Apocalypto'nun mesajı

Mel Gibson’ un yönettiği Apocalypto filmini izlemenizi tavsiye ederim izlemeyenler için. Beyaz adamın daha ayak basmadığı bu günkü Meksika civarlarında yaşayan yerlilerin hayatından bir kesit sunuyor filmde. Filmde her zamanki gibi iyi ve kötüler var. İyiler günlerini avcılık ve birbirlerine belden aşağı da olsa şaka yaparak geçiren küçük bir köy sakinleri. Kötüler ise yağmur yağmadığı için krallarından kurbanlık insan getirme emri almış bir avuç eşkıya. Filmin başında bir domuz avlayan iyi adamlar domuzun karnını deşerler. Domuzun karnını deşen jaguar adlı genç yerli herkese iç organlarından kestiği parçaları vererek yemelerini ister. İçlerinden saf olana da domuzun en çirkin yeri olan yumurtalıklarını vererek yemesini ister . Saf Yerli aldığı parçayı çiğ olarak mideye indirmesiyle boşaltması bir olur. Parçayı veren Jaguar yerlere yatıp gülerken saf yerli saldırır ve vurmaya başlar Jaguara. Devreye Jaguarın babası girerek onları ayırır. Saf yerliyi bir köşeye çekip “Neden böyle yapıyorsun. Her söylenene inanıyorsun yakışıyor mu sana” gibisinden nasihatların ardından “Senin çocuğun olmuyor. Sana bir ot vereyim anında karın hamile kalsın” diyerek bir tutam ot uzatır. Saf yerli otu alıp hemen ağzına atmaya çalışırken adam “Yemeyeceksin” takımlara süreceksin diyerek uyarır. Köye vardıklarında ise saf yerli kaynanasının cadıca tavırları ve fırçaları arasında karısıyla çadıra girer. 

Cadaloz kaynana dışarıda nöbet beklerken saf yerli aldığı otu kullanıp eyleme geçer. Bir süre sonra da çırılçıplak halde apış arasını tutmuş olarak su ararken, karısı da dilini tutmuş çadırdan kaçarlar. 

Meğerse verilen ot Urfa isotundan bile acı bir otmuş. 

Film buraya kadar güldürüyor. Ama kötü adamlar köyü basıp tüm erkekleri ve kadınlar esir alırlar. Jaguar bu sırada hamile karısını ve küçük çocuğunu doğal olarak oluşmuş derin bir oyuğa indirdikten sonra esir düşer ve bu sırada isotçu babası da gözlerinin önünde öldürülür. 

Büyük bir maceradan sonra kurban edilecekleri şehre gelirler. Jaguar tam kafası kesilecekken birden havada bulut oluşur. O ve arkadaşları saf yerli de dahil kurtulduklarını zannederler. Bir meydana getirilerek “Köyünüz tam karşıda iyi koşarsanız kurtulursunuz” denilerek serbest bırakılırlar. Her seferinde ikişer olarak serbest bırakılanların hepsi mızrak ve oklarla öldürülür. Sıra saf yerli ve Jaguara gelir ikisi de anlaşmışcasına oklardan ve mızraklardan kurtulmak için zikzaklar çizerek kaçar. Saf Yerli fazla kilolorından dolayı bir ok alır ve yere düşer. Jaguar tam kurtulurken otluk yerde kurtuluş alanın sonunda bekleyen çete reisinin oğluyla kapışır ve çete reisinin oğlunu öldürür. 

İşte tam bu andan sonra film nefes kesen bir kovalamacaya dönüşür. 8 veya 10 kişilik çete Jaguar’ın peşine düşer kovalamacanın sonunda Jaguar çete reisi de dahil sadece 2 kişi hariç diğerlerini etkisiz hale getirir. Jaguar peşindeki 2 kişiyi atlatmak için kaçarken kendini birden sahilde bulur. 

İşte bu andan sonrası çok etkileyicidir. Kendini birden sahilde bulan Jaguar denizde o güne kadar hiç görmediği beyaz adamın büyük gemilerine bakmış halde şaşırarak kaçmayı bırakır. Ve kovalamaca bitip birbirlerini öldürmekten vazgeçerler. 

Filmin vermek istediği mesaj anlayana gayet açıktır. Filmin Amerikan yapımı da olması bu mesajın gerçekliğini vurgulamaktadır. 

Mesaj aynen şudur: Siz ey: doğulular, uzak doğulular, yakın doğulular, hindular, müslümanlar, budistler, yerliler, yersizler sizler bize emperyalist, sömürgeci gibi heybetli ve görkemli kötü sözler söylüyorsunuz ama bakın biz arada olmasak sizler birbirinize ne kötülükler yapıyorsunuz . Birbirinizi kimyasal silahlarla bombalarla üstünlük kurma çabasıyla alçakça katlediyorsunuz. 

Biz hiçbir zaman sömürgeci ve emperyalist olmadık. Sizler birbirinizi katlederken bizler gemiler, trenler, telefonlar, araçlar ve nice yararlı şeyler icat edip insanlığa ve size hizmet ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz.