Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '07

 
Kategori
Tarih
 

Antik dönem kapadokya tarihi (Son)

Antik dönem kapadokya tarihi (Son)
 

Kapadokya'nın Tarihi

Büyük İskender zamanına kadar Kapadokyanın tarihi gayet karanlık ve belirsiz olup, alelekser Asuryalılar Midos ve İranilerin tarihlerinde müdahil ve münderiç bulunur. Adı geçen süre zarfındaki tarihi iki büyük devreye bölünebilir.

1. Frigiki devri ki ta en eski zamanlardan başlayarak birinci Asurya hükümetinin tarih-i sukutu olan M.Ö. 879 yılına kadar uzanır. Bu devrin tarihi zaten belirsiz olan Frigya tarihinden tefrik olunamayıp, bittap belirsiz ve karanlıktır.

Ancak bu devir zarfında bir çok sair memleketler gibi Kapadokya dahi bir süre Asurya devletinin egemenliği altına geçtiği görünüyor. Zira daha önce yukarıda bahsettiğimiz veçhile Zila, Melitini ve Tyana (Kemerhisar) gibi şehirler büyük Semiramis’in kurucusu olduğu şehirler olarak isimlendirilir.

2. İrani devri. Bu devir Kapadokya’nın dışardan İrani ve başlıca Siros Kapadokai göçmenlerini kabul ederek batıdaki Frigopelasgoi kavimleri ile münasebet-i kavmiye ve siyasiyesini kamilen kat ve Asya bala hükümetlerine iltihak ettiği tarihten başlar. Tarihce bilindiği gibi M.Ö. 650 yılında Midya padişahı Fraortis Ninos ve Semiramis’in halefleri zamanında dağılma durumda bulunan Asurya devletinin hakimiyetini reddederek Kızılırmağa kadar olan toprakları, binaenaleyh Kapadokya’yı dahi kendi egemenliği altına aldı. Kaoadokya M.Ö. 633 yılında Skithai kavmine mensup Sakai adlı milletin geçici istilasına maruz kalarak M.Ö. 616 yılında bunların Kiaksaris tarafından def ü ihracı ile yine Midosların egemenliği altına geçti. Kiaksaris’in vefatından sonra Kapadokya bir süre bağımsız kalarak Acem padişahi büyük Kiros zamanında hükümdarı Arivaios, Kiros aleyhinde Asuryalılar ile hafiyen işbirliği anlaşması yapmasından dolayı Kiros’un hükümetine düşmüş ve Asurya hükümetinin fethi ve lağvı akabinde Kiros tarafından kati olarak Kapadokya Acemlerin egemenliği altına geçmiştir. Mamafih bahsedilen Acem egemenliği mutlak olmayıp, yerli valiler vasıtası ile yarı özerk yönetim olarak tebaiyeti büyük padişaha [1] hin-i hacette askeri yardımda bulunmak ve tuz ve attan ibaret muayyen bir vergi vermekten ibaret idi. Ancak padişaha vekaleten valiler nezdinde satrapis adı verilen İranlı askeri komutanlar bulunurdu. İran egemenliği altında satrapeialara taksimde güney Kapadokya bazen Frigya ve Paflagonya, bazen de Likonya ile beraber bir satrapeia ve Pontos tarafındaki Kapadokya ise aynı satrapia teşkil ederdi.

Konstant Porfiroyenitos’un rivayetine göre Büyük Kiros kendisini bir arslan hücumundan kurtarmış olan Farnavazos’a mükafat olmak üzere vakanın vuku bulduğu dağdan gözün alabildiği bütün toprakları hibe etmiş.

