Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

16 Nisan '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ara vermem lazım

Ara vermem lazım
 

Bırakmam lazım şu blog yazma işini. İyice saçmalamaya başladım.

Ben çoluk çocuk sahibi, işi gücü olan biriyim. Derdim başımdan aşmış. Bir de blog yazma işini çıkardım başıma. Ev yakında çöp eve dönecek. İşten gelir gelmez, üzerimi bile çıkarmadan önce bilgisayar açılıyor. Tanıdık yazısı var mı diye bakılıyor, kendi bloğuma giriş sayısı artmış mı diye bakılıyor. Yemek yeniliyor. Bilgisayar başına geçiliyor.

Dün de öyle oldu. Ne yapsam da reytingimi arttırsam diye düşünüp fikir uçuşmaları yaşarken, bir misyonum olmalı benim dedim. Önceden fikri oluşmuş ve başlanmış bir öykü, bir kaç gündür blog ana sayfasında ismimi görememiş olmanın asabiyeti ile , alel acele yazıldı. Nasıl yapsam da ön sayfada yer alsa diye düşünüp, henüz taslak halindeyken, gündelik yaşam kategorisinde gece yarısı yayına verildi. Bilgisayarın başında ikide birde yayında mı diye bakıldı. On dakika sonra yayında görülemeyince huzursuzluk arttı. Ya kategori uygun bulunmadıysa denilip, aynı yazı bir de öykü kategorisinde yayına gönderildi. ( Aslında taslaktı o. Taslak. - Olsun ismimin çıkması lazım. Görmem lazım) Gecenin ya da sabahın ikisine gelirken ya yayınlanır da göremezsem huzursuzluğu ile yatıldı. Uyuyamayıp bir daha kalkıp bilgisayar açıldı. Yok yayınlanmamış. Bu sefer beğenilmedi. (Taslaktı o. Taslak. Ne gönderdin. Sapıttın artık.) Ama yazıyla tekrar uğraşamam. Sabrım yok. Hemen yayınlanmalı. Görmeliyim. Bunu ben yazdım, gördünüz mü demeliyim. (İyi de ben beğenmedim ki yazdığımı. Görmeseler daha iyi.) Acaba reytingi yüksek olacak bir fotoğrafla mı işi kurtarmaya çalışsam. Yeniden yazamam şimdi. Sabrım yok. Sabrım yok! (Yarın işe gidicem. Yoğun bir gün olacak. Yatmam lazım.) Tekrar maile giriyorum. Tekrar sayfama giriyorum, yok. Bir bağımlının huzursuzluğu ile yatıyorum.

Uyur uyanık yatıp, sabah uyandırma alarmı çalmadan çok önce yataktan fırlayıp, bilgisayarı açıyorum. Yok. Kariyerimi mahvetmişim gibi içim sıkılıyor. Canım sıkkın hızlıca hazırlanıp çıkıyorum. İş yerine gider gitmez, MB'u açıp bakıyorum. Yok. Açık kalsın. Yayınlanırsa göreyim. İşimin başına geçiyorum. Uykusuzum. Bugün zor geçecek. İyi ki telefonlar susmuyor. Yoksa gözüm de aklım da bilgisayardan ayrılmayacak. Bir fırsat bulduğumda bir baktım yayınlanmış. Kaç kişi girmiş bakıyorum. Sadece 11 . Moralim bozuluyor. Beğenilmemiş işte. Tabi beğenilmez. Taslaktı o. Taslak. Güzelim öyküyü hiç uğruna mahvettim.

Benden önceki öyküye bakıyorum 9 kez girilmiş. Ama ferahlamıyorum. O kadar görüşme, toplantı, dışarı girip çıkma arasında her fırsatta bloğa giriş sayısına bakıyorum. Ben artık bir bağımlıyım. Bu bağımlılık günlük yaşamımı olumsuz etkiliyor.

İşim gücüm var benim. Sorumluluklarım var. Derdim başımdan aşmış zaten. Yok bu böyle olmayacak. Yol yakınken ara vermem lazım.

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..