Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '12

 
Kategori
Tiyatro
 

Antigone'yi seyretmek

Antigone'yi seyretmek
 

salondan çıkarken


Dün akşam Devlet Tiyatroları İstanbul Üsküdar Tekel sahnesinde “Antigone” adlı oyunu seyrettim. Daha doğrusu seyredemedim.

Oyunun prömiyer akşamıydı. Arkadaşlarımla fuayede bekleşirken kafamı ne yana çevirsem sahnelerden bir sima. Bir memnunum ki sormayın. Bu keyif ve heyecanla koltuklara yerleştik. Arkamıza yaslandık. Birinci perdeyi keyifle seyrederken, kendimi dekor ve kostümlerin güzelliğinden henüz alamamıştım, harika bir sesin okuduğu “Antigone” efsanesini  dinliyordum. Tam anlamıyla kendimden geçmiştim. Bir ara baktım ki sıcak bastı. Üstümde tek kat pamuklu bir giysi var. “Acaba tansiyonum ya da şekerim mi çıktı?” diye düşündüm. Elimdeki program kartı ile kimseyi rahatsız etmeden serinlemeye çalıştım. Saate baktım oyun başlayalı 55 dakika olmuş. Her halde 1 saat olunca perde biter dedim. 61 inci dakikada yanımdaki arkadaşımın kulağına eğilip” iyiyim ama dışarı çıkacağım. Siz perde bitince gelirsiniz.” dedim. Çıktım lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım serinledim. “Ne kadar ayıp ettim.” dedim. “Yarıda dışarı çıkmaz bana yakışmaz.” dedim.

Danışmadaki hanımın yanına giderek ara olmasına kaç dakika kaldığını sordum. Cevabı alınca kan beynime sıçradı. Oyun tek perde ve bir saat elli dakika imiş. Yok daha neler” utanmayarak yazıyorum. “çüş” artık. İnsanların tiyatroya gitsinler diye motive edilmeye çalışıldığı bu yıllarda. Gittiklerine gideceklerine pişman mı etmek mi lazım? ”

Hala, ben de bir tuhaflık var. Çıkışta arkadaşlarıma belli etmeyeyim derken, yanıma gelen tiyatro düşkünü sanat sever arkadaşlarım, maalesef oyunda uyuduklarını  ve çok ayıp ettiklerini anlatıyorlardı biribirlerine. Sakın yanlış anlayan olmasın.

Oyun güzel, sanatçılar dev, konu harika, dekor, kostüm, ışık,… vs, her şey çok güzel. Herkesin eline sağlık. Ama bize ağır geldi. Koltuklar rahatsızdı. Salon 26 dereceydi.

Salon Müdiresi Sevda hanım ile konuşunca utancımdan kurtuldum. Burada söylediklerimin hepsini ona anlattım. Beni teyit etti ve kendi görevi ile ilgili kısımların düzeltilmesi için gerekeni yapacağını söyledi. İlk akşam olduğu için bazı eksikliklerin olduğunu söyledi. Rahatladım. Kendisine teşekkür ederim.

Oyunun yönetmeni Kenan Işık ve yardımcısı Ali Sürmeli’nin de ellerine sağlık. Eğer kendilerine ulaşabilirsem bizzat sormayı arzu ediyorum. “1 saat 50 dakika süren tek perdeye bu ülkede tiyatro izleyen kaç kişi dayanabilir?” diye.

Onların, sanatına hayran olduğumu herkes bilir. Kenan Işık beye, kim hayran değil ki zaten?. Sesini duyup da etkilenmeyen olduğunu sanmam.

Ama yönetmeliği ve oyun planlamasını bir kez daha gözden geçirmesini salık vereceğim. Bu oyun açık hava tiyatrosunda oynansaydı belki daha faza keyif alınabilirdi. Yani, püfür püfür. Ama gene de bir 110 dakika aynı koltukta oturabilen varsa beri gelsin. Lütfen beni bağışlasınlar. Hepsini çok seviyorum. “beğenerek izlemeye devam edeceğim.”

Ayrıca oyunun son elli dakikasını da çok merak ediyorum. Demek ki son elli dakikayı da ikinci kez gidip. 60 ıncı Dakikada içeri girip öyle izlemem  gerekiyor. Yani oyunu ben kendim için iki perde haline getirdim. Eee! Demokrasiler de çare tükenmez.. Yeter ki, amaç “üzüm yemek olsun…!

 

”Bülent Selen

 

 
Toplam blog
: 89
: 985
Kayıt tarihi
: 09.07.10
 
 

Marmara Üniversitesinde  İşletme okudu. İstanbul Üniversitesinde yüksek lisans yaptı.  Dış Ticare..