Kapadokya satrapisleri arasında en meşhuru Datamis olup bunun vefatını müteakip memleketin yönetimi tam olarak yerli vali 1.Ariarathis yerine geçmiştir ki (M.Ö. 361) Strabon bu adı geçen valiye Kapadokya’nın ilk padişahı adını veriyor. 1.Ariarathis, Kapadokya’yı 50 yıl süreyle vali (dinastis) sıfatı ile yöneten Ariaramnis’in oğlu olup M.Ö. 380-370 yılları arasında babasına halef olmuş (diedehthi) ve büyük padişah Mnimon Artakserksis zamanında Acem devletinin yarısı müşarünileyhe (adı geçene) karşı isyan ve merhum Datamis’in asilere inzimam ettiği buhranlı bir sırada Artakserksis’e ciddi yyardımda bulunmasından dolayı mükafatan padişah ünvanını müşarünileyhden almıştır. Bu suretle birinci Ariarathis Kapadokya hükümetinin gerçek kurucusu olarak adlandırılır. Bunun zamanında Kapadokya gayet geniş olup, adına Sinop’ta kesilmiş olan sikkelerden anlaşıldığına göre adı geçen şehire kadar genişlediğine göre Kataonya kısmını dahi ilk defa Ariarathis diğer Kapadokya ile yönetim olarak birleştirmiştir. Kendi evladı olmadığından biraderi Olofernis’in oğlu 2. Ariarathis’i tebenni (uiothetisis ) ederek M.Ö. 336 yılında vefat ederek tahtı ona bırakmıştır.

Büyük İskender, Acem hükümeti üzerine seferi 2. Ariarathis zamanına rastlar.

Granikon’da vuku bulan ilk müsademede Kapadokyalılar, Acemler lehinde ve Makedonyalılara karşı muhasematta bulunduklarından, Büyük İskender, Ariarathis’in hükümetini ilga ve yerine Saviktas’ı satrapis tayin etti. İskender’in vefatını müteakip ülkesinin halefleri arasında taksiminde Kapadokya, Paflagonya ve Pontos ile beraber Trabzon’a kadar yani Ariarathis’in yönetimi altında bulunan topraklar Eumenis’e isabet etmiş ise de, bu meyanda Saviktas’ı def ile hükümetini istirdat etmiş olan Ariarathis tavassut eden 12 yıl zarfında memleketin gelirlerini hüsn-ü idare ile mevki-i askeriyesini islah ve temin etmiş olmakla Makedonyalıların taleplerini redd ve 30.000 piyade ve 15.000 süvari askeri ile Eumenis ve müttefikleri Perdikas ve Filipos’a karşı savundu.Lakin muharebede mağlup ve esir düşerek, Armenya’ya firar ve iltica eden bir oğlundan başka bütün akrabaları ile beraber yok edildi. Eumenis’e istihlaf (halef olan) eden Amintas’ın hükümeti zamanında İskender’in halefleri arasında tehaddüs eden münazaat ve muharebat-ı dahiliyeden bil-istifade, kendisini kurtarmış olan Ariarathis hami ve halaskarı Armenya hükümdarı Ardoatis’in de yardımı ile Kapadokya üzerine sefer ile Makedonya askerini def ü ihrac ve Amintas’ı katlederek tahtını istirdat eyler. (M.Ö. 301). 3.Ariarathis 21 yıl devam eden yabancı egemenliğinden Kapadokya’yı kurtararak eski hanedanı iktidar mevkiine getirdiği sırada yukarıda Pontos Kapadokya’sında dahi yine aynı hanedanın eski sülalesinden olan Mithridatis Pontikon Kratos adı ile ileride son derece şöhret kazanan diğer bir Kapadokya devleti kuruyordu. Bu suretle 3. Ariarathis devrinde Kapadokya kuzeyde büyük bir kısmını kaybettiği gibi doğuda da Selefkos’un egemenliğine geçen Kataonya’yı kaybetti. Ariarathis’in M.Ö. 262 yılında vefatına kadar tarih başka bir olaydan bahsetmiyor. Keza oğlu ve halefi 2. Ariaramnis veya Artamenis’in dahi yönetim döneminde bahsetmeye değer bir olay olmayıp ancak hükümetinin dış politikasına yeni bir durum ve teveccüh vererek hemsınır (bitişik sınır-fd) Yunan hükümdarları ile karabet-i sıhriye (aghisteia) bağı kurarak oğlu 4. Ariarathis’i Sirya padişahı Antiohos’un kızı Stratoniki ile ve kendi kızını da onun oğlu Antiohos İeros ile evlendirdi. Görünüyor ki, Ariarathis’i bu siyasetine günbegün kesb-i azamet eden Pontos Devletinin tehlike korkusu sevk eylemiştir. Yukarıda bahsedilen siyaseti Ariarathis’in son zamanlarında idare-i umura iştirak eden oğlu ve halefi 4.Ariarathis dahi takib ve devam etti. 4. Ariarathis’in M.Ö. 220 yılında vefatı ile tahta oğlu 5. Ariarathis (Eusevis) (dindar) çıkarak uzun süre saltanatını sürdürmüş ve devrinin en önemli olayı ilk defa olarak bunun zamanında Kapadokya’nın Romalılar ile ilişkiye geçmesidir. Kayınpederi olan Sirya padişahı Büyük Antiohos Romalılar ile muharebeye girişmiş olmakla Ariarathis’den istimdad etti ve Ariarathis yardımda bulundu ise de bu davranışı ile büyük bir tedbirsizlik yapmış oldu. Zira Romalılar Antiohos’u ta Thermopilai’de mağlup etmiş olmakla muzaffer surette artık Asya’ya dahil olmuş ve geçtikleri yerleri mahv ü harap ederek ilerlemekte idiler.

