Antalya'da bitmeyen belediye hizmetleri yaşayanları canından bezdirdi

Zaman zaman Antalya’nın Büyükşehir Belediyesine ve Başkanına ilişkin eleştirel yazılarım oluyor.
Ve her defasında memnuniyetsizliğimi dile getiriyorum.
Geçtiğimiz dönemlerde de Antalya’nın yerel yönetimlerinden memnun olmamıştım, bu dönemde de memnun olmadım.
Özellikle bu dönemi kara bir dönem olarak niteliyorum.

Antalya’ya yerleşeli onbeş yıl olmuş
Onbeş yıllık bir yaşam serüveni içerisinde olduğum Antalya’da kendimi kuşkusuz Antalyalı olarak nitelemem pek de garip kaçmaz.
Ve Antalya’ya yerleştiğimden bu zamana kadar geçen süreçte beni en fazla rahatsız eden husus, yerel yönetimlerin bitip, tükenmek bilmeyen hizmet yarışı! oldu.
Diyeceksiniz ki “Ne var bunda?”.
Çok şey var.
Hem de o denli çok şey var ki, anlatmakla bitecek gibi değil.
Nereden başlasam bilemiyorum, ama ilk vurgu yapmam gereken husus sürekli olarak kanalizasyon çalışmalarının yapılması.
Bitip, tükenmek bilmeyen kaldırım çalışmaları hemen ardından eklenmesi gereken bir sorun.
Ve bu çalışmaların sonu bir türlü gelmez.
Antalyalılarında “Hah işte, artık kurtulduk şu çalışmalardan” dediği tek bir zaman olmadı.
Sanki Belediyeler, Antalyalılara eziyet çektirmek için hizmet veriyor.
Onbeş koca yıldır bitmeyen kaldırım çalışmaları sayesinde bir türlü doğru dürüst yürüyemez olduk Antalya kent merkezinde.
Kaldırım bitti derken, hemen ardından başlayan kavşaklardaki drenaj çalışmalarından dolayı trafik çekilmez hale geldi ve her yıl dönüp dönüp tekrarlandı bu çalışmalar.
Tam her şey bitti derken bir bakıyorsunuz kentin bir yerine girmiş iş makineleri, harala gürele içerisinde yolları kazıyorlar.
“Hayırdır, ne yapılıyor burada?” diye sorduğunuzda, aldığınız yanıt “Kanalizasyon çalışması” oluyor.
Ve koca bir on yılın sonunda Antalya yerel yönetimleri halkı canından bezdirdi.
Ardından 2004 yerel seçimlerinde iktidara AKP geldi.
Belediye Başkanı Menderes Türel oldu.
Ve mazbatayı alır almaz bütün bir Antalya’yı şantiyeye çevirdi.
Geçen süre içerisinde Antalya daha berbat bir hale döndü.
Önce yer altı geçitleri inşaatına başlayıp kenti tam ortadan bölen yolları kazdı.
Aylarca süren inşaat resmen Antalya’da yaşayan vatandaşlara ve Antalya’ya gelen turistlere kan kusturdu.
Hele hele Migros alt geçit’i belirlenen tarihten aylarca sonra bitti ve bu yolu kullanmak sureti ile evine gidecek olanlar rezilliklerin envayi çeşidini yaşadı.
Tam alt geçitler bitti derken, raylı sistem teranesi ile kent daha bir felaket noktaya doğru sürüklendi.
Raylı sistem çalışmaları nedeni ile kentin içerisine girebilmek hayli maharet istiyor.
Aylardan beri devam eden çalışmaların daha ne kadar süreceği ise meçhul.
Kaldı ki bu çalışmaların ne kadarı Antalya’nın yararına olmuştur? Tartışılır.
Yetmedi bunca eza ve ceza, stad inşaatına girildi.
Onca boş kamu arazisi dururken, stadı getirip kentin en işlek caddesinin kenarına kondurma basiretsizliği de yine bu dönemin Belediyesinin marifeti oldu.
Stad inşaatının ne zaman biteceği ise meçhul.
Ve stad bittikten sonra esas cümbüş kopacak.
Bunlara ilaveten kentin hemen hemen her yanı Alış Veriş Merkezi inşaatları ile dolup taşmış durumda.
Alış Veriş Merkezlerinin inşaatlarının devam etmesi yine aynı şekilde kent trafiğinin mahvına neden olmuş durumda.
Ve bu iş merkezleri faaliyete geçtiğinde trafik daha da bir çekilmez hale gelecek.

Şimdi şapkamızı önümüze koyalım.
Hizmet kisvesi altında kent merkezinde esnaflık yapan kaç işletmenin battığından haberi var mıdır Menderes Türel’in?
Bu saçmalıklara bir son verilmesi için daha kaç esnafın batması gerekiyor.
Bu hizmetlere “saçmalık” diyorum.
Çünkü; Hizmet kisvesi altında yapılanların hiç birisi kamu yararı gözetilerek yapılmış şeyler değildir.
Sadece yandaşları zengin etme operasyonudur.
Ve bu operasyon sürecinde Antalyalılar, parası ile rezil ve kepaze olmuştur.
İşini kaybetmiştir, Antalya’nın içerisinde dolaşamaz olmuştur.
Kısacası Antalya, nefret edilecek bir kent haline gelmiş ve bitip tükenmek bilmeyen teraneden hizmetler sayesinde yaşanılır olmaktan çıkmıştır.