Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '13

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Antalya'da Çıralı Yanartaş Olimpos

Antalya'da Çıralı Yanartaş Olimpos
 

Doğa Cenneti ne gider


40 yıl önce Teknik Lisesinden mezun olduğum Antalya ya  yeniden taşınmamızın ikinci yılı. Her fırsatta bu cennet kentin başka bir köşesini gezmeye, görmeye, tanımaya çalışıyoruz da henüz dünyaca bilinen Olimpos’u gezmemiştik.

            Bu bayram öncesi Ankara dan gelen sevgili dostlarımızla Antalya merkeze 70 km mesafedeki Çıralı koyuna gittik.

            Bozulmayan doğası ile iyi bakımlı büyük bir sahil bahçesini andıran Çıralı koyuna kadar gitmişken koya 3 km mesafede ki Yanartaş doğal harikasını da görmek istedik. Yanartaş’ı görmek için 5 TL den bilet satan görevliler görebilmek için 1 km yürüyeceğimizi söylediler ama aydınlatıcı hiçbir ön bilgi de vermediler.

            Merakla el ele tutuşup sıra dışı doğal taş merdivenlerden tırmanmaya başladık. 200 mt. Kadar ilerledikten sonra nefes, nefese kalan eşlerimiz devam edemeyeceklerini  belirtip  aracımızın yanına döndüler.

            Arkadaşımız  Zeki ile birlikte orantısız taş merdivenlerden dağa tırmanmaya devam ettik. 700 mt kadar gidince bir çok kişi gibi bizde taşlara oturup dinlenmek zorunda kaldık.

           Ellerinde tutunma sopaları, sırtlarında erzak ve tulumları olan, muhtemelen geceyi yanan taşlar bölgesinde geçirmiş olan 15 kişilik yabancı öğrenci gurubu rampa aşağı önümüzden geçtikten sonra biz yukarı doğru yola devam ettik ve nihayet 35 dakika sonra  bölgeye ulaştık.

           Yorulduğumuza değmişti. Daha önce çok rastlamadığımız bir doğa harikası izledik.

Zirvedeki çamların arasında yaklaşık 4-5 dönümlük hiç bitki olmayan, işlenmemiş kömür alanını andıran bölgede onlarca yarıktan sızan gaz ateşlenmiş, zayıf bir çıra ateşi görünümünde yıllardır hiç dinmeden yanmış ve yanmaya devam ediyor.

            Daha ilgimi çeken; aynı yerde harabe görünümün de, Sümela benzeri tarihi kiliselerde gördüğümüz renklerle süslenen kemer kalıntısından kilise olduğu anlaşılan, harçsız iri taşlarla örülmüş duvar kalıntıları oldu. İçleri  zamanla dolmuş, oda ve salon görünümlü kalıntılardan baktığınızda Çıralı koyunu süsleyen masmavi Akdeniz’in sonsuzluğunu  görüyorsunuz. Bazılarını yazıma eklediğim fotoğrafları çektikten sonra taş merdivenlerden 20 dakikada aracımıza ulaştık ve nar ağaçlarının donattığı bahçeler arasından Çıralı koyuna döndük. Denize nazır, özellikle akşamları bir başka dünyayı sergileyen cafe-restoranlardan birinin sedir köşesine yerleşip yedik, içtik dinlendik.

             Aynı yörede olduğunu duyduğumuz dünyaca ünlü Olimpos kentinin  kalıntılarını da görmek istiyorduk. Cafe işletmecisi sahilde 15 dakika kadar yürüdükten sonra kalıntılara deniz cephesinden giriş yapabileceğimizi belirtince, aracımızla ana yola çıkıp kilometrelerce  gitmeden Olimpos’a ulaştık. Müze kartlarımız olduğu için 5 Tl ödemeden gezi ve gözleme başladık.

              Gördüklerimizi  burada anlatabilmek gerçekten  çok zor, ekleyeceğim bazı fotoğraflar kısmen tanıtıcı olabilir ancak yetmez, mutlaka görmek gerek. Yüzlerce yılın kalıntılarını inceleyince benzerlerinde olduğu gibi ”nasıl olmuş, nasıl yapabilmişler hangi teknik ve teknolojiyi kullanmışlar yorumları ile” beynimiz zorlandı.

             Hareketsiz suyun, balık ve ördeklerin doldurduğu derenin ikiye böldüğü tarihi Olimpos kentinin içinden ilerleyerek bir müddet sonra karadan otomobillerle ulaşılan diğer giriş kapısına ulaştık.

             Tarihi kentin iki bölümünü birleştiren,  dere üzerindeki taş köprü yıkılmış olduğu için derenin susuz olan diğer başından kent kalıntılarının karşı kısmına geçtik. Talan edilmiş tonlarca ağırlıktaki kaya mezarlar ve kilise harabeleri arasından üzüntülerimizi ve yorumlarımızı paylaşarak geçtik.

             Bu kanatta yürümek için düzenlenmiş yaya yolu olmadığından tek kişinin geçebildiği izleri takip ederek ağaçlar ve devasa duvarlarla mezarlar arasından maharetli bir yürüyüşle başlamamızdan bir saat sonra tekrar denize ulaştık.

               Dünden bu güne  tüm enerjisini öne çıkan siyasal odakların devamlılığına  ayıran devlet gücü benzerlerinde olduğu gibi maalesef buralara da sahip çıkmamış, tarihin emaneti olan bu kalıntıları da kaderine terk etmiş.

               Mevsime rağmen hava oldukça sıcak ve Çıralı sahili cıvıl cıvıldı ama öylesine yorulmuştuk ki ilk fırsatta Antalya ya dönmek istiyorduk. Saat 10.00 da başlayan gezi ve inceleme serüvenimizde zamanın nasıl geçtiğini anlamadan saat 17.00 olmuştu.

              Dünyayı gezmek gerek, ama önce ülkemizi gezip tanıyalım derseniz bu cennet ülke gezmekle de görmekle de bitecek gibi değil. İlk fırsatta bu cennet köşelerimizi görmeniz, ve MUTLU BAYRAMLAR  dileğimle.                                                                           orhan.yuksel@mmo.org.tr 

 
Toplam blog
: 43
: 567
Kayıt tarihi
: 28.06.11
 
 

 Karaman E.M.lisesi ilk öğrencilerindenim. ikinci sınıftan itibaren Antalya Makine Teknisyen okulun..