Ariarathis, Kapadokya’nın maruz bulunduğu tehlikeyi görerek memleketini istila etmemesi için Romalıların Başkomutanı Manlios’a 200 talanton (para-f.d.) gönderdi ve damadı Bergama padişahı Eumenis’in de vesayeti ile Romalıların gönlünü alarak hem evvelce 600 talanton tayin olunan haracın yarısına indirilmesine, hem de Romalıların dostu olmayı başardı. (M.Ö. 188)

O zamandan beri büyük Kapadokya padişahları Romalılara sadık ve müttefik kaldılar ve şayan-ı taacüptür ki Romalılar Kapadokyalılara bir şefakat-i mahsusa, daima bir tahammül ibraz ederek, tesadüfi bir inhirafları (itaatsizlik, hata) vuku bulsa atfettikleri gibi daha garibi bütün diğer memleketler Romanın mülhak eparhiaları altında bağımsız bir yönetim kurmalarına izin verdiler.

5.Ariarathis’in oğlu ve halefi 6. Ariarathis (filopator - vatansever) felsefe ve Yunan Edebiyatına gösterdiği eğilim ve himayesi ile bilinir. Bunun devrinde Kapadokya büsbütün Yunanileşerek Fen Bilimleri merkezi oldu diyebiliriz.

Bununla beraber 5.Ariarathis gerek Romalılar ile ittifakı yenileyerek ve güçlendirerek devletin dış politikasını takviye, gerekse umur-ı dahiliyeyi tanzim ve müdebbirane idare ile ahali indinde mazhar-ı teveccüh olmuştur.

Oğlu 7. Ariarathis (epifanis) (meşhur) Pontos hükümdarı 5.Mithridatis’in kızı Loadiki ile evlendi ise de uzun süre saltanatını sürdüremedi, zira M.Ö. 120 tarihinde kayınpederinin vefatı ile yerine çıkan oğlu büyük Mithridatis, Kapadokya’yı kendi ülkesine ilhak gayesi ile Kapadokya’da ashab-ı nüfuzdan Gordios adında birinin teşviki ile Ariarathis’i tebid ettirdi.

