Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '07

 
Kategori
El Sanatları
 

Antika restorasyonu

Antika restorasyonu
 

Hadi gelin bugün biraz mesleğimi anlatayım size. Ben hem antikacı, hem saray restoratörü olduğum için sizlere bugün antika ve eski eşya restorasyonundan bahsetmek istiyorum. Reytingi az olur, ama meraklılarının hoşuna gider diye düşündüm. Bilirsiniz eski eşyaların satıldığı eskici pazarları ya da antika çarşıları vardır. Üsküdar'da, Kadıköy'de, Çukurcuma'da, Mecidiyeköy'de ve Horhor'da. Bu çarşılarda eski eşyanın yanında antika parçalar bulma şansınız da vardır. Şimdi siz oralardan bir yerden kırık dökük bir sehpa ya da masa alır mısınız? Almazsınız. Fakat bu yazıyı okuduktan sonra eminim alırsınız.

Eski mobilyalar, yeni mobilyalardan daha değerlidir. Bunun nedeni ağacın kuruluğu, kullanılan malzemenin kıymetlisi, estetik ve görünüş olarak sanatsal oluşu ve yapan ustaların daha bir özenle yapmaları gibi. İlerde antika olabilme özelliği taşımaları ihtimali de göz önünde bulundurulursa eski eşyalar yani mobilyalar, yenilerine göre tercih sebebi olabiliyor. Gelelim şimdi restorasyonlarına.

Diyelim eski bir masa aldınız. İlk önce masamız boya sökücü olan solverle temizlenir. Bu temizleme işlemi kısım kısım sürülen boya sökücünün ufak bir tel fırçayla temizlenmesi şeklinde sürdürülür. Daha sonra masanın tamirlik yerlerini mengene ile sıcak tutkal diye tabir ettiğimiz boncuk tutkalla sıkarız. Bu tutkal ben mari usulü yani buharla eritme şekliyle erir. Altta kazanda kaynayan suyun üstünde içinde boncuk tutkallar olan bölüm yerleşik olarak tutkalı eritir. Tamirden sonra ahşapta kurt, böcek vs. varsa şırınga ile deliklere titan ilaç zerkedilir.(kesinlikle açık alanlarda) Daha sonra selülozik dolgu verniğinin içine ahşap un talaş karıştırılıp macun yapılır. Merhem gibi olana kadar karıştırılır. Ahşabın delikleri doldurulur ve 5-6 saat kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra 80 numara zımpara ile bir güzel zımparalanır. Birde 200 numara ince zımparadan sonra, GOMALAK EL CİLASI yapılmaya başlanabilir.

Gomalak bir tür reçinedir. Uzak doğuda minik böceklerin yumurtalarının etrafına salgıladıkları kırmızı bir boyar madde ile ağaçtaki reçinenin karışması sonucu meydana gelen gomalak, daha sonra arıtılarak, şu anda kullandığımız balık pulları şeklindeki halini alır. Bizde kullanılır bir sıvı haline getirmek için ispirtoda eritiriz. Gomalakta ilk aşama eşyayı gomalakla tanıştırmak olan kabartma aşamasıdır. Bu aşama genelde 4 parmak normal boya fırçası ile uygulanabildiği gibi eski ustalar bu işlemi pamukla yaparlardı. Fırça ya da pamuk ile ilk cila verildikten sonra 5-6 saat ağacın liflerinin kabarması beklenir. Ondan sonra 1-2 şer dakikalık aralarla, liflerini öldürdüğümüz pamukla cila dolgu işlemine geçilir. Her cila çekişten sonra ince zımpara ile (200 no) zımparalanıp, tekrar cila verme işlemi sürer. Ağacın doyması sağlandıktan sonra açkı işlemi için, avucumuzun içi kadar bir amerikan bezinin içine pamuk yuvarlatılır. Ara sıra damlattığımız vazelinoil cila yağı ile ince cila işlemi yani açkı dediğimiz teknik devreye girer. Evvelden yedirdiğimiz cila bu açkı sistemi sayesinde kemikleşerek liflere yerleşip parlamaya başlar.

İşte, gomalak cilanın işçiliğinin pahalı olmasının nedeni de budur. Sabır isteyen bu el sanatımız maalesef yok olmak üzeredir. Vernikleme ile işçilikten kaçılmaktadır. Vernik, cam tabakası gibi ağacın üzerinde bir sis perdesi yaratır. Oysa gomalak doğal bir reçine olduğu için ağacın liflerinin içine yerleşip besler ve ağaca canlı bir görüntü verir. Bu el sanatı kaybolmasın diye 2 yıldır bir dizi seminerler vermeye ve üniversitelerde konferanslara başladım. Horhor'daki seminerlere ilaveten bir çok tv kanalında antika eksperliği ve restorasyon programları yaptım. Bu mesleğe ilgi duyanlar varsa seminerlerimize katılmak için bu sayfaya yazabilirler. Sevgiyle ve sanatla kalın.

METİN ÖZKAYA

 
Toplam blog
: 116
: 3217
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İstanbul' da doğdum. Antikacı, saray restoratörü ve eksperim. Antika konusunda 50’ye yakın belgesel ..