Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Faruk Fahrettin Özcanan

http://blog.milliyet.com.tr/hesedovfa

05 Mart '20

 
Kategori
Deneme
 

Antilop ve Karga

Bir gün bir kartal, bir anne antilobun yavrusunun, sırtlanlar tarafından avlanmasına şahit olur.

Tabi kartal bu fırsattan istifade etmek ister, antilobun kalan diğer yavrusuna da, kendisi göz diker ve takip etmeye başlar antilobu.
Antilop ise kalan yavrusunu suya olan özlemini giderme telaşında ve tabi yavrusunun can derdinde,

bunun içinde kalan yavrusunu güven içinde ve bir an evvel suya indirmek ister.

Ve haliyle kalan tek yavrusunu suya ulaştırmanın sevinciyle seke seke inmeye başlarlar yavrusuyla beraber dağdan suya doğru sevinerek.
Onları izleyen kartalın gözünden kaçmamıştır, antilobun heyecanı.

Merak eder sorar kartal, antiloba.
Dün birinci yavrunu sırtlanlar yedi,

bu gün sevinçle suya iniyorsun, kalan diğer yavrunuzu da ben yiyeceğim der kartal

 ve sen hala sevinecek misin.?
Antilop hiç cevap vermeden yavrusuyla birlikte hızla koşarlar bir an evvel suya varmanın heyecanıyla, kartala cevap vermeden devam ederler koşmaya.

Çünkü o ana yavrusunun suya ihtiyacı var. Ve tabi o an için hayatlarındaki öncelik sırası suydu.

Dolayısıyla bir an önce yavrusunun son arzusunu yerine getirmek için devam ederler koşmaya.
Tam suya varmışken, bir bakarlar ki, ne görürler, dallı budaklı, güzel bir ağaç, dallarının üstünde bir karga yuva yapmış, yuvasında miskin miskin, suya inecek avlarını bekliyor.
Sevinir antilop, çünkü karganın da, fırsatçı bir kuş olduğunu bilir ve o karganın orada antilop gözlerini oymak için fırsat kolladığını da, anlamış hemen.
Tabi ağaçtaki karga biraz yaşlı ama avında oldukça deneyimli ve tecrübeli bir kargadır, bu durumu kaçırmak istemeyecektir.
Bunu hemen fark eden antilop, daha kendisi suyun mutluluğunu yaşayamadan zavallı antilop, suya varmanın mutluluğunu yaşayan yavrusunun, can verirken nasıl dayanacağının derdine düşmüştür oracıkta.
Ve kendisi suya eğilmeden, su içen yavrusunun başında bekler durur.
Beklerken anne antilop, kafasını havada tutar kartalı izler öylece, birazdan başına geleceklerini görür gibi bakar.
Ve karga için, aslında hiç değişmeyen bir sonuçtur bu durum, oldukça da karganın hoşuna gider.
Ve tabi antilobun da, kargaya davetiye çıkarır gibi davranması, ayrıca karganın işini dehada kolaylaştırır.
Kargada bu fırsatı kaçırır mı hiç, kaçırmaz tabi ve hemen o anda anne antilobun kafasına konar ve gözlerini oyar.
Kartal bu duruma şaşırır kalır, hayretler içinde bakar ve dayanamayıp, yine sorar antiloba, bu kadar kolay miydi, sizi avlamak? ben boşuna mı bu kadar arkanızdan geldim der.
Antilop bu sefer cevap verir, biz istersek bu kadar kolay. Şimdi ben artık en azında, senin yavrumu nasıl götürdüğünü görmeye cem.
Anne antilop, böylece yavrusunun ölümünü görmemek için gözlerini severek kargaya yem eder.
Eee, tabi böylece avının heyecanıyla gafil karga yuvasını boş bırakmıştır.
Kartalda bu defa, yuvasını boş bırakan karganın yavruları, daha kolay avlanacağını fark eder ve antilobun yavrusundan vaaz geçer kartal. Karganın yavrularını alır götürür. Antilobun yavrusu ise, hem suyunu içer, hem de, annesinin, sabrı ve tabi ki fedakârlığı sayesinde, kartala yem olmaktan kurtulmuş olur.
Bu seferde tabi karga döner bakar ki, yuvası bom boş.
Döner tekrar antiloba bakar, bağırır, çağırır, feryat, figan, sen beni kandırdın der antiloba.
Antilop, görmüyor artık, ama tabi anlıyor hissediyor.
Döner anne antilop, sesin geldiği yere doğru, kargaya seslenir. Kargaya derki; sen günlerce bu ağaçta bekler, antilopların ne zaman suya ineceklerini beklersin sabırla tabi, böyle bir anın fırsatını kollarsın ve o fırsatı gördüğün an, hiç acımadan gözlerini oyarsın.
Şimdi bana kızma sen fırsatçılığın kurbanı oldun.
Bir çift göz için yavrularından vaaz geçtin.
Ben ise, yavrum için gözlerimden vaaz geçtim.
Sen şimdi fırsatçılığının acısını, bende fedakarlığımın mutluluğunu yaşıyorum.
Keşke der, iki gözüm daha olsaydı, onları da seve seve sana verirdim, belki o fedakarlığım da sana evlat acısını unuttururdu. Her halde seninle aramızdaki farkta, bu olsa gerek.
Sen fırsat kollarsın, birinin gözlerini oymak için, ben ise fırsat kollarım bir fedakarlık yapmak için.
Çünkü demiş, hayat sandığımız kadar kısa değil aslında, uzun bir reşittir.
Ve her birimiz bu şeridin belirli yerlerinde hayata başlamış canlılarız.
Eğer sadece fırsat kollarsak, sadece kısa mutluluklar yaşarız.
Ama her birimiz, fedakarca bakarsak hayata, o vakit hepimiz uzun mutluluklar yaşarız.
Çünkü hayat, fırsatçılara sadece kısa vadede mutluluk yaşatır.
Uzun vadede, mutluluklar her zaman hayata fedakarca bakan ve sabırla bekleyenlerin olmuştur.

SekizAralıkİkibinOndokuzGorgiaTiflisi
Faruk Fahrettin Özcanan

 
Toplam blog
: 305
: 281
Kayıt tarihi
: 05.02.07
 
 

Hayatın yazmak olduğuna inanıyorum ve umulup ta olmayan her duyguyu yazarak yaşamak mümkün diyoru..