Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Kasım '10

 
Kategori
Kitap
 

Araba Sevdası

Araba Sevdası
 

20 Kasım 2010 tarihinde, Araba Sevdası, romanını devrettim. Recâizâde Mahmud Ekrem, bu romanı 1889 yılında yazmış ve ilk realist Türk romanı kabul edilmektedir. Geçenlerde bir arkadaşım bu romanı okuduğundan söz etti.Kitabı merak ettim elbette ki... Edindiğim bilgilerden etkilendim... İlk Türk realist romanı... Bir edebiyatsever olarak bu romanı okumamış olmam, hatta ismini bile duymamış olmaktan utandım... Okumaya başlamış olduğum romanı erteledim ve ARABA SEVDASI'nı okumaya başladım.

Edebiyat tarihimizin dönüm noktası olarak kabul edilen Araba Sevdası romanı, Osmanlı'nın yeni yeni batıya açılma çabalarıyla, İstanbul'un aristokrat çevrelerinin nasıl bir anda Fransızca meraklısı olduğu, komik ve alaycı bir dille konu ediliyor. Yazarımızın üslubunu beğendim... Bana çok samimi geldi. Recâizâde Mahmud Ekrem, sanki benim çok eski bir tanıdığımmış, bir araya gelmişiz ve bana bir arkadaşının hikâyesini anlatıyormuş hissine kapıldım okurken.

1889 yılında yazılan eser, bugün için de gerçekliliğini kaybetmemiş galiba... 1989 yılında Türkiye'de yaşamaya başladığım ilk günlerde, çok küçük bir şeyi hatırladım romanı okurken. Birisine yol vermiştim galiba, karşılığında "mersi" sözünü duymuştum... Ağızım açık kalmıştı... O kadar uyduruk ve komik gelmişti ki bu söz, hiç yakıştıramamıştım, bizim çok güzel " Teşekkür ederim" varken... Neden " mersi" dediler ki...Garibime gitmişti ve çok yadırgamıştım. Yıllar sonra , bugün, kitabı bana işaret eden arkadaşım, vedalaşmalarda şiddetle " bay, bay" sözcüğünü dilimize yerleşmesini reddediyor ve ben ona katılıyorum...

Romanın kahramanı "cici" Bihruz Bey, Türk dilini çok kaba bulduğu için " ... başını gözünü yararak Fransızca konuşmak " merak sardığı üç şeyden birisi. Bihruz Bey yarım yamalak bilgisiyle, Fransız yazarların edebi kitaplarını okuyarak, tam anlamadan, onlara mest olmasını, Yazarımız çok güzel anlatabilmiş.

Bu trajikomik hikaye, yabancı kültürlere özentiyi eleştirirken, aslında güçlü bir içerikle aşkı da işliyor. Bihruz Bey, ilk görüşte âşık olduğu Periveş Hanım'a değil, hayalinde yarattığı kadına âşık oluyor. Keşfi Beyin yalanlarına inanarak, kendini bir hayali dünyanın içinde buluyor. Aşk acısı çeken genç, Manon Lesko romanını okuyarak, kendini ve âşığını âdeta bu romanın kahramanlarıyla özdeşleştiriyor. Aşkı öldüren ne? sorusu bu romanda gizli... hayal - gerçek, birbiriyle örtüşmezse aşk ölmeye mahkum ... Oysa âşık olduğumuz kişi, hayal ettiğimiz gibi gerçekte varsa, aşk bir ömür boyu sürebilir.

Yüz yirmi yaşı münasebetiyle, 2009 yılında, Selim İleri, Araba Sevdası romanını konu eden güzel bir yazı kaleme almış, yazıyı paylaşıyorum, bu ilk realist romanımızla ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenlerle; http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=894310

Araba Sevdası romanını okumama vesile olan arkadaşıma, bir kez daha buradan teşekkür ediyorum.

 
Toplam blog
: 144
: 1854
Kayıt tarihi
: 13.03.08
 
 

Doğduğum ve büyüdüğüm şehir Kırcali, Bulgaristan. Yıl 1964. Makina Mühendisiyim. Evli ve iki çocu..