Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '11

 
Kategori
Antalya
 

Antalya sahilinde içki içmenin bedeli...

Antalya sahilinde içki içmenin bedeli...
 

Biliyorsunuz geçenlerde Ankara’da polisler marketleri dolaşarak, marketlerin içki reyonlarını teftiş(!) etmiş ve açıktaki içkilerin, içki içenler tarafından görünmeyecek bir şekilde saklanması talimatını vermişti. 

Netice itibarı ile polisin yaptığı teftişin(!) bahanesi olarak da, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun birkaç ay önce yayınladığı “içki içme ve satış yönetmeliğini” göstermişti. 

Toplumda fazla tartışılmayan bu konu, yaratılan sanal gündemlerin arasında kaybolup gitti. Toplum olarak geçim ve seçim derdine düştüğümüz için, hayatımıza yapılan müdahaleleri görmezden geldik ve geliyoruz. 

Sabahları devamlı yürüyüş yaptığım, bazen akşamları dolaşmaya çıktığım Antalya Konyaaltı sahil şeridinde, halkın genellikle öğleden sonra deniz kenarındaki kum ve çakılların üzerine sere serpe uzanıp, kimisinin birasını, kimisinin meşrubatını içtiği, çok güzel bir görünümü görerek mutlu oluyordum. 

Antalya’ya bahar Mart ayının girmesi ile birlikte gerçekten geldi. Hava sıcaklığı 20 li derecelere ulaşınca, emekli kenti görünümündeki Antalya’da halk kendisini, sahillere attı. Ancak son birkaç günden beri, havanın iyi olmasına rağmen sahil şeridindeki kalabalıkların azaldığını gördüm. 

Hem yürüyüp, hem de kendi kendime sordum. Bu halk nerde? Niye sahiller, havanın iyi olmasına rağmen cıvıl cıvıl değil? 

Sabahları bile sahilde, kimseyi rahatsız etmeden bira içen insanlar nerde? 

Meğer bir Antalyalı olarak benim duymadığım, bilmediğim denetimler başlamış ve Antalya’da ‘İçki Kontrol Polis’ birimi kurulmuş. 

‘İçki Kontrol Timi’ Antalya sahillerinde, 26.02.2011 Cumartesi günü yaptığı kontrollerde; sahilde içki içtikleri gerekçesiyle 88 kişiye para cezası kesmiş. Gerekçe Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun yayınladığı yönetmelik değil. Gerekçe; 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 35. maddesi! 

Bu madde ne emrediyor? 

5326 sayılı Kabahatler Kanunu madde 35.- Sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükûnunu bozacak şekilde davranışlarda bulunan kişiye, kolluk görevlileri tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir. Kişi, ayrıca sarhoşluğun etkisi geçinceye kadar kontrol altında tutulur. (Yasa metninde yer alan ceza miktarı güncellenerek bugün yetmişbeş lira olarak uygulanıyor.) 

Bildiğiniz gibi Trafikte araç kullanmak için alkol almamak gerekir. Alkol alımının bir sınırı vardır. Bildiğim kadarı ile 50 promil’e kadarki alkolün bir cezası yok. İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğünce meclise gönderilen, yeni yasa teklifinde, bu oranın 100 promil’e çıkartılması öneriliyor. Yani 100 promil alkol alanlara cezai işlem uygulanmayacak. Bunun anlamı iki bira içen bir şahsın arabasına atladığı gibi istediği yere gidebilmesidir. 

Gelelim Antalya’da, sahilde içki içiyor diye ceza uygulananların alkol oranlarına; Sahilde içki içen 88 kişiden ikisi olan, .Z.Ü. 0.34 promil alkollü, M. G. 0.22 promil alkollü! Bu oranlar Polis tarafından tespit ediliyor. Bu alkol oranı gerekçe gösterilerek, şahıslara 75’er TL cezai işlem uygulanıyor. Bu şahıslar araba kullansalar, bu alkol oranıyla her hangi bir ceza almayacaklar. Ancak Yat Limanındaki taşların üzerine oturup bira içtikleri için 75’er TL ceza ödüyorlar. 

Şimdi akılara takılan şöyle bir soru var. Polis gerçekten bu maddeyi mi uyguladı? Yoksa çevredeki içkili mekânlara müşteri toplama avına mı çıktı? 

Öyle ya sayfiye yerlerindeki içkili mekânlarda içki çok pahalı! Örneğin bir bira, yerine göre 5 ile 10TL arasında değişiyor. Hatta bazen 20 TL kadar çıkabiliyor. Oysa aynı bira marketlerde ve içki satan büfelerde 2 ile 2.5 TL arasında değişiyor. 

Biz Antalyalılar olarak, 12 Eylülde yapılan referandumda “Hayır oyu” verip, ‘İleri Demokrasi’nin önünü kesmenin karşılığını alıyoruz! 

Öyle ya senin ‘pişmiş aşa su katmaya’ ne hakkın var? 

Bak memleketin haline? 

İleri demokrasi sayesinde, 40 bin kişinin ölümünden sorumlu terörist başının ev hapsi tartışılırken, Habur’dan giren teröristler, kahramanlar gibi karşılanıp, kurulan çadır mahkemesinde 7 dakikalık bir yargılama ile aklanarak, serbest bırakılırken, yurt gezilerinde protokollerde ağırlanıyorlar. 

Öbür yandan da terör örgütü üyesi olmaktan, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu gibi kişiler, sorgusuz sualsiz içeride yatıyorlar! 

Tabi yeni Ergenekon dalgasından da bahsetmek lazım! 

Yeni dalganın önünde sürüklenenler: Gazeteciler; Nedim Şener, Yalçın Küçük, Ahmat Şık ve toplam 11 kişi! 

Gerekçe? 

Terör örgütü üyesi olmak! 

Ne diyelim? 

Padişahım çok yaşa!.. 

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..