Tahta ğayri baliğ oğlu 8.Ariarathis (Flomitor) çıkarak annesi Laodiki’nin vesayeti altında saltanatını sürdürdü. Lakin Laodiki biraderinin amaçlarını anlayarak veyahut tahtta kendisi oturmak azmi ile Bithinya padişahı Nikomidis ile evlendi. Mithridatis güya yasal varisinin hukukunu savunma iddiası ile Nikomidis’e karşı harp ilan ederek, askerleri ile beraber Kapadokya’dan def ü ihrac ve tahtı yine Ariarathis’e verdi. Lakin birkaç ay geçmeksizin desiselerinde devam ile Ariarathis’den kendi babasının katili Gordios’u sürgün ettiği menfadan geri çağırmasını talep eder. Ariarathis tahammül edemeyerek diğer taraftan huda ve desiseyi de anlayarak, komşu hükümdarların da yardımını temin ederek büyük bir ordu kurarak savaşa hazırlandı. Mithridatis, her nekadar kendisi de kuvvetli orduya sahip ise de savaşın talihine güvenmeyerek güya özel olarak görüşmek üzere Ariarathis’i davet etti ve bila-şüphe icabet eden Ariarathis’i her iki ordu huzurunda hile ile katlederek kendi sekiz yaşındaki oğlunu Ariarathis adı ile Gordios’un vesayeti altında Kapadokya hükümdarı ilan eder (M.Ö. 103). Kapadokyalılar Mithridatis’in gönderdiği eparhosların kötü idaresine tahammül edemeyerek isyan ederler ve oğlunu tard ile Bergama’da tahsil eden maktul padişahın genç biraderi 9. Ariarathis’i celb ile hükümdar ilan ederler. Fakat Mithridatis asiler üzerine sefer ile mağlup ederek Ariarathis’i tahttan indirir ve tekrar kendi oğlunu kaim eder. Ariarathis’in hal’linden az süre sonra (M.Ö. 102) keder ü eleminden vefatı ile eski Kapadokya hanedanının son neslinin zail olmuş bulunması ile Mithridatis artık Kapadokya tahtının tek varisi kalmıştı. Lakin Ariarathis’in üvet babası Bithinya hükümdarı Nikomidis, Mithridatis’in gittikçe büyüyen kuvvetini nazar-ı havf ve endişe ile görerek bir desise düşünür. 7. Ariarathis’in iki oğlu değil, üç oğlu olduğunu ilan ile kendinin gayet dilber olan bir oğlunu onun üçüncü oğlu gibi göstererek güya babasından miras tahttaki hukukunu talep ve dava için Roma’ya izam ve aynı zamanda Ariarathis’in sabık dul karısı ve kendi karısı Laodiki’yi Ariarathis’ten filhakika Üç evladı olduğunu şehadet etmek üzere refakatında gönderir. Mamafih, Mithridatis dahi gerek kurnazlık, gerek hayasızlıkta asla onlardan geri kalmayarak Gordios’un Roma’ya izam ile Kapadokya tahtına ikame ettiği çocuğun nefsi Ariarathis’in üçüncü oğlu bu olduğunu iddia eder. Roma Sigklitos’u (senato meclisi) bu garip dava önünde her iki tarafında sahtekarlığına taaccüp ederek Mithridatis’e Kapadokya’dan çekilmesini emretti, ve Kapadokyalılara da kendi başlarına bağımsız idare olunmalarına müsade etti. Fakat Kapadokyalılar Roma’ya bir murahhas heyeti göndererek öteden beri padişah tarafından idare olunduklarını arz ile yönetim özerkliğinin kendilerinden ref ve bir hükümdar tayin etmesini Roma’dan iltimas eylediler ve bunun üzerine Sigklitos’un muvafakatı ile Ariovarzanis adında aslen Kapadokyalı olan bir prens padişah intihab olundu (M.Ö. 99).

