Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '14

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ara Güler: İstanbul'un gözleri

Ara Güler: İstanbul'un gözleri
 

Sanırım Ara Güler'i tanıtmaya gerek yok. Zaten her İstanbul aşığı onu bilir. Tanımaz belki ama bilir. Onun fotoğraflarıyla insan İstanbul'a yeniden yeniden aşık olur.

Ara Güler sadece İstanbul'u fotoğraflamadı elbette, gene de onun İstanbul fotoğraflarından bahsetmeden Ara Güler'den de bahsedilmez heralde.

Onun İstanbul fotoğraflarında çok özel bir şey vardır. Kelimelere döküldüğünde o duyguyu veremeyen özel birşey; güzel, büyülü, nostaljik, rüyasal, hatta biraz masalsı...

Ara Güler'in fotoğrafladığı İstanbul, fakir ama büyülüdür. O fotoğraflarda sevgi vardır, hem de en derininden. Bir insanın diğerine verebileceği kadar derin bir sevgi, ama bu sefer bu sevgi bir şehre atfedilmiştir. Bu şehrin her anına, her dönemine, taşına, insanına duyulan bir sevgi. Bu fotoğraflardaki insanlar da özelleştirir o anı ve şehri. Güler'in söylediği gibi, 'fotoğrafçı insanları sever. O kadar çok severki, bu sevgi olmasa insanları fotoğraflayamaz.'

Ara Güler'in fotoğrafları insana duyulan bu sevginin dışında, aynı zamanda yakaladıkları anı belgeler. Bu fotoğraflar, çekildikleri anın somut belgesidir, gözlemidir. Onun fotoğraflarında geçmişe ya da maziye özlem yoktur. Güler o anı resimler, o anın duygularını, özelliğini ve güzelliğini gösterir bize. Güler yaptığı iş için, 'ben sadece tanıklık ettim, fotoğraflarım o dönemlerin dökümanlarıdır.' diyor. Evet bu fotoğraflar bize 1050'lerden 2000'lere kadar İstanbul'u belgeliyor.

Aslında hepimiz yaşadığımız çağın tanığıyız, fakat çok azımız bunun bilincindeyiz. Tanık olmak, gözlemci olmak hepimizin deneyimi, fakat aynı zamanda maziye duyulan hasret ile nostalji içine düştüğümüzde, tanıklığımızı unutup, sadece özlem duymaya başlıyorsak, orada bir sorun var. Bu özlemle birlikte hayıflanmaya da başlıyoruz, 'ahh ahh eskiden herşey daha güzeldi'ler ile hayatın yaşadığımız anını kaçırıyoruz.

Kabul ediyorum, yaşımız ilerledikçe hepimizin içinden bir ses, 'eskiden ne güzeldi' demeye başlıyor. Bu elbetteki bizim yaşanmışlıklarımız, anılarımız ve artık elimizden gittiğini düşündüğümüz gençlik özlemimizle ilgili. Gene de içimizdeki çocuğu canlı tuttukça, maziye olan bu özlemin de pek bir etkisi kalmayacaktır. Sonuçta hangi çocuk, geçmişin özlemi ile yaşar ki...

Hayatta gözlemci olmak ve yaşanan dönemlere tanıklık etmek, daha çok tarihçilerin yaptığı bir iş gibi dursa da, daha önce belirttiğim gibi aslında hepimiz yapıyoruz bunu. Yaşadıklarımızı, gördüklerimizi anılarımızda depoluyoruz, sadece bunu sistematik olarak belgelemiyoruz. Güler fotoğrafları ile bizim için bu tarihi belgeliyor. İyiki de yapıyor, zira Ara Güler'in fotoğrafları sayesinde İstanbul her anının tüm güzelliği ile karşımızda varlığını koruyor.

http://www.freundeskreis-wbh.de/ausstellung/ara-g%C3%BCler

 
Toplam blog
: 17
: 1687
Kayıt tarihi
: 23.05.06
 
 

Kendisini halen 10'lu yaşların ruh halinden kurtaramamış olan yazar kişi, 30'lu yaşlarına gelmede..