Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '13

 
Kategori
Güncel
 

Ant ve yemin

Ant ve yemin
 

Amerikan bayrağına ve federal cumhuriyete bağlılık yemini eden çocuklar !


4 Ekim 2013 medya haberlerine göre AKP’den Sn. Hüseyin Çelik, kaldırılacak  olan “Andımız” için şöyle demiş: “Bir Türk çocuğu her sabah yemin etmek zorunda mı? Demezse Türklüğüne zarar gelir mi? Her sabah çocukları sıraya geçirip yemin ettirmenin ne manası var?”

Her şeyden önce “yemin” ile “ant” sözcükleri eşanlamlı gibi görünse de arada önemli farklar vardır. YEMİN özellikle Allah adına veya onu tanık göstererek “vallahi, tallahi, billahi” diyerek dinsel bir söz verme halidir. İslam inancında Allah dışında edilen yeminler geçersiz ve günahtır. Yemin herhangi bir nedenle engellenir veya bozulursa kefaret verilmesi gerekir. Örneğin, on fakir insana bir fitre miktarı buğday, ya da, buna eş  değerde un,  havlu, mendil, çorap, don, fanla, et, pirinç, terlik, takunya, potin  verilebilir. Din İşleri Yüksek Kurulu, 2013 yılı için fıtır sadakası (fitre) miktarını 9,25 TL olarak belirlemiş.  O halde, 2013 yılında edilen bir yemin bozulursa 10 x 9,25 = 90,25 TL kefaret ödenmesi gerekir.

İmdi, eğer “Andımız” yemin ise, bu yemin engelleniyor, kaldırılıyor ve bozuluyorsa -ilk öğretim kurumlarında yaklaşık 11 milyon öğrenci bulunduğuna göre-   ödenecek günlük kefaret miktarı 90.250.000.000.- TL oluyor. O halde, bir ders yılı  8 ay olsa, demek ki ödenmesi gereken toplam kefaret 21.660.000.000.000.- TL ! AKP kendi cebinden bunu ödeyebilir mi?

ANT sözcüğü ise  geleneksel, ahlaki, etik veya ulusal değerleri,  olayları, kişileri veya Tanrıyı  tanık göstererek bir olguyu doğrulama, açıklama, topluma veya kendi kendine söz vermektir. Ant bozulursa bunun dinsel bir yaptırımı yoktur ve salt o kişinin vicdanını ilgilendirir. İlk öğretimde söylenen "Andımız" veya Ömer Seyfettin’in “Ben Gönen’de doğdum” tümcesiyle başlayan ünlü “Ant” öyküsünde ellerini çakıyla kesip ant içerek kan kardeşi olan iki çocuğun öyküsünde olduğu gibi...

Kuşkusuz hiçbir bir Türk çocuğu her sabah Andımız’ı söylemek zorunda  değildir.  İsteyen söyler, istemeyen söylemez.  Bu zorunlu değil, özgürce  söylenen bir uygulamaya dönüştürülebilir. Dünyanın her ülkesinde bu tür ulusal antlar veya sözler söylenir. Örneğin, ABD’de ilköğretim öğrencileri de dahil olmak üzere herkes 

“Amerika Birleşik Devletleri’nin  Bayrağına, Tanrı’nın önünde bölünmez tek ulus, herkes için özgürlük ve adalet için duran Cumhuriyetine bağlı olduğuma söz veririm.” [1]

diyerek bağlılık yemini ederler. İmdi, bu yemini etmeseler ABD’ye bir zarar gelir mi? O zaman bu yemini etmenin ne manası var? Veya,  ülkemizde günde beş vakit cami hoparlörlerinden avaz avaz ezan okunmak zorunda mı? Ezan okunmazsa dine bir zarar gelir mi? Her gün günde beş vakit camiye gidip namaz kılmanın ne manası var? İsteyen istediği vakit namazını sessizce ve çevreyi rahatsız etmeden kendi kendine kılamaz mı?  

Uzun lafın kısası, içinde bulunduğumuz postmodern karşı devrim süreci baskısını her geçen gün artarak sürdürmekte, acz içindeki CHP bunu seyretmektedir.. Bu süreç Atatürk devrimleri ve cumhuriyet kazanımları tamamen yok edilene dek sürdürülecektir. AKP hükümetinin bugüne kadar olan şaşmaz ve kararlı icraatı ve son açıklanan “Demokratikleşme Paketi” ülkenin büyük bir hızla İslam Devletine dönüştürülme yolunda olduğunu göstermektedir. Gizli bir tarikat gibi çalışan Naziler yönetiminde Almanya 10 yıl içinde  nasıl bir Nasyonal Sosyalist  devlete dönüştüyse, Türkiye de aynı şekilde bir Nasyonal Sosyalist Sünni İslam devletine dönüşmektedir. Daha ne diyelim?

 


[1] Yeminin özgün İngilizcesi: “I pledge allegiance to the Flag of the United States of America, and to the Republic for which it stands, one Nation under God, indivisible, with liberty and justice for all.” 

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..