Lakin Romalıların filhakika tevekkül ve sadakatlarından dolayı Kapadokya ahalisine karşı besledikleri teveccüh ve himaye genç hükümdarı Kapadokya’nın düşman-ı azminden muhafazaya kafi değildi. Mithridatis az vakit sonra Romalıların dahili haberleşmesinden fırsat bularak damadı Armenya’nın kuvvetli ve zengin padişahı 2.Tigranis’in dahi medetkarlığı ile yine memleketin umuruna el atmak istedi ve aleyhine gönderilen Roma generallerini mağlup ederek Kapadokya’yı zaptetti(M.Ö. 89). Ariovarzanis Romalıların yardımıyla tahtını istirdata muvaffak olabilmiş ise de çok vakit geçmeksizin zaten öteden beri kendi hesabına memlekete gözdiken 2.Tigranis güya Mithridatis’in medetkarı sıfatı ile Kapadokya’yı istila etti. Ermenilerin bu istilası Kapadokya ahalisinin ilk defa olarak hadsiz hesapsız felaket ve biçareliklerine yol açmıştır. Zira o ana kadar Kapadokya’da muttasıl vuku bulan inkılabat-ı siyasiye ve hükümdarlar tebdil-i ahvali, ahaliye kadar aks ve tesir etmez iken bu defa en ağır haraç ve vergilerdan başka malları yağma, arazileri harap ve kendileri esir edilmiştir. Bahusus Mazaka (şimdiki Kayseri) şehri ahalisi yurtlarından kaldırılarak 2.Tigranisin Mezopotamya’da yeni inşa ettirdiği Tigranokerta şehrine zorunlu iskana tabi tutuldular.

Romalılar hem Mithridatis, hem de Tigranis’i duçar-ı inhizam ederek 2.Ariovarzanis’i Kapadokya hükümdarlığına tekrar kaim edip devletine Kilikya ülkesini de ilhak eylediler. Aynı zamanda Kilikya anthipatosluğuna ünlü Kikeron’u (Çiçeron-fd.) tayin ederek Ariovarzanis’in himayesini mumaileyhe (Kikeron) ihale ettiler.

Kikeron Kilikya’ya ulaştığında Kapadokya’nın durumunu çöküntüye uğramış bir şekilde (muzmahil) buldu. Hükümdarın ahali üzerinde hiçbir nüfuz ve tesiri yoktu. Maliyenin durum munkariz, düşmanlar etrafı sarmış bundan kat-ı nazar dahilen dahi padişah ittifakı kafi ve başlarında tahtı iddiasında bulunan Komana arhierefsi genç Arhelaos olduğu halde açıktan açığa işleyen fesatçılar karşısında bulunuyor idi. Mamafih, bu ahvale rağmen Kikeron bir müddet Ariovarzanis’i tahtında muhafaza edebildiyse de bilahare Pompios ile Kayser ve üçlü yönetim hükümeti (triandria-f.d.) arasında tahaddüş eden dahili haberleşmede Ariovarzanis kah bir tarafa, kah diğer tarafa iltihak etmek mecburiyetinde bulunduğundan mevkii sarsılarak nihayet Kasios ile vaki olan bir mumuharebede katledildi. Ariovarzanis’in evladı olmadığından yerine kardeşi 4. Ariarathis geçti. Ariarathis zaten kardeşi hayatta iken Kayser tarafından ve kardeşinin egemenliği altında küçük Armenya’nın bir kısmını yönetmeye memur edilmişti.

Lakin, o meyanda Kayser’ın vefatı ile tahtını muhafaza edemedi, zira Antonios Kapadokya’ya hücumla bunu tard ve yerine sevgilisi (maşukası) Glafira’nın oğlu Sisinas’ı tayin etti. (M.Ö. 41).

