Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '10

 
Kategori
Turizm
 

Antalya'da Türkiye'yi yaşamak

Antalya'da Türkiye'yi yaşamak
 

Antalya Kaleiçi


Türkiye ile tek bağlantısı sadece coğrafi olarak Akdeniz’de yer almak olan otellerde mi? Değil elbette. İsimlerine bakın, ne kadar Türkiye’li olduklarını anlayın.

Club… Hotel… Park… Sun… Star… Sea… Bu isimler mi Türkiye’yi yansıtacak?

Antalya, hem de tam orta yerinde, Türkiye’yi yansıtabilecek bir projenin alt yapısına sahip.

Dev bir irade devreye girerse Antalya’nın göbeğinde bir mini Türkiye yaratmak işten değil. Bakanlık, belki de Başbakan müdahil olursa, Kaleiçi Türkiye’nin her kentinin kendisini tanıttığı muhteşem bir açık hava tanıtım platformuna dönüşebilir.

Antalya’ya gelen dokuz milyon turist’in yarısının bu platformu görmesi, Türkiye’nin 80 vilayetinin kendisini zahmetsizce 4.5 milyon insana tanıtması demektir.

Kaleiçi’nin güzelim evleri, yoğun bakımda günden güne eriyen bir hasta gibi dökülmekten kurtulur, hayata döner, insana kavuşur.

Turistlerin, iki haftada tamamını tadamayacakları bir görsel cazibe ve gastronomi sofrası ortaya çıkar, Kent’in bu mahzun bölgesi allı pullu bir gelin gibi endama bürünür.

Önce Kaleiçi’nin özel mülk sahipleri ikna edilmeli, böyle bir yatırımın mülklerine neler katabileceği konusunda bilgilendirilmelidir. Zira restore edilmiş ya da yıkıntı halindeki evlerin büyük bir bölümü özel mülkiyettedir.

Onlar bu atılıma kazanıldıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi gelir.

Bu konuya dahil olması gereken iradeler Kültür ve Turizm Bakanlığı, Antalya Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Kaleiçi Esnaflarıdır.

Nedir yapılması gereken?

İkinci adım, Türkiye’nin 81 ilinin Valilikleri ve Belediyeleri ile ortak bir platform yaratmak.

Kimi illerde kültürü, müziği, sporu, mutfağı ile ilin önüne geçen iddialı ilçeler de var. Örneğin Bodrum… Örneğin Seferihisar… Ya da Edremit…

Bu platformda, Antalya yerel Yönetimi, 81 vilayete Kaleiçi’ni birlikte değerlendirmeyi önerir.

Her bir vilayetin ağırlığına, gücüne ve elbette talebine göre belirlenecek sayıda evi bu vilayetlere tahsis eder. ( Kiralama, Satış )

81 vilayetin yönetimleri Kaleiçi’nde kendilerine tahsis edilen evlerin restorasyonunu üstlenir. Özel mülkiyetten kiralanan evlerin kirası bu yönetimlerce karşılanır.

Restorasyon sonrasında evler vilayetlerin geleneksel tarzına göre dekore edilecektir. Yöresel kilim, halı, mobilya, ahşap işlemeciliği, el sanatları kullanılır.

Kaleiçi evleri çok odalı ve yaşam alanları çok geniş yapılardır. Bu odalar vilayetlerin tanıtımı için mini birer müze olarak değerlendirilebilir.

Bir odada otantik giyim örnekleri sergilenebilir. Bir başka odada Vilayetin tarihine ait görsel malzeme sunulabilir.

Bir başka odada vilayetin doğal güzellikleri tanıtılabilir. Kartpostal, dergi, afiş gibi basılı malzeme yanında video gösteriminden yararlanılabilir. Hemen komşu odada genç kızlar, erkekler, yerel sanatçılar gün boyu marifetlerini sergiler…

Halı dokur…

Taş işi yapar…

Gümüş işçiliği yapar.

Resim çizer.

Daha bunun telkarisi var..

Edirnekarisi var…

Ebrusu var…

Çinisi var.

Girişteki bahçede yöresel folklor ekipleri gösteri yapabilir. Ki, böyle bir karşılama ilk izlenimin olumlu olmasına yarayacaktır.

Zaman zaman gösteriler hemen yukarıdaki Cumhuriyet Meydanına taşınırsa daha etkili olur. Meydandaki ilgiyi Kaleiçi’ne yönlendirir. Kaleiçi’ndeki yaşamdan kesitler de sergilenebilir.

En önemli tanıtım unsurunu unutmadım.

Yöresel mutfak.

Mutfakta menü kesinlikle yöresel tatlardan oluşmak şartı ile yemekler pişer. Yörenin amatör mutfak ustaları bu işin olmazsa olmazıdır.

Abartmadan… Hile hurdaya dalmadan…

Tamamen doğal ürünler kullanarak.

Mengen’in kedibatmaz’ı… Tokat’ın büryan’ı… Erzurum’un cağ kebabı… Urfa’nın isotlu kebabı… İspir’in kuru fasulyesi… Trabzon’un muhlaması… Laz Böreği…

Bu yemekler para ile mi satılır, bedava mı dağıtılır, onu vilayetlerin tercihine bırakalım. Ama, her ziyaretçinin dilinde unutulmaz bir tad bırakacağı kesin.

Bu evlerin, ziyaretçilerin gözünde, kulağında, dilinde, eve dönüşünde anlatmakla bitiremeyeceği izler bırakacağı kesindir.

Bu izleri broşürlerle, cd’lerle, turistlerin dilinde basılı dergilerle güçlendirmek muhteşem bir tanıtım avantajı sağlayacaktır.

Olabilir mi?

Antalya’ya gelen 9 milyon turistin Kaleiçi’nde Türkiye’yi tanımasını, tutulmasını sağlamak mümkün müdür?

EMITT Fuarında gördük. Her vilayet valisi, belediye başkanları, yerel stkları ile kendisini Dünya’ya tanıtmak için koşup gelmiş.

Türkiye kabına sığmıyor. Ama Kaleiçi’ne sığabilir mi?

 
Toplam blog
: 34
: 682
Kayıt tarihi
: 01.07.06
 
 

Hiç bir şey göründüğü gibi değildir. Olmamalı da. Biraz beynimizi yormalıyız. Dayatılan hiç bir dogm..