahatını düşünen doktorların hem de daha fazla kazanç elde etmek isteyen özel hastanelerin doğumlarda sezeryan tercihleri çok fazlaydı. Kimse normal doğum sancılarını beklemiyor, gelişimi tamamlanan bebeği almak için iş saati içinde bir randevu veriliyor ve doğum gerçekleşiyordu. Günümüzde sezeryanla doğum şimdiye kadar hiç olmadığı şekilde yüksek. Riskli gebelikleri saymaz isek sanki keyfi bir tercih. Riskli olmadıktan sonra normal doğum teşvik edilmeli evet.

Kürtaj ise içindeki canlıyı öldürmek gibi bir bakıma. Ancak, öncesinde gerekli şartlar iyileştirilirse kadın doğurmaktan korkmaz. Doğadaki hiçbir dişiyi düşünemiyorum ki karnındaki kendinden bir parçaya kıyabilsin.

Her şeyin doğanın insana vermiş olduğu normal süreçte gerçekleşmesinden yanayım. Ancak yine de kadının başka bir ağızın dayatması yerine kendi tercihini ve hislerini öne çıkarması lazım. Siyasetçiler, kadının kendi vücudu üzerindeki tercihini kendine bırakıp, ülkedeki anormal ölüm artışına bir son versin.


Şükran Demirtaş

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..