Antonios’un Mısır vukuatı ile meşgul bulunduğu bir sırada Ariarathis asker ile Sisinnas’ın üzerine yürüyerek tahtını istirdat eder ise de, M.Ö. 36 yılı Antonios avdet ederek yine Ariarathis’i tard ile yerine Komana rahibi 3.Arhelaos’un ve Glafira’nın oğlu (mahdumu) Arhelaos’û hükümdar nasb eder. 5 yıl sonra Antonios ile Oktavios arasında zuhur eden iç savaşta Arhelaos bittab hamisine medetkar olmuş ise de , muharebede galip çıkan Oktavios bu muamelesini af ettikten başka, bir kaç yıl sonra küçük Armenya ile Kilikya’nın bir kısmını dahi Arhelaos’un topraklarına ilhak eyledi. Muaheren Arhelaos, Dağlık (traheia-f.d.) Kilikya kısmını dahi egemenliği altına alarak Silifke’ye yakın Eleusa adası üzerine muhteşem saraylar yaptırıp 50 yıl saltanatını sürdürdü. Arhelaos, Kapadokya Devletinin son padişahıdır ve onunla birlikte Kapadokya Devleti son bulmuştur. Çünkü Octavios’un halefi Tiberios zamanında Roma’ya çağrılarak orada vefat etmiş ve o andan itibaren Kapadokya, Roma hükümetinin eparhiası ilan edilmiştir. (M.Ö. 17)

Roma’nın egemenliği altına geçtikten sonra Kapadokya oradan gönderilen eksarhoslar tarafından yönetiliyordu ve aslından siyasete ehliyetsiz olan Kapadokya ahalisi siyasi külfetten kurtularak tamamen Yunanileşip medeniyet (temeddün) ve gelişmeye (terakki) koyuldu. Bu gelişmeye Hristiyanlığın burada pek erken vuku bulan yayılması da (intişar) son derece yardım etti.

Kapadokya’nın her noktasında yerleşmiş olan Yunan kolonilerinde (apoikia-f.d.) parlak okullar açılarak medeniyet ışığının yayılmasına (intişar) çalışıyordu. Doktor Aretaios, Apollonios, Tianeus, seyyah (periyitis) Pausanias, Julyanos Ritor gibi ünlü kişiler bu devirde yetişmiştir. Armenya padişahı Tigranis’in iraz ettiği harabiyetten memleket ancak belini doğrultarak bu suretle gelişmekte iken yine diğer bir barbar milletin hücumuna duçar oldu. Yeni Sasaniler (Sasanidis-f.d.) hanedanından İran Şahı Sapor, kadim Dareios (Daryus-fd) zamanında İran Devletine tabi bilcümle toprakları betekrar iktisap, emel ve iddiası ile imparator Ouleryanos’a harp ilan edip, Kapadokya’ya hücum ve orada vuku bulan muhademede imparatoru esir ederek Kayseri’yi muhasara eyledi. Kayseri şehri ünlü generali Dimosthenis’in savunması ile uzun süre seciyane mukavemet edebildi ise de, nihayet hiyanet (prodosya) vasıtasıyla Dimosthenis’in kahramanca bir hurucundan sonra zaptedildi.

Kapadokya, Kayseri’nin fethi ile Acemlere tabi olarak büyük felaketlere düçar oldu. Eski ümran ü terakkisinden eser bile kalmadı ve her ne kadar bu esaret uzun müddet sürmediyse de tahlis olduktan sonra dahi zaten Roma İmparatorluğu da devr-i izmihlalinde bulunduğundan dolayı yıllarca yaralarını kapatamamıştır.

Büyük Konstantinos tarafından doğu Bizans hükümetinin kurulması üzerine kamilen hristiyanlaşmış olan Kapadokya artık kaderini ve geleceğini bu yeni Hristiyan Rum İmparatorluğu’nunkine bağlayarak onun ile beraber ümran ve ikbal ve yalnız bazen geçici mücadeleleri müstesna olduğu halde medeniyetin nimetlerinin bütününe müyesser oldu. Büyük Vasilios ve Grigorios’ların yetişip yaşadıkları devir en parlak, en mesud adeta Kapadokya’nın altın çağı olarak adlandırılabilir. Vesait-i münakalat ve münasebet küşadına germiyet verildi, tarihi ticaretler ihdas olundu, marif ve sanayi takviye edildiği gibi bugün tesadüf olunan kilise, okul, yol, köprü vesair gelişmeye dönük eserlerin çoğunluğu Justinyanus’un devrini andırmaktadır. Kapadokya, Armeniakon thema adı ile Bizans İmparatorluğunun müddet-i medidesi zarfında en büyük askeri merkezlerden biri olup bir çok ünlü asker ve siyasi ricalin menşei bulunmuştur. Tarihte ün kazanan Fokaslar, G.Manyakis, Katakalom Kekaumenos, İsaakios gibi mücerrep generaller, Leon İsavros, Mavrikios, Nikiforos Fokas, Çimiskis, Romanos, Diogenis gibi seci ve müdebbir imparatorlar buradan yetişmiştir. Hakeza, ortaçağ (Mesaion-f.d.) rumluğunun bu son yıllarda keşfedilen milli destanının (epopoia-f.d.) kahramanı Vasilios Digenis Akritas dahi Kapadokyalı idi.

