Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ekim '17

 
Kategori
Astroloji
 

Antik Mısır'da Astroloji

Antik Mısır'da Astroloji
 

Mısır Astrolojisinde Orion sistemi

Konuya meşhur Anka Kuşundan (Phoenix) söz ederek girelim. Mısır sisteminde Anka kuşu, her zaman, bizim için çok önemli olan kozmik döngülerle ilgili görülmüştür. Anka kuşu uzun süre uzak kaldıktan sonra tekrar geri döndüğünde, yeni bir altın çağ başlatmıştır. R.T. Rundell Clark, bu konuda 1460 ve 12.954 yıllık dönemlerden söz eder. 1460 yıl sotis döngüsüyle ilişkilidir. Yani, Sirius’un günlük takvime göre 4 yılda bir kayıp, tam döngüsünü 4 yılda (4x365=1460) bir tamamlayışı ile bağlantılıdır. 12.954 yıl ise yaklaşık 26.000 yıllık tam presesyon hareketinin takribi olarak yarısına denk düşer. Ayrıca bu, bir yıldızın deklinasyon hareketinde yıldızın maksimum yükselim ve minimum alçalım hareketleri arasında geçen süredir. Bunu biraz daha açalım. Hayali bir yıldız düşünelim. Bunun yukarıya doğru 13.000 yıllık presesyon döngüsüne başladığını varsayalım. Söz gelimi güney meridyenini ufkun 12 derece yukarısından geçti. Bu yıldız her yıl gözümüze biraz daha yüksekte gözükür. Bu yükseliş yılda yaklaşık 12 arksaniyedir. Aradan 2 yüzyıl geçtiğinde ise meridyeni 13 derece yükseklikte geçer ve bu şekilde devam eder.

Sellers eskilerin Zodyak’ı sadece 12 parçaya bölmekle kalmayıp güneşin her çağsal bölümden (aeon) geçişinin 2160 yıl sürdüğünü bildiklerini de söylemektedir. 2160x12=25.920 yıl eder. Bu da presesyon döngüsüdür. Bu zaman süresi, 2160 yıllık dönemlere bölünmüş olarak ve bunların her biride 360 derecelik bölümlere ayrılıp 72 yıllık süreleri oluşturur. (72x360=2160) bu da ilk altın çağın ebedi dönüşü inancını oluşturur. Bu ebedi geri dönüşün sembolü Anka kuşudur (Phoenix).

Zaman kavramı ile ilgili hususlara baktığımızda, Heliopolis’ in eski inisiye-astronomlarının zaman kavramı hakkında çok fazla şey bildiklerini görüyoruz. Çünkü yıldızların, ayın ve güneşin gözle görülen hareketlerini izliyorlardı. Bu gözlemler yeterince uzun bir süre yapılırsa birbirinden farklı takvimsel sonuçlara varmak mümkündür. Gün içindeki saatleri, yıl içindeki günleri, yıl içindeki ayları (gökteki aya bağlı) hep birbirinden farklı olarak bölmek mümkündür. Bir yılı belli bir biçimde işaretlemeyi, söz gelimi dört beş yüzyıl sonra bir başkasının aynı işareti kullanarak bizim dönemimizi saptayabileceği ortaya koyabilmeyi ise çok az insan bilir. Heliopolis’ in inisiye-astronomları bunun nasıl yapılabileceğini biliyorlardı. Bu bilgi ise büyük ihtimalle presesyonun farkında olmaya, Orion, Sirius ve Hyades yıldızları için bu oranları saptayabilme yeteneğine dayalıydı. Presesyon hareketlerinin keşfini İskenderiye'li Hipparchus’ a (M.Ö.c180-125) mal etmek adet olmuşsa da, Zäba, Sellers ve Schwaller de Lubicz gibi bazı bilim insanları eski Mısırlıların bunu çözmüş olduğunu, Yunanlılardan da, büyük olasılıkla Piramit çağından da önce bildiklerini iddia etmişlerdir.

Yunanlıların astronomi bilgilerini Mısır'da Heliopolis ve Memphis’te bulunan insiyelerden öğrenmiş olduklarını, Yunanlıların kendi tarihi kayıtlarından da biliyoruz. Örneğin Strabo, M.Ö.20’de yani Hipparchus’dan yüz yıl kadar sonra, “Mısırlı insiyelerin astronomide çok üstün olduğunu, Yunanlılara “Tam Yıl” hakkındaki sırları öğrettiklerini, ama Yunanlıların daha sonra pek çok şey gibi bunu da ihmal ettiklerini” yazdığını biliyoruz. Heredotus’un da M.Ö. 450 de yani Hipparchus’dan yaklaşık 300 yıl önce “En bilge Mısırlılar Heliopolis’te bulunur... Mısırlıların astronomi incelemeleri sayesinde güneş yılını keşfettiklerini ve onu on iki parçaya bölmeyi ilk defa uygulandıklarını herkes kabul ediyor,” dediğini de biliyoruz.
Mısır tarihini inceleyen uzmanlar, binlerce yıl öncesine dayanan “Yıldız Kültü” ve buna ilişkin Piramit Metinlerini incelemeleri sonucunda da yukarıda söz edilen bilgiyi tasdik etmişlerdir

 
Toplam blog
: 12
: 505
Kayıt tarihi
: 06.10.17
 
 

Oyun Kurucu ..