Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Kasım '07

 
Kategori
Haftasonu
 

Antalya'nın narı midemin ışıltısı

Antalya'nın narı midemin ışıltısı
 

Hafta sonu, yani geçtiğimiz pazar günü öğlene kadar evde oturduk ve kasvetli bir hava vardı. Yağmur ha yağdı ha yağacak. Eşim biraz rahatsızdı ve biz kızımla karar verdik, dışarıya çıkıp nar bahçalerinde nar toplamaya gidelim dedik.

Hani Antalya'nın narı da bir başkadır. Özellikle bu mevsimler geldiğinde, bizim evde ortalama haftada 25 kg nar tüketilir. Yani suyunu falan içmeyiz. Alırız narı, bir güzel başına oturup bir kasenin içine ayıklarız. Kocaman bir kasedir. Daha sonra küçük kaselerin içine koyarak gel git yeriz. Topu topu ikibuçuk ay sürer nar furyası ve biz bu iki buçuk ayın her anını nar ayıklayıp yiyerek değerlendiririz.
Yılın sonbaharında iki buçuk aylık zaman diliminde, her akşam illaki kocaman bir kase nar ayıklanmış bir vaziyette mideye inmeyi bekler. Kütür kütür ve mayhoş bir tadı vardır. Taneleri kıpkırmızıdır bu mevsimlerde narın. Tadı bir harikadır. Nasıl anlatsam bilmemki narın tadını. O kıpkırmızı taneleri varya narın insanı heyecandan deliye dönderir adeta. Biz ailece o nar kasesinin başına çöküp öyle bir iştahla ayıklanmış narları yerizki, en çoğunu yiyeceğim diye illaki bir kavga patlar evde.

Ufaklık illa ben yiyeceğim der, sevgili eşim bana bir şey bırakmıyorsunuz der, ben bir taraftan ikisine sitem ederim, ama üçümüzde kıtlıktan çıkmış gibi nara saldırırız.

Bu hafta sonuda ufaklıkla çıktık Çakırlar denen bir yerlere doğru ilerledik araba ile ve yanımızada aldık bizim Hayri beyi, nar bahçesi bulup arabayı kenara çekip elimizde çakı dalından koparıp hemen oracıkta narı üft edeceğiz.

Ama ne kötü bir durum. Bütün narlar toplanmış. Ortalıkta tek bir nar yok. Her yer nar bahçesi ama dalda bir tane bile nar bırakmamış Çakırlar'ın köylüleri. Aldımı bizi bir üzüntü. O zaman ne yapalım dedik. Doğruca sosyete pazarına gidip orada nar satın alalım. Vurduk arabayı Çakırlar'ın sosyete pazarına ve pazara doğru giderken yol kenarındaki satıcılardan birisi o güzelim kırmızı renkli narları sandığın içerisinde satıyor. Hemen arabayı yanaştırıp sandıktan elimize birer tane aldık ve cebimden çıkardığım çakı ile başladım narı kesmeye.

Hani nar kesmekte ince bir iştir. Öyle herkes narı kafasına göre kesemez Çığlık usulü keseceksin narı.

Çığlık usulü nar kesme teknik bir şekilde yapılır. Tek bir tanesine dahi zarar vermeden kesilir, Çığlık usulü nar kesme. Narın Antalya'daki vatanıdır Çığlık beldesi. Beldenin tam ortasında, bir elin içerisinde yapılmış o enfes nar heykeli, bütün heybet ve haşmeti ile beldeyi süsler.

Çığlık usulü nar kesme; alacaksın narı eline, önce çiçek kısmından vuracaksın çakıyı ve çiçeğini keseceksin. Nar en tepeden açılmış olacak. Daha sonra en arkasındaki sap kısmını keseceksin ve sap kısmıda açılacak. Hemen arkasından narın tümsek olan kısımlarına bıçağı fazla derine vurmadan hafif hafif keseceksin. Ama illaki tümsek kısımları olacak. Ve narın hem alttan hemde üstten açılmış olan kısımlarından birleştireceksin. Daha sonra elinle hafifçe narı ayırdınmı nar ortalama beş parçaya ayrılır ve tamda zarlarının olduğu yerden ayrılır. Ondan sonra ver elini hapır hupur yemeye.

Ve biz Çakır'ların sosyete pazarı yolundaki narcının başının ucunda aynı tarif ettiğim gibi narları kesip yemeye başladık. Ufalık öyle bir saldırıyorki narlara. Eline verdiğim narı hapır hupur yiyor. Yüzü, gözü nar suyu olmuş. Görülmeye değer bir manzara. Ama ufaklığın hiç umrunda değil. Kızım diyorum üstün başın nar lekesi olacak, ben sana ayıklayıp vereyim diyorum. Ne mümkün. Ufaklık bir dadanmışki nara demeyin gitsin. Ne yüz kaldı ufaklıkta, ne göz kaldı. Kaşkolu oldumu bir güzel nar suyu. Kızım annen kızacak diyorum. Hiç umurunda değil. O kendisini iştahla kaptırmış nar yemeye. Bi daha bi daha diyor. Biraz geç kaldınmı narı uzatmakta basıyor yaygarayı.

Ayak üstü üç kişi yaklaşık beş kilo narı üft ettik. On kiloyuda satın aldım. Abartmıyorum ayak üstü yaklaşık beş kilo nar yedik. İyice şişene kadar. Artık ayakta duracak gücümüz kamadı ve yağmurda başlayınca doğruca sürdük arabayı sosyete pazarına. Sosyete pazarının etrafındaki gözlemecilerden birisine girdik. Naylon branda ile kapatmşlar gözlemeciler mekanlarını ve yağmurun yağışının altında bir güzel gözlemede yedik. Közde çayımızı içtik ve yağmurun şırıltısını dinledik. Akşam erken oldu. Kalktık ve yola koyulup tekrar eve geldik. Eve gelir gelmez kocaman bir kase daha nar ayıkladık ve bizim ailenin üçlü forveti olarak, nar kasesine bir hücum etmişiz, daha o dakika koca kase narın yerinde yeller esiyordu. Nar bittiğinde hiç birimizde yerinden kalkacak hal kalmamıştı.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..