Kapadokya, Küçük Asya’nın doğuda bulunan topraklarından olduğu için talihsiz Bizans İmparatorluğuna çoğunluğu doğudan vuku bulan istila ve tecavüzat-ı mutasallıdan bittap diğer memleketlerden daha ziyade duçar muhacemat olur idi. Arap halifelerinin zamanından başlayarak 15. asırda vuku bulup bütün Avrupa dünyasını endişeye düşüren Timurlenk’in istilasına kadar Kapadokya bir çok felaket ve istilalar altında çiğnenmiştir.

Bu hücum ve istilalardan en fazla devam edebilen ve hükümet-i nizamiye munkalip olarak yerleşen Selçukilerinki bulunmuştur. Türk-Acem unsurundan mürekkep olan Selçukiler Bizans İmparatorluğunda ilk defa İmparator Roman Diogenis’in zamanında zuhur ederek (M.S. 1067) ilk olarak Fırat (Eufratis) nehri civarındaki memleketlere yerleştiler ve tedricen temdid-i hudud ederek Sivas (Sevastia) şehrini payitaht ittihaz ettiler. Lakin, bilahare Bizans İmparatorluğunun bir taraftan ihtisasat-ı dahiliyesinden ve diğer taraftan harici felaketlerinden bilistifade az zaman zarfında hükümetlerini ta Frigya ötelerine kadar genişleterek payitahtlarını da Konya’ya naklettiler. O zamanların tarihi henüz gereği ile tetkik olunmamış ise de, Selçukilerin idaresi hiç olmazsa temeddün bakış açısından pek de şayan-ı tetkik değildir, zira sanayi-i nefiseye ve bilime eğilimlerini ima eder oldukça çok eserler muhafaza edilmiştir.

Selçukilerin hükümeti Mesud adında hükümdarları zamanına kadar bila-inkisam devam edip melik-i mumaileyh vefat etmeden önce ülkesini oğulları ve damatları arasında taksim etmiştir. Sultan I.Beyazıd zamanında (1389-1403) büyük kısmı azar azar Osmanlılara geçmiş ise de tamamen zaptı ancak Fatih Sultan Mehmet ve II.Beyazıd zamanında ikmal olunmuştur. O tarihten itibaren Kapadokya, Osmanlı Devletinin bir kısmını teşkil ederek günümüzün Ankara, Konya ve Sivas Vilayetlerini de kapsamaktadır.

Kapadokya’nın son defa olarak maruz kaldığı hücum Mısır Hidivi Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı Devletine karşı isyanı ile 1833 yılında oğlu İbrahim Paşa’nın Anadolu’yu işgalidir ki Mısır askerleri Kütahya’ya kadar istila etmişlerdi.

I.G.

Kapadokya Tarihi hakkındaki bu üçüncü ve son yazı da İmerologion 1914 adlı eserden tarafımdan çevrilmiştir.

Fehmi DİNÇER
Ankara 2004

Birinci Bölüm:
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=56214

İkinci Bölüm:
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=57694
Fotoğraf:
www.kralforums.com

[1] İran Padişahına Büyük Padişah ünvanı verilirdi.
 
Toplam blog
: 109
: 5832
Kayıt tarihi
: 23.03.07
 
 

1959 yılında Fertek - Niğde'de doğdum. Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültes..